Paralel Yapı-CHP ittifakı deşifre oldu: “Twitter Köstebeği” Fuat Avni’nin Umut Oran’la diyalogları CHP’nin nasıl da “kafa kola alındığını” ortaya koyuyor.
Birkaç gündür üç gazetede yayınlanan birbirinden çarpıcı belgeler, Paralel Yapı ile CHP arasındaki çok yakın münasebeti, paslaşmayı, işbirliğini, yoldaşlığı gün ışığına çıkarıyor...
Her ikisi de “iliştirilmiş” yapılardır:
Hedeflerinde, Bağımsız Türkiye vardır...
Eski Rejimi (Türkiye’deki Gladio’yu) geri getirmek amacıyla Yeni Türkiye’ye saldırıyorlar!
***
Mister Yaramaz, Umut Oran’a “Seçimlerde dinlemeleri paylaşacağız, siz de prim yapacaksınız: O gerzek başkanına söyle, bu işi de 17 Aralık’a döndürmesin!” diye babalanıyor.
Umut Oran’ın 30 Mart yerel seçimine az bir zaman kala “Öyle olaylar yaşanacak ki, Erdoğan 30 Mart’ı göremeyecek, siyaset sahnesinden çekilecek!” diye çok iddialı konuştuğunu hatırlıyoruz! Bu sözleri, Paralel Yapı’nın suflesiyle sarf etmiş olduğunu o günlerde öngörmek zor değildi. Umut Oran’ın Fuat Avni ile yazışmalarının deşifre edilmesiyle o laflarının kaynağı artık tescillenmiş durumdadır.
Paralel Başkaçan, CIA ile bağlantılı Jamestown Vakfı’nda çalışmış bir “etki ajanı” olarak, Kılıçdaroğlu’na üst perdeden sesleniyor! CHP genel başkanının “elinin mahkûm olduğunu” bilmesinin getirdiği psikolojiyle böyle konuşuyor!
Kotilaji rumuzlu Paralel Polis’in “CHP’nin kendilerine neden bu kadar bağlı olduğunu” sorması üzerine Fuat Avni’nin verdiği “Kılıçdaroğlu dâhil CHP’den 45 kişinin +18 kaseti var” şeklindeki cevap ziyadesiyle açıklayıcıdır!
***
Yayınlanan belgeler, CHP yönetiminin ABD-İsrail Yandaşı Paralel Yapı’ya teslim edildiğinin kanıtıdır:
-CHP’nin nasıl da “siyasi bir oyuncak” haline getirildiğini açığa vuruyor.
Paralel Yapı ile CHP birlikteliğinin ana kumanda merkezi Derin Baronlar’dır:
Küresel Baronlar’ın Türkiye ayağındaki İstanbul Baronları, hem Paralel Yapı’yı hem de CHP’yi yönetiyor. Bunun yanı sıra, “CHP’yi Paralel Yapı üzerinden de kontrol ederek” işini şansa bırakmıyor! Tahakkümünü pekiştiriyor.
***
Deniz Baykal’a yönelik kaset operasyonun arkasında hangi güç merkezinin olduğu aşikârdır. Derin operasyonun “kimlerin eliyle” yapıldığı da bellidir.
Baykal, Mayıs 2010’daki kaset operasyonundan önceki 17 yıl 8 ay boyunca ‘Paralel Telekulak’ mağduru olmuş bir siyasi liderdir. 2010’dan sonra da dinlendiğini söylemeye gerek var mı?
“Boğma Rakıcı” Kemal Kılıçdaroğlu, işbu kaset olayından aylar önce hesaba dâhil edilmiştir! Henüz CHP Grup Başkan Vekili iken (Kasım 2009’da) Almanya’da “kement atılarak” “El Mecbur” hale getirildiğinden daha önce söz etmiştik. Baykal’a yönelik operasyon düzenleneceğinden de o tarihte haberdar edilmiştir. Kılıçdaroğlu, kendisine sufle edileni harfiyen yerine getiren bir genel başkan konumundadır!
***
Baykal mı, hayli gecikmeli olarak konuştu ve “Uluslar arası din şebekesinin parti içindeki oyunlarını sonlandıracağız” dedi!
Böyle anlarda “Öğleden sonra günaydın!” diyoruz...
Yine de, bu sözleri bundan sonrası için “kayda değer bir adım” olarak görülebilir, belki bir anlam ifade edebilir.
Deniz Baykal, başta kaset operasyonu olmak üzere Paralel Yapı gerçeğiyle yüzleşememiştir!
Bu vahim yanlışı veya suskunluğu, onun CHP içinde “tecrit edilmesine” engel olamamıştı.
Genel seçim öncesinde CHP yönetiminin kendisine hareket çektiğini görmesi, onu son açıklamasını yapmaya sevk etmiş olabilir. Ayrıca, bu sözlerini seçim sonrasına yönelik “partideki muhtemel hareketlenmeye hazırlık” olarak da okuyabiliriz.
***
Paralel Casusluk, Paralel Kasetleme, Paralel Şantaj, Paralel Tehdit, Paralel Kumpas, Paralel Fişleme ve özellikle de Paralel Darbe Girişimi “kapı gibi” gerçeklerdir...
Hiç kimse işbu “örgütlü” devasa suçlara kayıtsız kalamaz, gözlerini kapayamaz!
Deniz Baykal da Paralel Yapı’ya karşı “esaslı bir yüzleşme” yapmak zorundadır.
