|
Yeni Troyka ile tanıştırayım: Türkiye-Pakistan-S. Arabistan
“Washington’un ne düşündüğü veya ne söylediği artık Suudi Arabistan’ı ilgilendirmiyor. Ve Suudi Arabistan yalnız hareket etmesi gerekiyorsa, edecektir! Bunun adı ‘Kral Salman doktrini’dir!..” (‘The Salman doctrine’, 01/04, Al Arabiya.)

Suud ‘müesses nizamı’na hayli yakın gazeteci Jamal Khashoggi’nin felç etme gücündeki bu satırları, Ortadoğu’nun İran ve Yemen gelişmeleri nedeniyle sürüklendiği tekinsiz ortamının hakkını veriyor…

*

Perşembe akşamı Tahran ile ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya (P5+1) arasında İran’ın nükleer programı üzerinde 1,5 yıldır devam eden müzakereler mutabakata dönüştü. Artık bu anlaşmanın medyada biteviye tartışılan maddeleri, teknik şartları önemli değildir. Ortadoğu’nun ayarlarıyla oynandı, şimdi karşı hesaplamalar önemli.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “bu anlaşma sağlandığı için çok mutluyuz” sözleri, Tahran’ın nükleer silahlanmasına yönelik bir ifadedir. Başbakan Davutoğlu’nun, “herhangi bir yayılmacı politika, anlayış ve meşru yönetimlere karşı bazı çalışmalar bölge istikrarına zarar vermektedir” sözleri bağlamında, anlaşmanın bölgeye getireceği “yenilikler” için kapsamlı memnuniyet sayamıyoruz.

*

“İslamabad ile Riyad arasında özel ilişkiler var. 1. Başbakan Şerif’in Arabistan’a yaptığı acil ve yakın tarihli bir seyahat. 2. Pakistan Genelkurmay Başkanı’nın Suud Kralı Salman ve Savunma Bakanı Muhammed bin Salman ile yaptığı, ‘Pakistan’ın nükleer kapasitesinin S. Arabistan ile paylaşılması’ başlıklı görüşme!.. İslamabad artık Körfez’de, İran geriliminde, Yemen’dedir ve taraftır.” Nisan 1’de şaka olsun diye yazılmadı bu satırlar. Şunun için yazdık… “Pakistan Başbakanı Navaz Şerif 3 Nisan 2015 tarihinde ülkemize bir çalışma ziyareti gerçekleştirecektir. Başbakan Şerif, Sayın Başbakanımızla görüşecek ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edilecektir. Bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunulacaktır.” (Başbakanlık basın açıklaması.)

*

Pakistan siyasi iktidarı da askeri liderliği de Suudi Arabistan ile Yemen konusunda müttefiklik ilişkisinin doğru olacağını, İran konusunda müttefiklik ilişkisinin ‘gerekirse’ sorun olmayacağını düşünüyor. Görünen o ki, kardeş Pakistan’ın Ankara’da masaya getireceği konular; İran, Yemen, Batı’nın reaksiyonları ve iki ülkenin beraber yapabilecekleridir.
ÜÇ ORDU…
Türkiye’nin Yemen koalisyonuna resmi yaklaşımını tekrarlamaya herhalde gerek yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinden iki cümle alalım, kâfidir; “Yemen operasyonunu destekliyoruz. Lojistik destek verebiliriz. İran ve terörist gruplar bölgeden çekilmeli.’’

Ankara’nın askerî katılımı olur mu, o belli değildir. Ancak.. Herkesin hemen fark edeceği bilimsel bazı gerçekler var!

Suudi Arabistan ordusuna “sınırsız mali yatırımlar” yapıyor ve günümüzün en gelişmiş teçhizatlarını kullanıyor. Fakat ordusunun savaş için tam hazır olduğunu söyleyemeyiz! Bu bir, iki, Pakistan ordusu çok güçlü ve hazır bir ülkedir. Türk Silahlı Kuvvetleri de dünyanın en profesyonel ordularının içindedir ve o da son dönemde zırhını hayli kalınlaştırmıştır. Herhalde bu üç ordunun toplamı bir şey ifade ediyor olsa gerektir.

ÜÇ NÜKLEER SİLAH!

Bu üçgenin dikkat etmesi gereken saldırıya açık noktalardan biri, uzun zamandır Ortadoğu’da dolaşan bir söylencenin politik saldırıya dönüşme ihtimalidir; ‘Suudi Arabistan zaten bu güce sahip Pakistan’ın yardımıyla bir nükleer silah geliştirecek!’ Böylesi bir durumun, Türkiye’nin bu ülkelerle yakınlığının, yeni ittifakı üzerinden gelecek siyasi tuzakların, ABD cephesinden ‘İran anlaşmasını sabote etmek’ olarak algılanacağını söyleyelim.

ABD’nin çok sert reaksiyon göstereceği açık ama işte yukarıda, ilk satırlardaki durum da o! Suud yönetimi gibi Pakistan’ın da şu sıralar ABD’ye karşı tutumu hemen hemen aynı! Hasılı buradan, yani İran’ı ortalayan bir ittifak görüsünden hareketle Ankara’ya laf gelecektir. (Gelirse ne olur? Uzun ve ayrı tartışma, etrafından dolaşıyorum.)

Son tahlilde, Ankara-Riyad-İslamabad’dan oluşan yenilenmiş bir üçgen ile karşı karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz ve Ortadoğu’daki diğer pek çok üçgenden kalıplıdır.

Üstelik.. Bu üçgenin orta(k) noktası çok. Dörtgene dönüşme ihtimali de var. Özellikle İran’la gelinen noktadan memnun olmayan İsrail lobisi ve ABD’deki Kongre dengelerinin, yani Obama muhaliflerinin de bu üçgenden malzeme çıkaracağı varsayılabilir…

Şöyle seri ve pek dar bir tur yaptığımızda dahi işin ne kadar çetrefilli olduğunu görebiliriz; Pakistan Başbakanı Türkiye’ye geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan karşılıklı atışmalardan sonra 6-7 Nisan’da İran’a gidiyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç İsrail televizyonuna, “… ve İsrail güvenliğinin de netice itibariyle güçlü bir şekilde sağlanacak olması, bu noktada Türkiye’nin iyi bir partner olarak seçilmesi bizce çok doğru olacaktır” diyor.

Ve..

Dün öğleden sonra Başbakan Davutoğlu Pakistan Başbakanı Şerif ile beraber düzenlediği basın toplantısında; “Türkiye Yemen konusunda her türlü desteğe hazır. Türkiye ile Pakistan tam bir uyum içindedir” diyor!

Başbakan Şerif ise, “Her iki ülke Suudi Arabistan’ın buna ihtiyaç duyduğu anda yanında olmaya ve destek vermeye karar verdik!..”

twitter.com/nedretersanel
#Troyka
#Tahran
#ABD
#İran
#Türkiye
#Ortadoğu
9 yıl önce
Yeni Troyka ile tanıştırayım: Türkiye-Pakistan-S. Arabistan
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri