Bu sezonun en parlak başlangıcını yapan, reytinglerini her hafta artırarak yoluna devam eden Paramparça’da, başarı, yönetmenin ve oyuncuların hanesine yazılsa da senarist grubuna hakkını teslim etmek gerekiyor. Senaryoya açılım kazandıran nesnelerin hikayesi senaryoya başarıyla eşlik ediyor. Gülseren’in kolyesi ilk bölümden itibaren rol çaldı. Senaristi, roman yazma tekniğini ve inceliklerini senaryo yazarken de başarıyla kullandığı için Paramparça seyir zevki veriyor. Kısır bir konu, kaba bir psikoloji anlayışı, insan ruhuna dokunmaktan uzak hatta daha ziyade insan ruhunu yaralayan diyaloglarına rağmen seyirci iştahla geçiyor ekran karşısına. Büyük tepkilerin dizisi Paramparça, duygulara hitap etmek için yazılıyor bilinçli bir şekilde. Duygusal ama duyarlı değil!
İşitme engelli kız neşe dolu enerjik, yoksul hayatlarına kenar mahallede yaşamalarına rağmen biyolojik ailesinin zenginliğinden zerre etkilenmedi. Sen benim annemsin ve ömür boyu öyle kalacaksın dedi annesine. Hayatın kendisine sunduğu nimetleri kaybetme endişesine kapılan, kim olduğunu sorgulamaya başlayan zengin ailede büyüyen kız ise, abisinin senin durumunda biri daha var uyarısıyla diğer kızla iletişime geçti. Entrikalara zemin hazırlasın diye abinin biyolojik kardeşle tanışması bizimkinde olduğu gibi ötelenmemişti.
Gülseren’in otomatik repliği haline gelen ‘ben Hazal’a hak ettiği hayatı yaşatamıyorum, ben ona sizin verdiğiniz imkanları veremiyorum’ cümlelerinden hiçbiri yoktu Amerikan versiyonunda. Kenar mahallede yaşayan işitme engelli kızın Keriman halası yoktu onun yerine annesiyle iletişimini sağlıklı kılan büyükannesi vardı.
Paramparça imkansız aşkı görgüsüz bir zenginlik anlayışı ve gereksiz bir şekilde fakirliğinden utanan insanlarla zenginleştirmeye çalışıyor. Keriman, Rahmi, Solmaz, kocası Alper, Hazal hepsi para delisi, açgözlü, para için her şeyi yapacak tipler. Senarist hikayeyi materyalist bir bakış açısına hapsediyor, konu tema ne olursa olsun sadece para konuşuyor. Karakterlerin ortak özelliği kimliklerini para üzerine inşa ederken kendilerini para ile ifade etmeleri kimi yokluğuyla kimi varlığıyla.
Aynı evde yaşayan, yaşamak zorunda kalan evli çiftler dahil herkes birbirinden nefret ediyor. Solmaz ve kocası Alper arasında duygusal fiziksel sözel her türlü şiddet mevcut, Keriman Gülseren ve Hazal arasında sıklıkla patlak veren şiddetli bir nefret söz konusu, Cihan ve Dilara fonda zaten mutsuzduk şarkısı eşliğinde şiddete teslim bir iletişim halinde. Ekran başındakilere sahici gelen, hikaye hızlı akıyor imajını veren her sahnede diyaloglu diyalogsuz şiddet kullanılması.
Senarist ve yapımcı orijinaline birebir sadık kalarak senaryolaştırsaydık böylesine yüksek reyting alamazdık savunusunda bulunabilirler. Doğrudur, duyarlı senaryolar değil duygusal senaryolar, uçlarda büyük tepkilerin verildiği senaryolar rağbet görüyor. Birbirinin gözünü oyan, kuyusunu kazan, entrika çelmeleri takan karakterlerin hakimiyetindeki senaryolar. İnsanların para ve güç karşısında çirkefleşmelerinden başka bir şey kalmıyor zihinlerde. Böylece döngü tamamlanıyor, insanlar yavaş yavaş seyrettikleri şeye dönüşüyor farkında olmadan.