|
Başkanlık isteyen gençler
Halı ve kilim desenlerimizde sık kullanılan figürlerden biri “Eli belinde” ismindedir.

Çok yakında gerçekleşmesi beklenen bir şeyi anlatmak için, ezan okumaya hazırlanan müezzine atıf yapılır ve “Eli kulağında” denilir.

El ile ilgili dilimizde yüzlerce deyim vardır ama en fazla önemsenmesi gereken herhalde “Elini vicdanına koymak” olmalı.

Vicdan o kadar önemlidir ki değerleri sarsılmış olanlar, bu sözü duyduklarında ellerini nerede tutacaklarını bilemez.

Son günlerde gittikçe genişleyen bir hareket var: “Eli kalbinde.”

Çok iyi bildiğimiz, sıkça rastladığımız bu hareket, kısa süre önce bir kampanyaya dönüştü.

Ankara'da bir grup genç, Yeni Türkiye için Başkanlık Sistemi'nin gerekli olduğunu vurgulamak amacıyla “Başkanlık İçin Gençlik Hareketi” başlattı.

Sosyal medyada kısa süre içinde çok geniş destek bulan bu harekete katılmak için, eli kalbinde bir fotoğraf yetiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı seven ve başkanlık için destek veren gençler, eli kalbinin üzerinde çekilmiş fotoğraflarıyla, çığ gibi büyüyen ve kendiliğinden gelişen bu sivil harekete katılıyor.

*

Çağı doğru okuyarak, yeni ufuklara yönelmek için başkanlık sistemine destek veren gençler, bu harekete yükledikleri anlamı bakın nasıl açıklıyor:

“Elini her zaman kalbinin üstüne koyan bir liderin arkasında yürümek, tarihin önünde yürümektir. Dünya liderliğine yürüyen bir iradenin 'külli' bakışının bir 'külliye'de vücut bulması bir 'macera' değil; bir gençlik hareketi ile liderin 'iyi gelecek' bir ufukta önce karşılıklı ellerini kalbinin üstüne götürmesi sonra bir birlerine sarılmasıdır.

Misyon ruhu bedeninden çekilmiş hissi veren politikaların ve politikacıların, Cumhurbaşkanlığı Külliye'sini itibarsızlaştırmak için 'saray' tezviratı yapması, aslında; Külliye'nin öz-bütün hareketinin vücut bulduğu merkez olduğu gerçeğini halkımıza unutturma çabasıdır.

Oysa külliye, Bursa'yı kuran kurucu ufkun, İstanbul'u feth eden külli bakışın vizyonu, eli kalbinin üstünde verilen selamlama da, Orhan Gazi'de, Yunus'ta, gönül ehli herkeste görülmüş bir medeniyete aitlik selamıdır.

Bu ilk hareket, yeryüzüne 'selam' götürmenin kararıdır. Selamı yaymanın görkemli çağrısıdır. Verilmiş bir selamı almanın tevazu kokan ahlakıdır. En önemlisi 'Bütünüz-Bütüncüyüz' şiarının sözleşme hareketidir.”

BARAJIN ALTINDA BIRAKIRLARSA

Saçını toplamaktan âciz bir kadın, elinde mikrofonla halkın karşısına çıktı “Eğer HDP'yi barajın altında bırakırlarsa…” diye tehditlere başladı, ülkenin kaosa sürükleneceğini söyledi.

Ülke kaosa girermiş, herkes zarar görürmüş.

Ne demek barajın altında bırakmak? Kim bırakacak?

Eğer bir parti barajın altında kalırsa, bu sadece halkın kararıyla olacaktır. Kime bu tafra?

Baraja takılmak, hiç kimse için sürpriz olmayacak.

Sağır sultan da duydu, Kör Salih de gördü ki seçime giren pek çok parti barajı geçemeyecek.

Yapılan hesap, “Meclis'e üç parti mi girecek, dört parti mi” şeklinde.

Açıkça kaos tehditleri yapıldığına göre, tünelin ucunda görünen ışık kayboldu demektir.

ERTUĞRUL ÖZKÖK ÖLÜNCE

Özkök'ün ilginç bir isteği var. “Müslümanım ama cenazem kiliseden kaldırılsın.”

Fantastik adam hakikaten.

Kimi vardır, ne yapsa gündemde kalır; kimi de böyle gündemde kalmak için ne olsa yapar.

Bu defa şöyle konuştu: “Camideki cenaze geleneğini beğenmiyorum. Hiç estetik gelmiyor bana.”

“O da bir dindur” demek istiyor, Fakat isteği hakikaten garip.

Eğer Müslümanım ama cenazem kiliseden kaldırılsın diyorsan, daha fazlasını hak ediyorsun demektir.

Ortaya bir karışık iyi olur.

Şöyle: Önce Müslüman usulüne göre yıkanıp kefenlenmeli.

Sonra Himalaya Dağları'ndan gelen odunla ceset yakılmalı. Nehir kıyısı uygundur bu işlem için.

Ardından kilisede bir tören düzenlenmeli ve Kızılderili duası edilmeli.

En sonunda da bir sinagog bahçesine gömülmeli.

Daha çok hoşuna gideceğine eminim.

Bu kadarı aklına gelmemiş olabilir, iyi niyetle yardımcı olmak istedim.

BIRAKIN KONUŞSUN

Yanlış anlamadıysam, bir mahkeme Gülen'in konuşmaları için yayın engeli istemiş.

Bana pek yerinde bir karar gibi gelmedi.

Bırakın konuşsun, bırakın yayınlansın.

Konuştukça kendini açıyor.

O konuştukça, biz aydınlanıyoruz; yürüdüğümüz yola olan inancımız artıyor.

Kendinin mülâane dediği fakat herkesin beddua olarak algıladığı o hiddetli el kol hareketleri yayınlanmasaydı, bugün hakkındaki kanaat noksan olmaz mıydı?
#Başkanlık İçin Gençlik Hareketi
#başkanlık sistemi
#seçimler
9 yıl önce
Başkanlık isteyen gençler
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle