|
Nükleer silahların gölgesinde Ukrayna ziyareti

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, Türkiye-Ukrayna Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı için Ukrayna’ya hareket etti. Ziyaretin nedenine ilişkin resmi açıklama, “… güncel, ikili ve bölgesel konuların kapsamlı ele alınması ve Ukrayna ile stratejik ortaklık boyutu taşıyan ilişkilere ivme kazandırılması” şeklinde. Devlet Başkanı Petro Poroşenko ve Başbakan Arseniy Yatsenyuk ile de görüşüldü.

Ancak merak edilen, Cumhurbaşkanı’nın Ukrayna’daki durum, yani Rusya ile Batı arasında yaşanan ve küresel etkileri olan krize ilişkin ne söyleyeceği. Hem ABD hem Rusya hem de Almanya’nın (AB) yapılacak konuşmaları pür dikkat izleyeceği aşikâr. (Bu satırlar yazılırken Ukrayna’da liderlerin basın toplantısı henüz yapılmamıştı. Ancak siz okurken gazetelere yetişmiş olacaktır.)

Ziyaretin; Amerikan gazetelerinde Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerine yönelik eleştirilerin yayınlandığı, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin, “Esad’la da görüşülebilir” dediği, Cumhurbaşkanı Kiev’e hareket etmeden önce TANAP imzalarının atıldığı, Karadeniz’de NATO tatbikatlarının icra edildiği ve Rus savaş uçaklarının sınır yokladığı bir manidar zamanlamada yapıldığını unutmamak gerekiyor.
PUTİN: UKRAYNA’YA SELAM SÖYLEYİN, ERDOĞAN: SİZ DE ERMENİSTAN’A
Hiç kuşkusuz aynı akışın içine, özel bir telefon konuşmasını da yerleştirmeliyiz. 17’si akşamı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya lideri Putin arasında yarım saatlik bir görüşme gerçekleşti ve Ukrayna meselesi de ele alındı; “Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, iki liderin Ukrayna krizinin çözümü, çatışmaların sona erdirilmesi hakkında görüş teatisinde bulundukları belirtildi.” (Milliyet, 17/03)

Hissedildi ki, Ankara Putin’e Ermenistan ziyareti hakkındaki fikirlerini, Moskova da Erdoğan’a Ukrayna ziyareti hakkındaki fikirlerini söyledi. (Ukrayna krizi Batı sınırları boyunca NATO’yu yeniden aktif hale getiren bir süreç yarattı ve bunun askeri bir anlamı var. Türkiye bu bağlamın farkında. Ters açı şudur; Ermenistan ve Ukrayna, Türkiye ile Rusya arasında yaşanan yakınlaşmanın kendileri açısından iyi olduğunu mu düşünüyor yoksa kötü olduğunu mu? Garip gelebilir ama iki ülkenin başkentlerinde bundan mutluluk duyanlar var.)

Türkiye, Ukrayna gerilimi üzerinden ABD’ye ve/veya Rusya’ya yönelik herhangi bir söylemi Kiev’de seslendirir mi? Risk alarak yazabiliriz ki, Türkiye bu konulara ya hiç girmeyecek veya barış dilinin zırhına bürünerek mayınlara basmayacak. Ankara dış politik pratiği ve pragmatizmi, iki ülke arasındaki ilişkilere odaklanılmasıyla yetinecektir.

Kiev’e hareketinden önce havaalanında yaptığı basın toplantısında meslektaşlar “iç aktüel ve popüler soruları” aşamadı ama Cumhurbaşkanı’nın ziyaret adına söylediklerinin mealinden bu yönde ipuçları edinebiliriz; 1. Ukrayna-Suriye-Irak-Yemen çizgisindeki haritayı görüyoruz! 2. Ukrayna meselesinde tavrımız basittir: toprak bütünlüğü korunsun, kriz diplomasi ile çözülsün. (Peki ya Washington veya Moskova alenen eleştirilirse? İşte onun bir sonraki yazımızın konusu olacağından emin olabilirsiniz.)
BİR İŞİ YAPMANIN ÜÇ YOLU VARDIR
‘Doğru yolu, yanlış yolu ve askerî yolu…’

Biraz Ukrayna üzerinden gelişen Doğu-Batı cepheleşmesinin askeri gerilimlerine bakalım. Çünkü burada yeni ve ciddi bir durum var.
Karadeniz’in de önemli bir ayak oluşturduğu bu “muharebe” alanının Baltık-Arktik bölgesini kapsayan kısmında gerçekten de dehşet verici bir Rus askeri tatbikatı sürüyor.

Ve belli ki bu, bir NATO ile savaş simülasyonu.

45 bin asker, 3 bin araç, 45 civarında savaş gemisi, 15 denizaltı ve 110 savaş uçağı. Bitmedi. Mobil balistik füzeler ve stratejik bombardıman uçakları, Kırım’da konuşlanan Tu-22M3 uzun menzilli stratejik bombardıman uçakları ve koruma gemileriyle beraber balistik füze denizaltıları. Kuzey, Baltık ve Karadeniz filolarından batı ve güneydeki askeri bölgelere kadar uzanan bir tatbikat. Bu Rusya’nın en büyük askeri tatbikatı mı, hayır. Ama en stratejik ve tehlikeli olanı!

Cephe çizgisi, bu köşenin okurları gayet iyi hatırlayacaktır birden çok defa bu haritayı çizdim; “Arktik, Baltık, bir yay halinde Avrupa ile sınırlar ve Karadeniz.” Ve hâlâ mini haritadır. Artı, nükleer bir dil var ortada. Balistik füzeler ve stratejik bombardıman uçaklarının mevzilenişi buna işaret ediyor. Kaldı ki Batı’nın bu hacmi ve aklı görmemesi mümkün değil. Değil ama ABD’nin bölgede yaptığı tatbikatlar kıyasla “cüce” evsafında. (Buradan da anlıyoruz ki, ABD, Avrupa’ya yönelik bu yüksek tehdidin politik getirilerinden yararlanmak ve Avrupa’nın “eski sevgisini” istiyor.)

Üstelik “ani” bir tatbikattır bu. Kimsenin haberi yoktu, 16’sında başladı. Ve tabii bu geniş cephede yürütülen tatbikatın zamanlaması Putin’in esrarengiz şekilde ortadan kaybolduğu zamana denk düşüyor. ‘Manidar zamanlama’ bile değil, tehlikelidir.

Belli ki Kremlin-bir müstakbel demeyelim ama-olası bir savaşı kazanıp-kaybetmekten ziyade nelere mal olabileceğinin altını çiziyor. Ukrayna’da bir adım bile gerilemeyeceğini, askeri bir oldu-bitti denemesine meydan vermeyeceğini işaretliyor.

O halde Türkiye’nin Ukrayna ziyaretini de bu anlama katabilir miyiz?..

Hayır.

Ankara sadece bekliyor.

Kanadın okşanmasını.

twitter.com/nedretersanel
#Erdoğan
#Ukrayna ziyareti
#Putin
#Rusya
#Ukrayna
9 years ago
Nükleer silahların gölgesinde Ukrayna ziyareti
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile
Deprem gerçeği, ekonomi güvenliği ve TOBB Genel Kurulu’ndan yansıyanlar