|
Tuvalet denetçisi aranıyor
Cumhurbaşkanlığı için kocaman bina yapıyorlar… İçinde yüzlerce kişi görevlendiriyorlar…

Fakat nasıl oluyorsa, bir kişiyi “tuvalet denetçisi” olarak görevlendirmeyi akıl edemiyorlar.

Affedilir hata değil.

Genel sekreterliğin kusuru.

Bu açığı bir tek Kılıçdaroğlu fark ediyor.

Devlet işi ihmale gelmez hâlbuki.

Bunca yıllık tecrübeyle bilinmesi gerekirdi.

En az bir kişi tuvaletler için görevlendirilmeliydi.

Temizliğini kast etmiyorum; klozet kapakları altın kaplama mı değil mi, her gün düzenli olarak kontrol etmek şart.

Bir defa bakmak da yetmez.

Görevli tek tek bütün tuvaletleri kontrol ettikten sonra arkasından kötü niyetli biri gelir, tuvaletin birine altın kaplama kapağı takıverir.

Ne olacak?

O yüzden düzenli kontrol diyorum.

Bunun için Kemal Bey'i davet etmek akıllıca ama geç kalındı.

İti öldürene sürükletirler sözü de yerini bulmuş olacaktı ki Kemal Bey orayı kast etmediğini söyledi.

Haydi buyurun bakalım.

Öyledir zaar. Koskoca genel başkan yalan söyleyecek değil ya.

*

Kemal Bey başta olmak üzere bütün CHP'liler o binaya girmemeye yeminli.

Girmeyiz diyorlar, adım atmayacaklarını söylüyorlar.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan görev süresi dolduktan sonra binayı alıp yanında götürmeyecek.

Oğluna kızına miras da bırakmayacak.

O bina devletin.

Atatürk nasıl Çankaya Köşkü'nü cebine koyup götürmediyse, Beştepe'deki bina da yerinde kalacak.

Öyleyse bu tafra niye?

Biz göremeyecek olsak da belki ileride bir gün CHP'li biri seçilir o makama.

Bugün için Cumhurbaşkanlığı, yarın için Başkanlık olabilir.

O kadarına bile ihtimal vermemek doğrusu büyük bir karamsarlık.

*

CHP'li olmak için karamsar olmak şart mıdır Allah aşkına?

Aynı zamanda talihsizlik mi demektir?

Köşk'e gitme, Külliye'ye adım atma, Marmaray'a binme, tünele girme, köprüden geçme, havalimanını kullanma…

Böyle hayat mı olur arkadaş?

Bana öyle geliyor ki bazıları sözlerini tutmuyor.

Gelecek seneden itibaren, İstanbul'dan Bursa'ya ve İzmir'e karayoluyla giderken İzmit Körfezi köprüsünü de kullanmayacaklarsa, hangi yolu kullanacaklar?

İÇ SAVAŞ ÇIKAR HA…

HDP barajı aşsınmış, iç savaş çıkmasınmış.

Baraş geçilmezse, meskeni dağlar olacakmış.

Çok mu istiyorsunuz iç savaş çıkmasını?

Selahattin Demirtaş, “Delikanlıydı, eli kanlı oldu” yazdım diye bana dava açmaya kalktı.

Halkı kin ve nefrete sürüklemişim öyle yazmakla.

Kast ettiğim, Kobani olayları sırasında halkı sokaklara dökerek 54 kişinin ölümüne sebep olmasıydı.

Dava döndü tabii.

*

Şimdi bu yaptığınız nedir?

Kobani'den daha büyük bir tehdit, daha büyük bir nefret söylemi değil mi?

İçinizdeki kin ve nefreti gizlediğinizi mi sanıyorsunuz?

O sözler, çirkin afişler, yakılan bayraklar, aleni tehditler için şimdi ben sana dava açsam gerektir.

Şükret ki böyle bir alışkanlığım yok.

Fakat eminim ki en iyi dava sandıktan çıkacak.

PARALEL YAPI DİYE BİR ŞEY YOKMUŞ ASLINDA

Paralel yapı ile ilgili kırk farklı açıdan konuşmak mümkün.

Herkes kendi görüşünü serdedebilir.

Diye düşünüyordum ki kırk birinci açı Oktay Vural'dan geldi.

Paralel yapı hakkındaki sözlerden sıkılmış da öyle bir yapının olmadığını söylüyor.

O da bir fikir diyeceğim, yanlış olacak. Fikirden sayılmaz.

Vural, Antalya'da MHP'li Kemal Çelik'in partisinden niçin istifa ettiğini açıklasa yeter.

Ötesi gerekmez.

O söyleyemez ama biz burada gerekçeyi bir cümleyle hatırlatalım:

Kemal Çelik, partisinin 'paralel yapı tehlikesini' görmezden gelme eğiliminde olmasını gerekçe gösterdi. Yeter mi?
#Cumhurbaşkanlığı
#Paralel yapı
#chp
#Selahattin Demirtaş
٪d سنوات قبل
Tuvalet denetçisi aranıyor
Kamu tasarrufu
BİT’lere kadrolu işçi alımında acilen tedbir alınması gerekiyor
Tarih bizi çağırıyor ama biz birbirimizle boğuşuyoruz!
İYİ Parti kongresinin kazananı kim
Şule öğretmen ve yeni maarif modeli