Anlama yeteneği bakımından birbirinin dengi olan iki kişiden izan sahibi olanla izansız olan arasındaki fark onların uygulamaya dönük yaşantılarında hemen fark edilir. İkisi de iyi derecede otomobil sürücüsünden izan sahibi olmayan güzergâh boyunca her kırmızı ışığa yakalanır; izan sahibi olansa hızını ayarlayarak güzergâhta kırmızı ışığa yakalanmadan bütün kavşaklarda yeşili yakalayarak geçer.
Hayatında bir tek gün yolu siyasetten geçmemiş birinin seçim zamanı gelince aday olmaya heveslenmesi de izan kavramıyla izah edilmeli. O, kendi yeteneğinin, deneyiminin sınırını kestiremiyor, çünkü izandan yoksun... Aday olamayacağı daha başından belli. Fakat o bunu göremiyor; bir kere denesem ne olur, diyor. Bir şey kaybetmeyeceğini düşünüyor.
Onun bu tutumu Nasrettin Hoca’nın göle maya çalmasından farklı değil... Hoca, göle maya çalıyor, ama yaptığı işin sonucunu da biliyor. Oysa beriki, Hoca’nın bildiği sonucu kestiremiyor. Ya tutarsa yerine, illa tutsun istiyor. İşte izan, tam da bu noktada işe yarıyor.