|
Ters köşeye yatmak
Önümüzdeki milletvekili seçimi siyasal partilerin zamirini ortaya koyması bakımından ilginç bir deneyime yol veriyor.

Seçimde kabaca iki siyasal parti yarışıyormuş görüntüsü yaşanıyor...

Bir yanda AK Parti, bir yanda da diğerleri: CHP, MHP, HDP, SP (ve onun terkisinde BBP)...

AK Parti karşısında hepsi ters köşeye yatmış pozisyonda...

Ters köşeye yatmak... Futbolla pek ilgim yok ama bu deyimi biliyorum. Kaleci topun kalenin sağ (veya sol) yanından geleceğini düşünüp kendini ona göre hazırlamışken, topun beklemediği köşeden gelmesi... Kaleci böylece topa uzanıp tutacağını beklerken boşa gelir, çabasına rağmen boşa düşer... İşte, ters köşeye yatmak...

Siyasal partilerin ters köşeye yatması bu seçimle başlamadı. Öncesi var...

Gonk Gezi olaylarıyla vurdu...

Gezi'de beş on kişilik bir çevreci grubun ağaçları kestirmem diye orada çadır kurmasıyla ve bu çadırların oradan süpürülmesiyle başlayan olaylar; fırsat kollayan çevrelerin devreye girmesiyle, başlatanların tahmin etmediği boyutlara uzandı.

Orada sezonu HDP'den Sırrı Süreyya Önder açtı. Onun ardına CHP düştü... Önder'in benzetmesiyle ambulansın arkasına takılmış taksi gibi... Ve diğerleri...

Sonuçta günlerce devam eden arbedelerden, kanlı olaylardan sonra tümünün sözcüsü olarak ortaya çıkan talep şu: İstanbul'a (gerçekteyse Türkiye'ye) yeni ve Avrupa'nın en büyük hava limanının inşasını istemiyoruz; bir. İki: üçüncü Boğaz Köprüsü'nün yapılmasını istemiyoruz! Üç: Tayyip Erdoğan'ın çılgın proje olarak tanımladığı İstanbul Kanalı'nın inşasını istemiyoruz. Bunlara ek olarak Taksim Meydanı'nda ihya edilmesi tasarlanan eski Topçu Kışlası'nın yapılmasını istemiyoruz. O mıntıkaya AVM yapılmasını istemiyoruz...

Güya Taksim Gezisindeki sekiz on ağacın kesilmesini protesto etmek üzere sekiz on delikanlının başlattığı gösteri, onların da beklemediği boyutlara tırmandırılmak suretiyle bir kaşık suda fırtına koparmayı başardılar!

Gezi olaylarında ittifak yapmış olan siyasal partiler, şimdi önümüzdeki milletvekili seçimlerinde de ittifaklarını sürdürüyor. Fakat kimin kimin ardında olduğu belli değil. “İstemezükçüler” ittifakı...

Bu sefer devreye “istemedükleri” başka faktörler eklendi. Baylar çözüm sürecini, yani barışı istemiyorlar. Yeni bir anayasa yapılmasını istemiyorlar. Nükleer santral kurulmasını istemiyorlar. Bunları istememek kurulu düzenin devamını istemek demektir. Bu noktada CHP'yi anlamak mümkün, MHP de anlaşılabilir, fakat HDP'ye, hatta SP'ye ne demeli?

Bu durum ancak partiler bazında, fakat farklı bir düzlemde çözümleme gerektiriyor. HDP, anlaşıldığı kadarıyla devrimci söyleminden vazgeçmiş, eş Başkanları Demirtaş'ın şahsında Kemalist çizgiyi benimsemiş görünüyor.

SP ile BBP ise bilinçsiz biçimde akıntıya kapılmış görüntüsü veriyor. AK Parti karşıtlığı olsun da ne olursa olsun havası...

Manzaranın hazin tarafı şu: adı geçen partilerin somut olarak Türkiye için ne istedikleri belli değil. AK Parti gitsin de ne olursa olsun, öyle mi? Bu, tam da 150 yıl önce Jön Türklerin başlattığı ve onun varisi olarak devam eden İttihatçı ve onun ardılı olan CHP geleneği... Abdülhamit gitsin de isterse memleket yıkılsın zihniyeti, Cumhuriyet döneminde Demokrat Parti gitsin de isterse memleket yıkılsın; Adalet Partisi, daha sonra Refah Partisi gitsin de isterse memleket yıkılsın kafası... Bu kafanın açtığı badireleri şimdi AK Parti onarmaya çalışıyor. Ötekilerse Guliver'in etrafındaki cüceler ahalisi gibi her biri kalkmak isteyen devin bir yanına takoz olma çabasında...
#gezi olayları
#ak parti
#chp
9 years ago
Ters köşeye yatmak
Yordam
Profan kamikaze
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı