|
Paralel yapı ve cemaatler

Paralel yapının etkili olduğu Gezi olaylarıyla, doğrudan tarafı, uygulayıcısı olduğu 17 Aralık seçim ayarlı darbe kalkışmasının ekonomiye verdiği zararların açıklanmasından sonra, asıl kapalı kalan manevi ve kültürel alandaki zararlarını bir önceki yazımda arz etmiştim.

Bir de mevcut sosyal hayat üzerindeki zararı var ki, bunun da masaya yatırılması gerekmektedir.

Paralel yapı lideri, (hakkındaki olumsuz iltifatların çokluğundan yakınmak suretiyle utandırılmış bir mağdur rolünü oynamasından da anlaşılıyor ki) MİT kalkışmasından bugüne nedeni olduğu olumsuzlukları düşünme, anlama, belirleme ve onlardan ders alma niyetinin hala çok çok uzağında bulunmaktadır.

Oysa ki, mesele bir nefsin incinmesi meselesi değil, kibirde gemin azıya alınması demek olan kabarmış bir nefsaniyetin sosyal hayatta neden olduğu tahribatın boyutlarıdır.

Çeşitli cemaatlere mensup olan kimi arkadaşlarım Paralel yapının somutlaşmasından ve darbe kalkışmaları sürecinde tertip ettikleri menfur eylemlerden sonra cemaatler üzerinden gerçekleşen sosyal dayanışmanın neredeyse askıya alındığını, kendi cemaatlerinin de artık kurban, fitre, zekat, sadaka, karzıhasen taleplerinde ‘Allah versin, başka kapıya’ azarlamasına maruz kaldığını söylediler.

Dolayısıyla Paralel yapı, kendi cemaat maskesi üzerinden gerçek cemaatlere zarar vermiş, sosyal hayatta fakir- zengin dengesinin kurulmasına ve sınıf çatışmalarının önlenmesine doğrudan katkı sağlayan unsurların düzenini bozmuştur.

Paralel yapının ‘bana yar olmayan kimseye yar olmasın’ pragmatizmine düşmesi ve bu nedenle sosyal hayatta neden olduğu söz konusu tahribattan zevk alması normal görülse de bu normalliği bile bir hinlik vesilesi olarak yine kendi çıkarları doğrultusunda istismar etmesi normal görülemez.

Nitekim, Paralel yapı güya kendilerine uygulanan baskının, sınırlamanın diğer cemaatleri de kapsadığı şeklindeki kara propagandasında yalnız kalmıştır. Çünkü yukarıda arz ettiğim durumla bizzat muhatap olan cemaatler, Paralel yapıya ‘bize gölge etmeyin yeter’ demenin ötesinde zarar verenden iyilik umma basiretsizliğine düşmemişler ve emanetçisi oldukları sosyal yapının samimiyetle korunmasından yana tavır koymuşlardır.

Buna karşılık vatana, millete, ahlaka ve inanca verdikleri zararın farkında olmayan ve olması da mevcut gidişatlarına göre imkan dahilinde bulunmayan Paralel yapı, şimdilerde kendi elleriyle kendilerini yalnızlaştırdıklarını değil, cemaatler tarafından kasıtlı olarak yalnız bırakıldıklarını düşünerek onlara karşı savaş da açmış görünmektedir. İsmailağa Cemaati’ni yalan haberlerle kendi taraflarındaymış gibi gösterme gayretlerinin boşa çıkmasından sonra ‘saldırı en iyi savunmadır’ saplantısıyla geliştirilen bu taktiğin ilk muhatabı da Süleymancılar’dır.

İhlas Holding’in yıllar öncesinde yaşadığı problemler ve ekonomik planda neden olduğu olumsuzluklar Süleymancılar’a fatura edilmek ve dolayısıyla yeni bir yıpratmayla onların da cemaat olarak kendi düştükleri çukura düşmesi arzulanmaktadır.

Elbette bu yeni savaş Süleymancılar’la kalmayacak büyüklük ve etki sırasına göre diğer cemaatlere de uzanacaktır.

Böylece milletten edindikleri imkanları tebliğ vasıtalarına, eğitime, öğretime, yoksulları ve mazlumları güldürmeye, toplumsal yaraları sarmaya yöneltme gayretindeki cemaatler yine milletten edindikleri imkanları CNN’in, BBC’nin, Spiegel’in, NYT’nin Türkiye şubesi hükmündeki medya araçlarına, mahremiyet hırsızları yetiştirmeye, Müslümanları bırakıp kafirleri dost edinmeye tahsis eden Paralel yapı tarafından boğulamasa da büyük oranda yaralanmış, güçsüzleştirilmiş olunacaktır.

Paralel yapı liderinin neden olduğu bunca vahameti görmezlikten gelip, ‘bana kötü oğlan’ demişler kabilinden bir komik yakınmayla şahsına özel mağduriyet pozisyonu üretmeye çalışması, sair cürümlerini kapatmaya velev ki yeterli gelse de cemaatlere verdiği zararla sosyal yapıda neden olduğu tahribatın suçunu kapatmaya yeterli gelmeyecektir.

Bu noktadan itibaren artık Paralel yapının lideri ile zamane elemanları için kendi durumlarını ve ekonomide, maneviyatta - kültürde, sosyal yapıda neden oldukları büyük tahribatları düşünmelerini, anlamalarını beklemek yararsızdır.

Bunun yerine tökezleyerek kafalarını bir duvara çarpmak, şaşırmak, yanılmak suretiyle vaziyetlerine vakıf olabilmelerini ummak daha doğru olacaktır.

Çünkü Paralel yapı sapıklığın ve sapkınlığın mahsulüdür.

Rabbimiz bizleri sapmaktan ve sapkın olanlardan korusun.

twitter.com/OmerLekesiz

#Paralel yapı
#Paralel
#Gezi
#17 Aralık
#CNN
#BBC
9 yıl önce
Paralel yapı ve cemaatler
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü