İşaret, 18 Ocak’ta İsrail’in Suriye’de düzenlediği hava saldırısında İranlı bir general ve Hizbullah mensuplarının öldürmesidir, doğru, önemli, İsrail-İran nefretinde ilk kez general öldürülüyor. Ama ‘neden’ değil. İran için kırmızı çizgi, İsrail için zamanlamadır...

Takiben, Hizbullah’ın Çarşamba günü İsrail askerlerini öldürmesi ve Lübnan sınırına İsrail’in askeri yığdığı bilgileri korkutucu. Tel Aviv tetiğin arkasında İran’ı görüyor, bu da aleni; “İsrail Başbakanı Netanyahu, Hizbullah’ın saldırısının arkasında İran var...”

Bu çatışmaların tamamı İstanbul’da yürütülen 5+1 ülkeleri ve İran arasındaki nükleer müzakerelerin zamanlamasına oturuyor. İran Dışişleri’ne göre, ‘müzakerelerde genel anlaşma çerçevesinin belirlendiği ve detaylara geçildiği dönem’dir, İsrail, ‘geçemezsiniz’ diyor.

Başbakan Netanyahu; “İran ve 5+1 ülkelerinin varacağı anlaşma İsrail için tehlikelidir. İran’la varılacak bir anlaşma Tahran’ın kısa sürede nükleer silahlara sahip olmasının önünü açacak. Bu kabul edilemez.” (‘Netanyahu; İran ve 5+1 ülkelerinin varacağı anlaşma İsrail için tehlikelidir.’, 27/01, 21yy. Ens.)

‘Kabul edilemez’ lafında anlaşılmayan ne? Aynı zamanda, ‘her şeyi yaparız’ demektir...

Kronolojide hayatın akışına uygun olmayan iki olay var, onları da yazalım; Bir, ayın 27’sinde İran’ın Rusya Büyükelçisi Mehdi Sanaei, Tahran’ın Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ile 2015 yılında karşılıklı anlayış anlaşması imzalamayı planladığını söyledi. Bu Moskova ile Tahran arasında son zamanlarda sık duyulan silah alış-verişi haberlerinin üstünedir. (Açıklamayı hem ABD/Batı hem Tel Aviv rakip pencerelerden okuyorlar.)

İki, İran’da muhafazakâr kesime yakınlığı ile bilinen İran Devrim Muhafızları Ordusu’na ait Maşrig News internet sitesinde yer alan bir haber, Netanyahu ile eski Başbakanlar Olmert ve Şaron’un çocuklarının isimleri verilerek, ‘Hizbullah için iyi bir av olacağı’ belirtildi. (25/01, İran Press News.)

Malum, 18’indeki olayda Hizbullah’ın önde gelen isimlerinden Mugniyye’nin oğlu Cihad Mugniyye de öldürmüştü. Ağrı, ‘buradayım’ diyor ve İran Dışişleri Bakanı Zarif’in ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile nehir kenarındaki yürüyüşüne gelen tepki ile aynı yer sızlıyor. Tahran’da da nükleer müzakereden rahatsızlar var.

Tehlikeli bölüm; İran, Washington’a dedi ki, “İsrail kırmızı çizgiye bastı. Sonuçlarını beklemek zorundadır.” Bu cümleler iki ülke üst düzey dışişleri yetkilileri arasında kuruldu. (‘Deputy FM Warns Israel of Iran’s Crushing Response to Golan Heights Attack’, 28/01, Fars News.)

İran kaynakları, generali öldüren istihbaratın, Suriye’de İran ve Hizbullah’a karşı İsrail’le aynı cephede sayabileceğimiz El-Kaide, El-Nusra cephesinden geldiğini söylüyor. (İsrail yalanlıyor ama ABD inanıyor!)

Şu an İran, Suriye’deki (ve Irak’taki) varlığını açık ve sert biçimde savunmaya başlamış durumda; “Suriye ve Irak’ın güvenliğini kendi güvenliğimiz sayıyoruz. Suriye ve Irak’ta var olduğumuzu gizlemiyoruz.” (‘Leader’s Aide: Iran’s Military Advisors Present in Iraq, Syria’, 27/01, Fars News.)

Belli ki bunun arkasından bir karşılık gelecek. İsrail’in alarm hali bu korku ile ilgili. Devrim Muhafızları’nın üst düzey bir generali (Hüseyin Selamî) şu cümleleri kuruyor; “Bu saldırının intikamını özellikle, özel bir hamle ile alacağız...”

Tuzak da burada zaten. Misillemeye ABD’nin göstereceği reaksiyon nasıl olur?! İsrail tuzağına düşmek demek ve müzakereler de kırmızı çizgiyi geçer. Bu halde hem İran hem de İsrail içindeki “Cumhuriyetçiler” kazanmış olur. (İran iç tahterevallileri açısından bir Devrim Muhafızları generali öldürmek, zaten arı kovanına çomak sokmaktı.)

Tabii bir de ABD’nin muhafazakârları var! ABD-İran müzakerelerine Cumhuriyetçilerin egemen olduğu Amerikan Kongresi’nin etkisi ne olacak? Hele İran’a yeni yaptırımlar getirilmesi türünden girişimler hangi akla ait? Tahran bunları umursamıyor. Kısa süre önce Ankara’da bulunan İran Meclis Başkanı Ali Laricani iki cümle kurdu; “ABD yönetimi ile Kongre arasındaki meseleler ve iç sorunlar bizimle ilgili değildir. Müzakerelerden sonuç elde edilemezse, sorumlu Obama olacaktır.” Hangi cümlenin işlevsiz olduğuna siz karar verin.

İsrail, İran-ABD ilişkilerini çelmelemeye çalışırken yakalandı. Bu açık ve başından beri Netanyahu’nun Beyaz Saray tarafından terslenmesi o demek. Ama şimdi İsrail boyunu aşan bir hamle yaptıysa Mart ayındaki seçimler maceralı olacak demektir.

Çünkü İsrail’in içinde, çok içinde bu politikaları benimsemeyenler var. Anımsanacağı gibi birden çok eski MOSSAD üst yöneticisi, “İran’ın rasyonel bir devlet olduğu, nükleer silah yapmayacağı, yapsa da İsrail’e karşı kullanmayacağı, bu yüzden İran’a yönelik askeri bir operasyonun gereksiz olduğu”nu söylemişti.

Şimdi hastalık/şifa daha ilerlemiş; MOSSAD’ın Amerika’ya, “İran’a yönelik bir ekonomik ambargoya gerek olmadığı” mesajını gönderdiği söyleniyor. Bu Tel Aviv’i sabote etmek demektir. (Israeli Mossad Goes Rogue, Warns U.S. on Iran Sanctions’, 22/01, Bloomberg View.)

ABD’nin İsrail’e karşı kırmızı çizgisi ilk kez görülüyor...