|
Özgecan...

Türkiye, günlerdir Özgecan Aslan’ın başına gelenleri, genç kızın bindiği minibüsün şoförü tarafından kaçırılmasını, tecavüze karşı koymasını, bıçaklanmasını, başına demir çubukla vurulmasını, öldürüldükten sonra yakılmak istenmesini konuşuyor. Türkiye, konuşmakla kalmıyor, -günlerdir yaşanan şey bu- bildiğiniz ağlıyor.

Binlerce, onbinlerce, belki milyonlarca kadın, kendisine tecavüze yeltenen Suphi Altındöken’in yüzüne tırnaklarını geçiren, buna rağmen kaba kuvvete karşı koyamayarak sapık tecavüzcünün elinde can veren Özgecan’ın çaresiz çabasıyla özdeşleşiyor, özdeşleştikçe suyun altında nefesini tutar gibi içinde tuttuğu hikayesini ortaya döküyor.

Zira bu ülkede erkeklerin isteklerine boyun eğmediği için öldürülen ilk kadın değil Özgecan. “Neden diğerleri değil de Özgecan?” sorusunun cevabı da budur biraz belki; tecavüz ve cinayet davalarından çıkan alt sınır cezalardan, bu cezalara saçma sapan gerekçelerle verilen indirimlerden, sokak ortasında kadınları döner keser gibi dilim dilim doğrayan adamlardan, binbir çeşidi üretilmiş tacizlerden duyulan rahatsızlıkların üstüste bine bine dönüştüğü kahrın billurlaşmasıdır yani Özgecan.

Böyledir ama... İktidar, karşısındakine boyun eğdirmek ister.

Muktedirliğe soyunan, üzerinde iktidar kuramadığını, ama açık ama örtülü şekilde, ama fiziksel ama duygusal olarak yok etmek ister. Dolayısıyla “iktidar’ namlunun ucunda büyür” sözü bir gerçekliği ifade eder. Yani, iktidarı sağlarken yer yer ama, asıl sağlayamazken tek kullanılan enstrüman şiddettir.

Türkiye’de kadına yönelik şiddet, hele de Fatma Şahin döneminde yapılan, bazılarınca aşırı bulunarak dalgası bile geçilen önemli yasal düzenlemelere rağmen hala çözülmesi gereken büyük bir toplumsal problem. Çünkü, birincisi, erkekle kadın ilişkisinin temeli hala adalete değil, erkekte “boyun eğdiren”, kadında “boyun eğen” olarak a priori şekilde kodlanmış rollere göre dizayn edilmiş ve geleneksel olarak geçerlilik taşıyor. İkincisi, tavizsiz uygulandığında son derece caydırıcı olabilecek yasalar realize edilmeye gelince, kağıt üzerinde durduğu gibi durmuyor. Öyle olmasaydı onlarca erkeğin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki çocuk “rızası var” denmek suretiyle utancıyla birlikte, neredeyse bir de haksız konuma düşürülmezdi.

Bir de “bütün bunlar başımıza muhafazakarlıktan geliyor”cular var ki; bilmeyen, kadın-erkek ilişkilerinin alıp başını gittiği modern toplumlarda tecavüzlerin, kadın cinayetlerinin önü alınmış, herkes aşk ve barış içinde yaşayıp gidiyor, zannedebilir. Oysa, modern ve kadın-erkek ilişkilerinin bizim toplumumuzda makes bulmayan kurallarla düzenlendiği ABD’de her 90 saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Keza, “kadınlar da mini giymesin, biraz davranışlarına dikkat etsin” diyenler de; ama farkında olarak ama farkında olmadan tecavüzü ve şiddeti gerekçelendirmiş ve tecavüzün suçunu kadına yüklemiş oluyorlar ki, bu da korkunç bir adaletsizliktir. Bir insan sokakta çırılçıplak dolaşıyor olsa bile, belki akıl sağlığından şüphelenilebilir ama asla tecavüzü hak ettiği söylenemez...

Mesele, bir insandan bir başka insana yönelen ve iktidarını tahkim etmeye yarayan şiddetin “hayatın gerçeği” gibi algılanmasıdır. Herkesin açıklıkla gördüğü bir şeyi hiç kimse sorgulamaz, incelemez. Bu ülkede şiddet, hele de erkekten kadına yöneldiğinde marjinal olarak görülmez. Örnekleri o kadar çoktur, o kadar ortadadır, o kadar normaldir ki; hiçbir muktedir bunu bastırması gerektiğini düşünmez.

Madalyonun bir de öteki yüzü var ama; tecavüze uğrayan da şiddetli bir intikamı düşler, mazlum hiç olmazsa bir gün zalimin yerine geçmeyi, yoksul zenginin malını ister, iktidara boyun eğmek zorunda kalanlar, hükmedilen rolünü hükmedenle değiştirmeyi hayal eder.

Bu yüzden Özgecan’ın, bu iki rolün ikisini de reddeden babası Mehmet Aslan’ın kurduğu “Sevmekten başka bir çıkar yolumuz yok. Bu vahim olayı yapanlara zulmedilmesin, adaletin karşısına çıkıp cezalarını çeksinler. Allah onların analarına, babalarına da yardımcı olsun” cümleleri çok mühimdir. O baba, belli ki şiddetin içine düşeni yutan çirkinliğini hakkıyla idrak etmiştir.

Özgecan’a rahmet diliyorum. Ve adalet bir an önce yerini bulsun istiyorum.

#Özgecan Aslan
#Suphi Altındöken
#Fatma Şahin
9 yıl önce
Özgecan...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle