|
Operasyonlar neyi netleştirdi?

Konu ‘adalet’ olunca sınırlarımız bellidir: Haksızlığa karşı çıkmak, mazlumun yanında olmak, hakkın zamanında ve hukuki kaidelere göre tahakkukunu talep etmek...

Paralel Yapı’ya mahsus operasyon kapsamında sorgulamaya alınan kimi medya mensuplarıyla ilgili tutumumuz buna dahildir.

Bizim Salih Tuna’nın söyleyişiyle onların Paralel Yapı ‘elemanı’ olarak görevleri ve o görevlerini yerine getirmeye çalışırken işledikleri cürümler varsa bu adaletin ışığında aydınlanmalı, hukuki esaslara göre sonuçlanmalıdır.

Dolayısıyla bu noktada bizlere düşen bunları takip etmekten, oluşan ve oluşacak olan olumlu ya da olumsuz yöndeki durumları değerlendirmekten ibarettir ki, ‘şimdi’ ile kayıtlı olarak medyadaki elemanlara yönelik operasyona sevinilemeyeceği gibi, onların tutumları üzerinden Haşhaşilerle ilgili daha da netleşen kimi hususlara bakılarak bu operasyondan üzüntü de duyulamaz.

Bu bağlamda dışarıdan bakan bir göz şunları rahatlıkla görebilecektir:

1-Muhatabımız ‘cemaat’ ya da daha sonra yakıştırılmak istenilen terimle bir ‘camia’ değildir. Nicedir iddia edildiği ya da arkasına saklanıldığı üzere ‘İslami’ olarak nitelemeyi hak edecek niyet, gayret ve samimiyete sahip olmayan, bildiğimiz dümdüz bir siyasal örgütle karşı karşıyayız.

Kendisine özel bir sermayesi, dünyalık emirleri vahiy gibi algılanan bir lideri, kendisini parlatacak, yeri geldiğinde ölümüne savunacak medyası ve elemanları olan bu örgüt iktidara kafa tutmakta, kendisine özel imkanlar sağlanmasını talep etmektedir.

Bu uğurda söz konusu güçleri üzerinden müstakil siyasi bir otoriteye dönüşmek isteyen bu örgüt otoriter bir hırsla yöneticileri hedef alarak kendi çıkarları için devleti güçsüzleştirmede, mevcut ekonomik istikrarı bozmada, toplumsal bir kaos yaratmada azimli görünmektedir.

2-Örgütün ‘Eğer mü’minlerseniz, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!” ayetinin hükmünce kırk yılı aşkın bir süredir ahlak haline getirilmiş bir tabasbusu da içkin olan istismar dili geri tepmiş, kendilerini vurmuştur. Tam da bu nedenle çevrelerinde onları koruyacak, savunacak, işlerini ve dillerini sahiplenecek tek bir samimi dostları kalmamıştır; bugünkü dostları darbecilerden, millete düşmanlıklarıyla maruf partilerden ve kişilerden ibarettir; son şovlarında Batı’dan himmet ve destek umar hale gelmelerinin nedeni de yine millet nezdinde küçük de olsa bir itibarlarının kalmayışındandır.

3-Bu örgüt ilk yapılandığı ülke olan Türkiye’de, söz konusu emellerinin engelleyicisi olarak gördüğü cumhurbaşkanına ve başbakana karşı son derece saygısız, terbiyesiz bir üslupla hitap ederken İsrail’in ya da Batılı bir ülkenin yöneticisine karşı olabildiğince hürmetkar davranarak dışla bağlantılı bir faaliyet yelpazesi, verilmiş bir söz, üstlenilmiş bir taahhüt içinde yer aldığını ifşa etmiştir.

Buradan bakıldığında bölgedeki Kürt sorunun hallini, Suriye’de zulüm ve katliamın durdurulmasını, içeride başlatılan çözüm sürecinin doğru bir zemin ve zamanda sonuçlandırılmasını olumsuz etkileyebilecek her tür kumpasın, tertibin ve ayak oyununun içinde yer aldığı gerçeği de tartışmasız bir kesinlik kazanmaktadır.

4-Örgütün son operasyon dahil örgüt çıkarlarına set çeken uygulamaları ‘darbe’ olarak yorumlaması da tam bir çelişki örneğidir.

Çünkü Paralel Yapı’nın omurgasını oluşturan Haşhaşiler’in geçmişte yapılan darbelerde, darbecilerin eteklerini nasıl bir tezcanlılıkla yaladıkları, onların emirlerini bir fetva formu içinde nasıl bir gayret ve arzuyla anında uyguladıkları malumdur; şimdi böyle davranmadıklarına göre demek ki ortada bir darbe yoktur.

Dolayısıyla örgütün darbeden kastettiği kendisinin darbe yapma imkanından mahrum bırakılması, nifaklarının engellenmesi, ihanetinin ifşa edilmesindendir.

Son tahlilde görünen odur ki, Haşhaşilerin cemaat postuna bürünmeye çalışan bir örgüt olduğunun devlet tarafından fark edilmesi, inancını ve iyi niyetini istismar ettiği millet tarafından kesin bir terkedişle terkedilmesi, Allah’ın ve O’nun dininin düşmanları tarafından kucaklanıyor olmaları ilk bakışta olumsuz görünen söz konusu operasyonlar sayesinde gerçekleşmiştir.

Örgütün medyadaki ve sair kurumlardaki elemanlarıyla ilgili kimi resmi uygulamaları, olayları kendi seyri içinde hallolacağından fazla büyütmemek gerekir.

Ancak onun aşırı hırslı, ahlaki değerlerden yoksun siyasi ve uluslararası bir örgüt olması bakımından tehlikenin büyüklüğü ortadadır ve onun layık olduğu şey her ne ise o tahakkuk edinceye kadar herkes, her kurum üzerine düşeni yapmakla yükümlüdür.

twitter.com/OmerLekesiz
#adalet
#Paralel Yapı
#Haşhaşi
9 yıl önce
Operasyonlar neyi netleştirdi?
Aydın Doğan son kurşunu da attı..
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü