Özel televizyonların yayına başladığı zamanlardaki dizilere bakıldığında kötü karakterlerin en fazla sadist özelliklere sahip oldukları dikkat çeker. Şimdilerde ise biraz Dexter biraz Olağan Psikopatlar kitabının etkisi, kötü karakterler psikopat olarak yazılıyor. Daha da önemlisi seyirci bu psikopat karakterleri seyretmekten haz alıyor.
Kötü karakterleri insancıllaştırmak kuraldır, fazla insancıllaştırmamak ise ana kural. Seyirci kötü karakterin neden kötü olduğunu anlamalı ama onunla fazla özdeşleşmemeli. Biraz sevmek, biraz anlamak yeterli. Hayran olmak, yaptıklarından haz duymak, hak vermek, yaptıklarını hoş görecek kadar duygu dünyasına girmek; kötülüğün bulaşıcı ve yaygınlaştırıcı etkisini su yüzüne çıkarır.
Sosyal medyada peş peşe tacize tecavüze şiddete karşı olduklarını beyan etti senaristler, ama dizilerde adam kaçırma, öldürme, patlayan silahlar, tokatlar senaryoların hammaddesi olmaya devam etti.
Dizilerin seyirciden önce birbirini etkilediğini bir temanın ya da bir eylemin diğer diziler tarafından kopyala yapıştır mantığıyla kullanıldığını daha önce de örnekleriyle yazmıştım. Son vaka Paramparça’dan Gülseren’in camı taşlama sahnesi. Kızı Hazal’ın Blue Dark’ta olduğunu öğrenen Gülseren, yağmurdan sırılsıklam olmuş vaziyette mekandan içeri alınmadı. Duruma sinirlenen Gülseren yerden aldığı taşı cama attı. İçeride müşteriler ve çalışanlar olduğunu söylemeye gerek yok. Gürültüye mekanın sahibi Cihan çıktı, ha kızınızı mı arıyorsunuz benim de o yaşlarda kızım var ben size yardım edeyim dedi. İkilinin ilk karşı karşıya geldiği sahnede, çalışanlardan başlayarak Gülseren ve Cihan’ın hepsinin tepkisi mantık dışı ama peş peşe sıralandığı için kimse yadırgamadı. Evladı uğruna her şeyi göze alan anne imajı için şiddete geçit verdi senaryo. Kara Ekmek’te Asiye gecekondunun camını aynı şekilde taşla kırdı. Kaderimin Yazıldığı Gün’de Elif’in annesi evin camlarını indirdi. Sevdam Alabora’da Zeynep içeride insanlar yemek yerken çiftlik evinin camını taşladı.
Senaryoların reyting uğruna geldiği noktayı T. S. Eliot çok iyi özetliyor: “Halka halkın istediklerini vermeye istekli olanlar, önce halkın zevklerini küçümser sonra da o zevkleri bayağılaştırır. “