|
Patronunuz kim?
Yalan yanlış yayınlarla, kışkırtıcı yorumlarla, abuk sabuk konuşmalarla hatta terör vasıtasıyla “algı operasyonu” yapanlara karşı, içimden sadece öfke değil, aynı zamanda salgı operasyonu yapmak geliyor.

Son yıllarda ne çok duyuyoruz bu algı operasyonu lakırdısını!

Çünkü işin aslından daha önemli olan, nasıl anlaşıldığı…

Bir hadisenin, gerçekliğinden ziyade nasıl algılandığına bakılıyor.

Gayet iyi biliyoruz ki algıyı yönetmek için gayret sarf edenlerin asıl hedefi vergiyi yönetmek.

*

Alman asıllı, Polonya doğumlu, İngiliz ajan yakalandı İstanbul'da.

Adı Shak Kacynski.

Ne ilginç bir kokteyl bu!

Terör örgütüne finansman sağladığı ortaya çıktı.

Aslında “Bu kaçınski?” diye sormak lazım.

Kanlı terör örgütünün kuryeliğini yaptığı, Savcı Mehmet Selim Kiraz'a suikast ve Emniyet'e saldırı planlarında da rol aldığı iddia edilen ajan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

*

Yakalandığında Türkçe öğrenmek için İstanbul'da bulunduğunu söylemiş.

Fakat polisler nedense inanmamışlar.

Serbest gazeteci olduğunu söylemiş sonra.

O ifade de havada kalmış.

Hesap akışlarını araştırmışlar, yakalandığı yere bakmışlar ve yalan konuştuğu ortaya çıkmış.

Kale gibi çelik kapılarla örülü örgüt evinde yakalanmak her Türkçe öğrenme heveslisine nasip olmaz.

*

Salak herif.

Bari işini bitir, başka bir yere git konaklamak için. Ne işin var örgüt evinde?

Fazla güven bütün bunların sebebi.

Kendini fazla akıllı sanmak, bizim polisi de ahmak yerine koymak.

Madem Türkçe öğrenmek niyetinde, bizde meşhur bir söz vardır, hatırlatalım.

Olur böyle vak'alar, Türk polisi yakalar.

*

İri kıyım ajan bozuntusunu polis otobüse doğru götürürken, eleman slogan atmaya çalışıyordu.

“Bas-ki-lar bi-zi yil-di-ra-maz…”

Onu arabaya tıkan kızıl sakallı polisin yüz ifadesi çok hoştu. Öyle güzel bir gülüş vardı ki yüzünde…

Öteki yine bağırıyordu: “Bas-ki-lar bi-zi yil-di-ra-maz…”

Bak ajan efendi…

Baski değil, baskı… Yildirmak değil, yıldırmak…

İçeride iyi çalış bunlara.

Bir dahaki sefer olur mu bilmem ama olursa bu kaçıncı diye sordurma bize.

*

Alman medyası da tam bugünlerde Türkiye'yi karalama kampanyasına girişti.

Tesadüf işte!

*

Şimdi bizim kahramanlar, (çok satan medyadır kastettiğim) o ajanı da savunursa, şaşırır mısınız?

Teröristin yanında duranlara bu da yakışır.

“Çok satan medya” tanımının ne kadar hoş durduğuna, yeri gelmişken dikkatinizi çekerim.

O medya kuruluşlarında görev yapanlar, bir dakika vakit ayırıp şu sorunun cevabını düşünsünler:

Patronunuz kim?

Aynı soru, teröristler için de geçerli.

Hisselerinin yarısı yabancılarda olan medya kuruluşları, hisselerinin yarıdan fazlası yabancılarda bulunan örgütlerle aynı doğrultuda yayın yapıyorlarsa, sürpriz sayılır mı?

Parayı veren düdüğü çalar.

*

Sözü bitirirken Fenerbahçe SKOR Kulübü otobüsüne yapılan saldırı dolayısıyla geçmiş olsun diyelim ve saldırıyı kınayalım.

Ayrıca yabancı patronların düdüğünü öttürenlere de geçmiş olsun demek lazım.

İki sebeple şükretsinler.

Birincisi, yakalanan Alman ajan. (Yoksa İngiliz miydi?) Yakalanan kendileri de olabilirdi.

İkincisi, bu soruları benim gibi tane tane konuşan ve yazan biri soruyor.

Çok hızlı konuşup yazan bir gazeteci sorsaydı, büyük kavga çıkardı.
#mehmet şeker
#köşe yazıs
#paronunuz kim
9 yıl önce
Patronunuz kim?
Taraftarıyla bütünleşince
Müslümanca yaşamak ve yorumlar
Kırgın çiçekler solmasın!
Sözleşmeli personele yiyecek yardımı yapılır mı?
Kara dinlilerle milletin savaşı