|
Sanatın Geleceği Nedir?

Venedik Bienali’yle birlikte sanat dünyasının Filistin’de yaşananlara karşı duyarsız olmadığı, sesini yükselttiğini bir kez daha gördük. Amerika’da üniversite kampüslerinde yaşananlarla birlikte tepkilerin çığ gibi büyüdüğünü bir kez daha görüyoruz.

Venedik Bienali’yle birlikte Venedik sokaklarında dolaşan bir manifestoyu aşağıda okuyabilirsiniz. Sanat dünyası için ilerleyen yıllarda en önemli metinlerden bir olacağını şimdiden söyleyebilirim.


Dünya durumuna karşı bir manifesto

Soykırımın gözlerimizin önünde cereyan ettiği, ulus devlet söylemiyle korunan ve çağımızın emperyalist güçleri tarafından desteklenen bir dünyada, anlatılamaz dehşetlere tanık oluyoruz.Bu tanıklık metaforik değil, çıplak gerçektir. Şimdi tanıklık etmek, suç ortağı olmaktır; cehalet mazeret değildir, hareketsizlik korkaklıktır.


Durdurulamayan nedir?

20. yüzyılı egemenliği altına alan küresel devlet yapısı, Gazze’de ve dünyanın diğer yerlerinde soykırıma sadece müsaade etmekle kalmaz, aktif olarak teşvik eder. Her soykırım bir devlet tarafından işlenir. Yerleşimci sömürgeciliğinin yönlendirdiği, kapitalizmin körüklediği ve teknolojik güçle güçlendirilen, suç ortağı medya devleri tarafından örtbas edilen bu yıkım makinesinin paramparça hale gelmesi gerekiyor. Bizi siyasi varlığımızdan ve herkes için ahlaki ve adil bir dünya yönünde çabalama yeteneğimizden uzaklaştırmaya yönelik süregelen çabalarla karşı karşıyayız. Şunu soruyoruz: Eğer bu düzeyde vahşet şimdi kabul edilebilirse, o zaman neler kabul edilmez olacak? Ulusal kimliklerin ürettiği yapıları yeniden gözden geçirmeli ve kimliğimizin ve siyasi varlığımızın kaynağı olarak toprağa koparılmış bağımızı yeniden tesis etmeliyiz.

Filistin mücadelesi ve direnişi, unutulmaması gerekenleri hatırlatır: insanlar ve toprak, zamanda ve mekanda birbirini simgeler. Geleceği bu kopmaz bağın içinde hayal ediyoruz, geçmişten ders alıyoruz ve şu anla ilişkiye giriyoruz. Dünyanın durumunu reddediyoruz: Güçlülerin hegemonyasını sürdürmenin ve adaletsizliğe göz yumanların suç ortaklığını.

Geleceği soykırım üzerine inşa edilmiş bir dünyada sanat ve şiir ne gibi bir rol oynayabilir?

Siyonist devletin vahşetleri varoluşun her seviyesinde yer alıyor. Öldürme hedefleri ve imha listeleri üretmek için teknolojiden ve sosyal mühendislikten yararlanarak insanlığın tüm bilgisini ve bilimini tüketiyor. Bu yeni yapay zeka teknolojilerinde, her toplam anlam yutulabilir, her toplam anlam öldürebilir.

Şimdi sanat ve şiir zamanıdır. Hegemon gücün mantığını reddeden sanat için. Failin ölüm makinelerini körükleyen bütünleştirici anlatılara direnen şiir için. Sanat, doğası gereği mesajında, üretiminde ve sunumunda politiktir. Toplumla ilişki kurar, ya suç ortaklığında ya da direnişte bir rol üstlenir.

Sanat ve şiir, bizi canavarın karnından özgürleşen bilgimizi temsil eder. Şu an, açıklığıyla, hayal gücünü olumlu eylemlere dönüştürmemizi, kolektivitenin şiirsel yapılarını oluşturmamızı, yani insanlığımızın özüne geri dönmemizi sağlayan siyasi failliğimizi geri talep etmemizi gerekiyor. Biz dünyaya, yeryüzüne, toprağa aitiz ve saikle hareket ediyor hareket ediyor ve devletin zulmünün sessiz suç ortağı olmayı reddediyoruz. Yaratıcılığın geliştiği baskıcı koşulları göz ardı edemeyiz. Sansürle veya ele geçirmeyle karşı karşıya kaldığımızda, rejimi yüceltmeye veya belirsizliğe gömülmeye direnmeliyiz.

İnsanlık gibi vatansız, toplumlarımız gibi kolektif olan siyasi varlıklar olarak failliğimizi savunmalıyız; soykırımı durdurmak ve bir gelecek olarak onu önlemek için birçok cephede örgütlenmeye ve direnmeye mecburuz.

FİLİSTİN, DÜNYANIN GELECEK ZAMANINDA KENDİSİDİR.


#Sanat
#Filistin
#Samed Karagöz
14 gün önce
Sanatın Geleceği Nedir?
Kapitalist dünya düzensizliği
Var tartışmaları
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır