|
Şiddete ‘şiddetle’ karşı olmak!

Özgecan Aslan’ın hunharca katledilmesi toplumda infial yarattı, yurt çapında protesto edildi. Hemen akabinde yaşanan benzer vakalar ise çoğunluğun algı alanına dahi giremedi. Benzer vakalar derken tecavüz ya da cinayeti değil; DNA tespit edilmesin diye cesedin yakılmasını, ellerin kesilmesini kast ediyorum. Medyanın cinayetleri en ince detayına kadar haberleştirmesi, ekran dedektiflerinin sözüm ona halkı bilinçlendirmek adına size saldırana bir tırmık atın önerisi, canilere yol göstermekten başka bir işe yaramıyor.

Sosyal medyada dolaşan şehir belde ismi verilmeden köşe yazarlarının köşelerine konu ettiği bir haber var ki oldukça vahim. İddiaya göre ajans bir şehirde serviste tecavüz haberini abonelerine servis eder. Şehrin ileri gelenleri bu haberle şehirlerinin itibar kaybına uğradığını beyan edince ajans hiçbir açıklama yapmadan haberi geri çeker. Bu tarz vakaların etik/ahlaki değerler gözetilmeksizin haberleştirilmesi sakıncalı olmakla beraber yok hükmünde davranmak da çözüm değil. O haber ulusal basında yer almayınca yaşanmadı, şehrin itibarı da kurtuldu mu?

Cinayet, tecavüz, şiddet haberlerini canilere yol gösterecek şekilde detaylarla sunmak kadar hiç olmamış gibi tavır almak da yine canilerin ekmeğine yağ sürer, yaptıkları yanlarına kar kalır. Benzer vakalar ülkeye mal olup günlerce gündemde kalırken kendi acılarının üzerinin örtülmesi mağduru ve yakınlarını yaralar. Haberlerin dili, yaklaşımı, detayların nasıl olması gerektiği konusunda fikir birliğine varmak gerekiyor, eğer gerçekten hepimiz şiddetin karşısındaysak!

Öyle şeylere şahit oluyoruz ki gerçekten şiddet karşıtı olmakla aynı şeyi mi kast ediyoruz aynı safta mı yer alıyoruz şüpheye düşüyorum sıklıkla. Özgecan Aslan vakasının yaşandığı hafta iddiaya göre bazı dizilerde şiddetli sahneler makaslandı. Hammaddesi şiddet olan bazı dizilere şiddet karşıtı replikler ilave edildi. Gündemden nemalanmak, popülist bir tavır değil mi yapılan!

O hafta peş peşe dizilerde ana karakterler saldırıya uğradı, kalpleri durdu. Ölmeyecekleri seyirci tarafından ezbere bilinmesine rağmen öldü illüzyonu yaşatıldı, özellikle fragmanlar aracılığıyla. Karagül’ün Ebru’su Narin tarafından bıçaklandı, zorlu bir ameliyat geçirdi, tam normale dönüyor derken kalbi durdu, yeniden çalıştırıldı. Sözel, duygusal, fiziksel her türlü şiddeti ‘başarılı’ bir şekilde yediren Paramparça’da Cihan Alper tarafından vuruldu, kalbi durdu, şok cihazıyla çalıştırıldı. Bir sonraki bölüm Rahmi Alper’i, Özkan şoförü levyeyle komalık etti. Gülseren yetti artık canıma diyerek pencereye çıktı düşme tehlikesi geçirdi, son anda kurtuldu. Hazal sırrını açık eden arkadaşına saldırdı, görüntüler internete düşüp ailesinden tepki alınca intihara teşebbüs etti. Arkadaşını hastanelik eden Ozan ve Alper’i komalık eden Rahmi iğrenerek eleştirerek izledi Hazal’ın internetteki görüntülerini. Karısını aşağılayan, babasıyla kavgalı, lafa gelince şiddetle çözüm olmaz diyen, ama sıkışınca oğlunu tokatlayan, Gülseren’in hayatını kontrol altında tutmaya çalışırken gizli şiddet uygulayan Cihan; senarist ve yönetmen tarafından özenle gizlenmeye çalışılsa da şiddete meyilli bir karakter.

Kaderimin Yazıldığı Gün’de silahlar patladı. Üç adamın Elif mücadelesinde Maksut Kerem’i hedefledi, Kahraman araya girerek kurşuna siper oldu. Ambulansta kalbi durdu, şok cihazıyla çalıştırıldı. Yılın trendi ana karakterlerin kalbinin durması. Ama ne hikmetse kalp masajı yapmaya gerek duymadan direk cihazla çalıştırılıyor. Gerilim heyecan yaratmak mı amaç yoksa görsel olarak bir şölen olduğu mu düşünülüyor emin değilim. Ki sınırları aşan son örnek Gönül İşleri’nde yaşandı. 14 Şubat’ta internet aracılığıyla tanıştığı kadının dolandırıcı olduğunu öğrenen baba, kalp krizi geçirdi. Kalbi durdu öyle saniyelik falan değil, dakikalarca. Doktorlar beyaz örtüyü örttü, babalarının öldüğünü gören kızları camekanın arkasından performans gösterdi, derken adamın kendisiyle yaşıt doktoru geldi. Genç doktora napıyorsun dedi, örtüyü ve cihazı açtı, en yükseğe ayarla dedi, yaklaşık beş dakika sonra adamı ölümün elinden aldı getirdi.

Poyraz Karayel’de Zülfikar şiddete şiddetle karşı olmanın kitabını yazdı. Popülist tavrın en belirgin örneği olarak dizi tarihine geçti. Adam kaçırma, öldürme, işkence; Zülfikar bir şiddet uzmanı özünde ve öyle olmasından biyolojik babasını sorumlu tutuyor. Bahri babasına ise sokaktan kurtarıp şiddeti mesleki olarak icra etmesine zemin hazırladığı için minnettar. O gece geç saatlere kadar meyhanede arkadaşlarıyla içen Zülfikar yürüyerek eve dönerken sarhoş bir babanın oğlunu döverek sokağa attığına şahit oldu. Çocuğu kendisiyle özdeşleştiren Zülfikar çocuğa bakkala gitmesi için para verdi – gece yarısı bakkala gitmek?- çocuğu olay mahallinden uzaklaştırdı. Çocuğunu sevmek bu kadar zor mu soruları eşliğinde sarhoş babayı bir güzel benzetti! Sonra da çıktı gitti evden. Şiddete şiddetle karşı olmanın popülist halini bundan daha güzel anlatan bir sahne olamazdı!

#özgecan aslan
#kadına şiddet
#televizyon
#dizi
9 yıl önce
Şiddete ‘şiddetle’ karşı olmak!
Mushaf ve güzelin yazısı
‘Rahatsız millet’…
Bölge farkı memurun aldığı maaşa ne kadar etki eder?
Rahatsız genç bir subayın sıradışı portresi
İnsan seçim yapan varlıktır