|
Odada iki süper güç varsa, diğer ikisi de oradadır

Arap Baharı, İran’daki ‘gezi denemeleri’, iktidarın el değiştirmesi, Batı ile toka, Irak’ın dalgalanmaya devam etmesi ve Suriye-ABD’nin Esad hedefini “biraz daha dursun”a düşürmesi, kralın ölümü-ki işe yeni kral kadar yeni veliaht da dahildir.. Mısır’da iç huzursuzluklar, Yemen, İsrail seçimleri-Netanyahu’nun Beyaz Saray’a girememesi ama ABD Kongresi’ne girebilmesi, Dışişleri Bakanı Lieberman eş zamanlama ile ‘ters istikamette’, Moskova’da ağırlanması-Yunanistan sandığından çıkanlar, nihayet Türkiye’de yaşanacak genel seçimler...

Anlaşalım; Petrol fiyatları hariç, bunlar ve bölgemizde son bir ay içinde gelişen hiçbir olay, ABD Başkanı Barack Obama’nın Hindistan ziyaretinden ve eğer başarılabilseydi olası sonuçlarından daha kritik değildi...

Başkan Obama 25 Ocak’ta Hindistan’da, sağ görüşlü, milliyetçi ve Putin’le arkadaşlığı ile de bilinen Başbakan Narendra Modi tarafından karşılandı. Başkan’ın ikinci ziyareti tüm süper güçlerin buluşmaları gibi diğer süper güçler, hatta süper olmayanlar tarafından dikkatle izlendi.

Resmi ve somut olarak ortaya çıkan, “Asya-Pasifik ve Hint Okyanusu Bölgesi ile ilgili ABD-Hindistan Ortak Stratejik Vizyonu”dur. (‘U.S.-India Joint Strategic Vision for the Asia-Pacific and Indian Ocean Region’, 25/01, White House.)

Bu stratejik hamlenin en sade alt okuması ve amacı Çin’i tahrik etmektir. Ejderha dürtmek iyi fikir mi merak edenlere, Pekin’in durumu-en azından görünürde-fazla umursamadığını ama ‘anladığını’ söyleyebiliriz. (‘U.S., India unlikely on same page’, 25/01, Xinhua.)

STRATEJİK ANLAŞMAYI BU KANTAR ÇEKMEZ

Anlaşma başlıkları çok afili olsa da iki devin buluşmasından çıkan ‘stratejik ortaklığın’ içi-boş demeyelim ama-dolu diyemeyiz. Amerika ve Hindistan’ın ‘gerçek stratejik sorunlar’ konusunda beklentileri farklı. Bu yüzden geriye Delhi’nin küresel konularda ABD’nin desteğini ve bazı ekonomik avantajlar beklentisi ile Obama’nın Amerikan kamuoyunda cilalanma arzusu kalıyor. (Obama’nın ortak basın toplantında zikrettiği Hindistan’ı BM Güvenlik Konseyi’nin ‘daimi üyesi’ olarak görmek istedikleri ifadesi ‘ayrı’ arşivlenmeli.)

Hindistan için, hele şu anki iktidarın dış politika öncelikleri açısından Pakistan’la ilişkiler konusu hemen her şeyin üzerinde. Bu bitmeyen krizi Washington’da bilmeyeni Dışişleri Bakanlığı’na sokmazlar ama ziyarette kimse maşayla bile konuyu tutmadı. (Çin de ziyaret ile ilgili yorumlarında bu yarayı kaşımadı. Nedeni aşağıda.)

Bunun önemi şu; Washington ve Yeni Delhi’nin örneğin nükleer enerji gibi aşmaya çalıştıkları fakat farklı düşündükleri konular zaten var ama Pakistan konusunda aynı düşünmüyorlar, ‘ayrılar’. Haliyle, eğer Pakistan konusu oyundan düşüyorsa, iki büyük ülkenin ortak bölgesel stratejiler uygulamada ‘tamamen beraber’ çalışamayacakları aşikâr. Hindistan’ın Pakistan konusu üzerine şimdi gitmesinde bir akıl var.. İşte o da ‘küresel kelebek etkisi’ni izah ediyor...

ABD-RUSYA SAVAŞINDA HİNDİSTAN KİMİ TUTUYOR?

Bir kolu Ukrayna’dan alevlenerek, Kuzey Kutbu-Baltık-eski Sovyet ülkeleri-Balkanlar-Karadeniz-Hazar-Orta Asya üzerinden, diğeri İran-Afganistan-Pakistan hattından direkt üzerine gelen Rusya’yı kuşatma çemberinin farkında olan Delhi, tarafını doğru seçmek, en azından Moskova’ya yatmamak karşılığında-tabir yerindeyse-İslamabad’ın kellesini istiyor.

Bu ciddi bir sorundur, küresel tehdit yaratır, Amerikan çıkarlarına da-Allah’tan-uymuyor. Böylece Beyaz Saray, ABD’nin Rusya’yı çevrelemesi ile Hindistan’ın Pakistan’ı çevrelemesi çakışırsa-ki çakışıyor-ne olacağını lisan-ı münasiple göstermiş oluyor. Hindistan bu kuşatmayı kaldırmayı kabul eder mi? Çok zor. Mümkün görünmüyor. Hindistan’ın zaten hassas olduğu bir konu ama ayrıca Modi hükümetinin siyasi duruşunun, dış politika düsturunun ana parçası bu. Amerika Delhi’yi ikna edemeyecektir.

İşte Çin’in sessizliği burada duyulur hale geliyor. Çünkü Pekin, Pakistan konusunda ABD’nin yanında. Şaşıracak bir şey yok. Rusya bu hattı tutabilmek için-ki yukarısı Orta Asya, altı denizdir-Pakistan’la ilişkilerini artırıyor. Çin de bağlantılı Afganistan’da aktif olarak bulunuyor, iç dengelerin kurulmasına yardımcı oluyor. Bunda da hayli aktif ve bu ülkede barışı inşa ederse büyük prim yapacağını görüyor. (Çin’e ziyarete giden Taliban heyetleri bilgisine bile rastlayabilirsiniz.)

“Diplomatik dil” diye bir şey var ve bu sessiz ama göze sokulan mesajlaşmaları de-şifre etmek gerekiyor. Örneğin, Başkan Obama Hindistan’a geldiği gün Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın Pekin’e ayak bastığını kaydetmek ve bölgesel güvenliğin tüm boyutlarını mevkidaşı ile konuştuğunu kaydetmek gerekiyor. Manidar zamanlama odur. Başta ABD olmak üzere tüm tarafların ayrı ayrı alacağı mektuplardır bunlar. Hepsinin alıp, ‘okuduğundan’da emin olabiliriz. (‘General Raheel Sharif held extensive meeting with his Chinese counterpart’, 25/01, Pakistan ordusu resmi web sayfası.)

Barack Obama’nın Delhi seyahati Amerika ve Hindistan tarafından şişirildi. Doğaldır. Zirveyi takip edenler, Hindistan’ın Çin’e yönelik “Amerikan Pasifik Planı” içinde yer alıp almayacağının işaretlerini okumaya çalıştı. Buna uygun makyaj da vardı resmi açıklamalarda. Oysa kutudan “Rusya Planı” çıktı...

twitter.com/nedretersanel
#Arap Baharı
#Suriye-ABD
#Mısır
#Obama
9 yıl önce
Odada iki süper güç varsa, diğer ikisi de oradadır
Çin’de olup bitenlerin düşündürdükleri
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü