|
Ne Taksim, ne ölüm
1950'lerin sonlarında Kıbrıs ve Türkiye'de “Ya Taksim, Ya Ölüm” mitingleri yapıldı.

Bir yanda Rumların Enosis hedefleri, bir yanda “Kıbrıs Türktür” sloganı.

Rumlar adanın Yunanistan'a bağlanmasını istiyordu, Türkler ise taksim edilmesini.

Mitinglere adını veren sloganda geçen taksim, İstanbul'daki Taksim değildi.

Seneler geçti, Kıbrıs sorunu tam olarak çözüme kavuşmadı.

Kofi Annan Planı bile işe yaramadı.

Yerine gelen BM Genel Sekreteri Ban Ki Mun'un ise yeni bir planı yok.

Eskisini kabul etmeyen Rumlara her gün bir plan sunulsa neye yarar?

*

1 Mayıs vesilesiyle bunları hatırladım.

Doğrudan bir alakası yok tabii.

Ne tarih itibariyle, ne konu bakımından.

Yok ama 1 Mayıs kutlamaları gündeme geldiğinde sendikaların her sene Taksim Meydanı'na talip olmaları ile “Ya Taksim, Ya Ölüm” sloganı arasında kuvvetli bir çağrışım var.

*

Türkiye'de 1 Mayıs ile Taksim Meydanı özdeş hale geldi.

1977'deki kutlamalar sırasında Taksim'de 34 kişi öldü, 140 kişi yaralandı.

Etraftan meydana ateş edildiği biliniyor fakat bir tek fail bile yakalanmadı.

Yeterince araştırılıp soruşturulduğunu bile iddia etmek zor.

Kimler ateş açtıysa, kimler o meydanı kana bulamak istediyse, hedeflerine ulaştılar.

Hesabını da vermediler.

Ölen öldü, kalan kaldı.

*

Resmî olarak Türkiye'de ilk 1 Mayıs kutlaması 1923'teydi.

Sonrasında işçi haklarıyla ilgili gelişmeler karınca adımlarıyla ilerledi.

70'lerde hız kazandı ama 77'deki acı tecrübe bize çok şey öğretti.

İşçi haklarıyla ilgili ilerleme kaydetmekten çok, ülkenin iç savaşa doğru sürüklenmesi yolunda önemli bir adım olduğunu gördük.

2008'de, 1 Mayıs “Emek ve Dayanışma Günü” kabul edildi.

2009'da resmî tatil ilan edildi.

2010'da 32 yıl aradan sonra Taksim'de ilk defa izinli olarak 1 Mayıs kutlamaları yapıldı.

*

Ne var ki emniyet tedbirleri son derece sıkı haldeydi ve etraftaki oteller, binalar, sokaklar ciddi şekilde kontrol ediliyordu.

Yani 77'deki gibi meydanı tekrar kana bulamak mümkün görünmüyordu.

Bu durumda yeni bir numara bulmak gerekti ve 2013'te Gezi Parkı olayları başladı.

Görünüşte masumdu, üç beş ağaç için gençlerin yaptığı çevreci bir hareketti.

Ya da öyle gösterildi.

Fakat sonra şekli tamamen değişti.

“Mesele ağaç değil, sen hâlâ anlamadın mı?” haykırışı o planın deşifre edilmiş haliydi.

Başbakanlık Ofisi'ne yürüyenler zor durduruldu.

Hükümet yıkılacak, “Uzun Adam” bakanlarıyla beraber yurt dışına kaçacaktı söylenenlere göre.

Olmadı… Hedef tutmadı... Halk, “Uzun Adam”ın etrafında kenetlendi.

*

İşte bu sebeple izin verilmiyor Taksim'de kutlama yapmak isteyenlere.

Çünkü artık Taksim bir sembol.

77'deki kanlı 1 Mayıs'tan sonra, eski şehirlerin ortasında bulunan surlarla örülü kale gibi bir anlam kazandı Taksim.

Hiçbir kutlama, hiçbir gösteri için oraya izin verilmiyor.

Fakat bu öyle bir sunuluyor ki Taksim'e izin verilmemesi, “1 Mayıs kutlamaları yapılmasın” denmiş gibi.

Oysa daha geniş meydanlarda yapılması isteniyor 1 Mayıs kutlamalarının.

Daha coşkulu yapılması için her türlü imkân tanınıyor.

1 Mayıs'ı Emek ve Dayanışma Günü kabul eden, resmî tatil olarak ilan eden bir kadronun o kutlamalara karşı çıkması düşünülemez.

Ancak Gezi olayları, akışı bütünüyle değiştirdi.

Eğer iki yıl önceki kepazelik yaşanmasaydı, bugün belki de Taksim'de kutlanacaktı.

Bütün bunlara rağmen Taksim'de ısrar etmek, 60 yıl önceki “Ya Taksim, Ya Ölüm” sloganını değiştirerek “Hem Taksim, Hem Ölüm” şekline çevirmek anlamına gelir.

Hâlbuki birazcık aklımız varsa, doğrusunun “Ne Taksim, ne ölüm” olması gerektiğini fark ederiz.
#Gezi olayları
#Ya Taksim
#Ya Ölüm
#Emek ve Dayanışma Günü
9 yıl önce
Ne Taksim, ne ölüm
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu