|
Ceza meselesi ve idam cezası

Toplumda sarsıcı bir etki uyandıran Özgecan cinayetinden sonra bazı kesimlerde idam cezası bir daha gündeme geldi.

Bu durum, sözü geçen cinayete kamuoyunun ne denli infial duyduğunun tercümesi olarak okunmalı.

Diyelim ki, idam cezası yeniden yürürlüğe kondu, bu, mahut cinayetin katillerini etkiler mi? Hayır. Ceza hukukunun iki temel ilkesi gereğince etkilemez. Yeni yasa aynı fiile farklı bir ceza öngörmüş olsa bile, iki yasadan sanığın lehine olan hüküm uygulanır. İkinci bir ilke ise, yeni yasa aynı suça daha ağır bir ceza öngörmüş olsa bile, sanığa, suçun işlendiği tarihteki ceza uygulanır. Bu iki hüküm de sonuçta aynı kapıya çıkar...

Kamuoyu, burada, aslında suç ile ceza arasında bir ahengin aranması gerektiğine ilişkin bir başka ilkeyi dile getirmek istiyor.

Modern hukukta suç ile ceza arasında ahenk gözetilmiyor. Her türden suç hapis veya adli para cezası ile karşılık görüyor: İnsanlığa karşı işlenen suçlardan başlayıp yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı işlenen suçlara kadar tümüne hapis veya adlî para cezası öngörülüyor. Hırsızlığa da, cinayete de, genel ahlaka aykırı suçlara da, devlet aleyhine işlenmiş suçlara da, hepsine...

Dolayısıyla suçla ceza arasında beklentinin gerektirdiği ahengin kurulamadığını görüyoruz.

Burada cezanın maksadı ile mahiyeti arasındaki bağlantıyı dengeli kurmamız gerekir. Cezanın maksadı nedir? Kimileri, bunun ibret olduğunu (müstakbel suçlular açısından), kimileri ıslah olduğunu (suçlunun düzelmesi açısından) ileri sürüyor. Bizce ibret de, ıslah da cezanın maksadı değil, olsa olsa sonucu olabilir. Başkası ibret alsın veya suçlu kendini düzeltsin diye ceza verilmez. Islah veya ibret amacını gerçekleştirmenin farklı yöntemleri varbulunmalıdır. Ceza, toplumun düzenini ve huzurunu bozan failin, işlediği fiilin yaptırımının sonucuna maruz bırakılsın diye uygulanır. Verilen cezanın süresi dolmadan fail ıslah olsa veya başkaları bundan ibret almış olsa bile, fiilin gerektirdiği ceza ikmal edilmedikçe fail serbest bırakılmaz. Çünkü cezanın amacı kendinde içkindir, başka yerde değil.

Aslında suç ile ceza arasındaki ahenkli yaptırım kısas uygulaması ile imkân dâhiline sokulabilir. Ancak kısası uygulamak için toplum düzeninin de, aynı biçimde kısas uygulamasına uygun bir toplumsal siyasal düzeni geliştirmiş olması gerekir. Örneğin hırsıza el kesmeyi, katili öldürmeyi haklı çıkarabilmek için, hırsızlığın ve cinayetin ortamını ortadan kaldırmak lazım; buna rağmen hırsızlık yapılıyor veya cinayet işleniyorsa kısas ahenkli bir ceza olarak ancak o zaman tecelli eder. Yoksa vahşi kapitalizmin hırsızlığı teşvik eden düzeninde hırsıza kısas uygulamaya kalkışılırsa cezada ahenk sağlanmış olmaz.

Son on onbeş yıldır yeniden idam cezasını diline dolayanların bu noktaya dikkatini çekmek isterim.

#Özgecan
#idam
#cinayet
9 yıl önce
Ceza meselesi ve idam cezası
İletişim sonuç odaklı bir süreçtir…
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü