Hükümet sözcüsü sıfatıyla kameraların karşısında açıklama yapan Bülent Arınç’a bir kadın gazeteci öyle bir soru sordu ki...
Arınç’ın o anda büyük bir şaşkınlıkla başını kaldırıp baktığı görüldü.
Hayretini gizleyemedi.
Gazeteci kimliğiyle basın toplantısına katılan Nevin Çelik, “Fethullah Gülen’in öldüğüne dair haberler çıktı. Böyle bir duyum aldınız mı?” diye sordu.
Gülen geçen sene ölmüş fakat haber gizlenmiş.
Yılların siyaset adamı Bülent Bey, durumu iyi toparladı.
Başkası olsa daha farklı davranabilirdi.
Tecrübe...
*
Hangi gazeteden olduğu netlik kazanmayan Nevin Çelik için Başbakanlık kaynakları araştırmaya başladı.
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne, “Nevin Çelik” adına bir sarı basın kartı verilip verilmediği sorulmuş ancak BYE Genel Müdürlüğü böyle bir kişi adına basın kartı olmadığını bildirmiş.
Haberlerde “Gizemli Kadın” olarak anılmaya başlandı.
Kendisi hakkında haber yapan gazete ve haber sitelerine dava açacağını söyleyen gizemli kadının, haber kaynağı olarak yerel bir gazetenin adını vermesi de olayın ilginç yanlarından biriydi.
*
Gizemli kadın, iddiasını sürdürüyor.
Diyor ki “Gündemden düşmeyen Fethullah Gülen'e neden kimse ulaşamıyor?”
Diyor ki “Gazetecinin görevi gerçekleri ortaya çıkarmaktır. Kabul edin ki, şimdiye kadar gelmiş geçmiş en gerçek bendim.”
Bu kadarla yetinmiyor, ““Fethullah Gülen'den 'Ben ölmedim' diyen canlı bir açıklama hâlâ gelmedi" diyor.
*
Kardeşim, doğru söylüyorsun, hâlâ öyle bir açıklama yapmadı.
Eğer gerçekten çarpıcı bir açıklama istiyorsan, biraz bekle, belki konuşur.
Ancak “Ben ölmedim” diye açıklama yapmak pek anlamlı olmaz.
Gülen’in çıkıp “Nevin Çelik’in söyledikleri doğrudur, ben öldüm” diye açıklama yapması daha şık olur.
*
Geçenlerde Çengelköy’de bir kişi için sala verildi camiden.
Sonra o kişinin sokakta yürüdüğü görüldü.
İki üç hafta önceki olay.
Müezzine bu ölüm haberini kimin getirdiği araştırıldı ve salayı okutan adama soruldu.
O da şöyle söyledi: “O kişi benim için ölmüştür. O yüzden okuttum.”
7 Haziran seçiminde milletvekili olmak isteyenler şimdiden kolları sıvadı.
Çok sayıda bürokrat da var aralarında.
Genel müdür, daire başkanı, memur olup da gönlünde siyaset aslanı besleyenlerin çokluğu karşısında Başbakan Davutoğlu açıklama yaptı:
“Peki, devleti kim yönetecek?”
Soru güzel. Durumu gayet net şekilde özetliyor.
Fakat...
Evet, fakatlık bir durum var.
Beri yanda yıllardır örgütlenen ve devleti yönetmek isteyenlere niye operasyon yapıyorsunuz?
Adamlar ne güzel plan program yapmışlar.
Her kurumu tek tek ele alıp, paralel bir yönetim modeli oluşturmuşlar.
Usul usul çalışmış, ince ince örgütlenmişler.
Örme kısmı tamamlanmış, gütme kısmı kalmış.
Bir kahramanımız var biliyorsunuz.
Kaset komplosuyla gelip genel başkan olan bir yiğit.
Ben ona Kemal Bey diyorum, bazıları Kılıçdaroğlu diyor.
Zahmete girmeyi sevenlerse adını ve soyadını birlikte söylüyor.
Molotofun silah sayılmasından rahatsız.
Molotof kokteylinin ne olduğunu bilmiyor ve onu içilecek, kadehte sunulan bir kokteyl sanıyor belki de.
Son yaptığı açıklamalardan anladık ki yürümeye de hevesli.
Gençlerin önüne geçmeyi düşünüyormuş.
Bakalım gençler buna razı mı?
