|
Ahmaklık ne parayla, ne sırayla
Ahmak Bilimi adında bir program var. Günlük hayatta yapılan yanlışları, yaşanan kazaları anlatıyor.

İşin garibi, seyirci milleti de o görüntülere bakıp gülüyor çoğunlukla.

Çekimler yabancı fakat Türkiye'de yayınlanan bölümler için bizden bir sunucuya görev verildi.

Sempatik tavırlarıyla Ozan Güven gayet güzel sunuyor.

Yalnız ufak bir kusur var.

Her bölümde tekrarlanan “Bunu sakın evde denemeyin” cümlesi kafa karıştırmakla kalmıyor, aynı zamanda bire bir tercümenin ne kadar sakıncalı olduğunu gösterirken can da sıkıyor.

Uyarılar kesinlikle isabetli.

Fakat bir kelimelik hata ile.

*

“Hızlı bir motosikletle giderken, sakın ayağa kalkmayın…”

“Sığ suya tepe üstü atlamayın.”

“Tren son sürat geçerken başınızı uzatmayın.”

“Azgın bir boğanın karşısına geçip kafa atmayın…”

Evde motosikletle hız yapılabilir mi ki giderken ayağa kalkmaya çalışan olsun?

Hangimizin evinin içinde sığ bir deniz veya göl kıyısı var?

Yahut evde azgın boğa bulunur mu?

Evimizin içinden tren geçer mi?

Yarış otomobilinin salonumuzda bulunma ve hızlı bir kalkışla takla atma ihtimali nedir?

*

“Bunu sakın denemeyin” dense, iş bitecek, hiçbir problem kalmayacak.

Fakat aynen tercüme edildiği için orada tekrarlanan “evinizde denemeyin” kısmı biraz dil hassasiyeti olanları uzaklaştırıyor.

Hem de gereksiz yere sinirlendirerek.

Ne diyelim?

Allah çarşı pazar versin ama bir hususu belirtmek zorundayız…

Tercüme yapmak için İngilizce bilmek yetmiyor; bir de kendi dilini bileceksin… Türkçe'yi.

*

Tercüme yapanlar için öyle; siyaset yapanlar için de ilk önemli konu, halkını tanımak olsa gerek.

Dilini, dinini, alışkanlıklarını, anlayışını, hayat tarzını, değerlerini…

“Alkışlıyoruz” diye çıktılar şu günlerde.

İyi, alkışlayın.

Biz de alkışlıyoruz.

Tam Davutoğlu'nun dediği gibi, bütün dünya alkışlıyor.

Gıptayla bakanlar olduğu kadar, kinle dolarak bakanlar da var ülkemize.

*

Alkışlı kampanyanın birinde yer alan “Gitmeleri için oy verin” ifadesine dikkat çekti bir arkadaş.

Şöyle söyledi: “Kendilerinin gelmek gibi bir derdi olmadığı için, sadece gitmeleri için oy verin diyorlar.”

Bizim reklâm sektöründe yer alan solcuların başarılı olduğu gibi bir kabul, yoksa şehir efsanesi mi?

*

Alkışlı kampanya, beklenen etkinin tersi yönünde hizmet verir, aha işte söyledim.

Seçime daha vakit var.

Biraz gayret göstermek mümkün.

Eğer yeni bir slogan için çalışmazlarsa, o kampanya oy getirmez, bütün emekler zayi olur.

Ayrıca bir tavsiyede daha bulunalım:

O alkışlama işini sakın evde denemesinler.

Büyük ihtimal o da yanlış anlaşılır.

*

İktidara gelirse, emeklilere ikramiye vereceğini söyleyen ana muhalefet lideri, emeklilerin oyuna talip.

Geçenlerde dedi ki: “Emeklilerin AKP'ye oy vermesini istemiyorum.”

Hay ağzın bal yesin diye cevap verdim ben de oturduğum yerden.

Yahu şunu baştan söylesene!

Ne diye bugüne kadar bekledin de yok ikramiyedir falan diye lafı dolaştırıp durdun?

Madem emeklilerin iktidar partisine oy vermesini istemiyorsun, onlar da vermez, olur biter.

Emekliler oy verse, kadınlar oy verse, bir de gençler oy verse…

Geriye ne kaldı ki?

İktidar garanti!

Fakat işin aksiliği şurada: İktidar da ahmaklık gibi parayla yahut sırayla değil.

Ozan'a sorsanız, “İktidara gelmeyi sakın evinizde denemeyin” uyarısında bulunacaktır.
#Ahmak Bilimi
#seçimler
#köşe yazısı
9 yıl önce
Ahmaklık ne parayla, ne sırayla
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle