|
2015’te olacaklar belli

Benim de tabii ki geçmişe bakarak 2015’te olabileceklere dair tahminlerim var.

Beklentilerimde öncelik Çözüm Süreci.

Nevruz’da Öcalan’ın ve Kandil’in ortak açıklamasıyla PKK Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı silahlı mücadele yönteminden vazgeçtiğini açıklayacak diye düşünüyorum.

Çünkü aldıkları önemli sözler ve imzalanmış kritik anlaşmalar var.

Bunun karşılığında Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun büyük bölümünde aşamalı olarak özerklik sistemine geçilecek. Valilikler bütün ülkede kaldırılırken yetkileri belediye başkanlarına devredilecek. Vergi ve silahlı birim oluşturma imkânı verilerek sağlanacak özerklik.

Sonraki aşamada hem gerek şart olduğu hem kalan etnik grupları teskin etmek için federasyon sistemine geçilecek. Bu da seçimden sonra AK Parti-HDP oylarıyla gerçekleşecek.

Böylece ülke aslında zaten 12 Eylül Darbesi’nde Kenan Evren’in de bir ara gündeme getirdiği gibi en az 7 en fazla 25 federatif bölgeye ayrılacak.

Anayasa değişikliği bunu sağlayabilmek için parlamenter sistemi de yarı başkanlık sistemine evirecek.

Kenan Evren’in talebi deyince anladınız tabii ki, bu yurt dışından tavsiye edilen bir proje.

Orta vadede bunun Kürdistan’ın kurumsal olarak olgunlaşması ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti’nden ayrılması ya da çok gevşek çok zayıf bir bağla kendi yoluna devam etmesi anlamına geldiğini biliyorsunuz sanırım.

Zaten Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerindeki dönüşüm tamamlandığında Türkiye Kürdistanı da onlarla yine kendi içinde federatif bir bütünleşmeye geçerek proje tamamlanacak.

Sanıldığının aksine projeye beyaz Türkler ellerindeki bütün algı operasyonu yürütme kuvvetiyle destek verecek; “Bıkmıştık yahu artık... ne halleri varsa görsünler” diyecekler.

Bunun yanında ve doğal olarak buna bağlı olarak dış politikada da büyük değişiklikler olacak 2015’te.

Avrupa Birliği hedefinden vazgeçildiği seçimden sonra resmen açıklanacak.

Bugüne kadar AB müktesebatına uygun atılmış adımlar yeniden gözden geçirilip kendimize uygun hale dönüştürülecek. Büyük oranda da 1980 yasalarına ve 90’lı yılların koşullarına dönülecek.

AB’den vazgeçince doğal olarak yüzümüzü Doğu’ya çok daha fazla döneceğiz. Öyle ki, Işid’le içine girdiğimiz dolaylı ortaklığı bile artık saklamaya gerek kalmayacak.

Bütün bunların hayatımıza yansıması ise din eksenli yasaların, yasakların, kuralların, mahalle baskılarının şiddetle artması olacak.

Ekonomide küresel sıkıntı sürerken atılacak bu adımların büyük olumsuz etkileri olması ise kaçınılmaz. Ama otoriter yasaların ve yeni yönetim biçiminin yardımıyla özellikle emekçilerin baskı altına alınması fazla gürültü çıkmasını önleyecek.

PKK’lılardan boşalacak cezaevlerine bu konudaki karşı çıkışını ve ısrarını sürdürenler doldurulacak.

En önemli ekonomik girdi ise özerklik ve sonra federasyon biçimindeki kopuş sayesinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki yükün azalması olacak. Ne orada memur maaşı ne yatırım ne kaçak elektrik... saymakla bitmez masrafı... hepsinden kurtulacağız.

Arada elli yıllık yatırım olan dünyanın en büyük tarlası GAP veya DAP birkaç baraj ve hayvancılık da gidecek ama önemli değil... parasıyla değil mi, satın alırız, teşviksiz, yardımsız haliyle daha ucuza gelir hem.

Savunma harcamalarının da Türkiye Kürdistanı’nda kurulacak Amerikan İngiliz veya İsrail üsleri sayesinde sırtımızdan ineceğini varsayarsak bundan âlâsı olmaz.

Düşünsenize, Suriye ve Irak’tan gelen göçmenlerin tamamından da kurtuluyoruz bu arada.

Biraz su sorunu yaşayabiliriz ama neyse ki gizli anlaşma maddesinde 50 yıllık bir su maddesi var.

Sonra kargaşa nedeniyle erken genel seçim yapılması; muhalefetin toplumsal, ekonomik, kültürel, yapısal bütün sorunlarımıza ilişkin mükemmel reçeteleri nedeniyle seçimleri ezici bir üstünlükle kazanmasını bekliyorum.

Bütün bunlar 2015’te yaşanacak benim tahminime göre.

...

Şimdi bıyık altından gülüyorsunuz biliyorum.

İyi ama, bir köşe yazısına sığınca inanmıyorsunuz da neden alttan alta, her fırsatta düzenli olarak ve üstelik aralarında profesörler, doçentler, elli yıllık gazeteciler, kamuoyu yönlendiricilerinin olduğu bir ordu Batı medyasından da destek alarak yukarıdaki senaryoları parça parça ve ısrarla işlerken kafanız karışıyor?

2015 yılında, bütün eksiklerine rağmen ve zaman zaman geri adımlar atılmasına rağmen demokratik yürüyüşünü sürdüren; 80 milyona yakın nüfusa, dünyanın 16. büyük ekonomisine, en güçlü ordularından birine sahip, bir buçuk asırlık parlamento tecrübesi, bir şekilde hatırı sayılır sosyal demokrat, liberal kitlesi olan; ne mezhep ne etnik ne ideolojik olarak homojen olan tarihsel yükü ve potansiyeli göründüğünden kat kat yüksek bir ülkeden bahsettiklerini (“sallamalarını” mı demeliydim) unutuyorsunuz?

Bugünü böyle görmüyorsanız bari tarihe bakın; her metrekaresi hepimizin dedelerinin canıyla, kanıyla elde edildi.

Ne İzmir, Edirne İstanbul Türklerin ne Diyarbakır Van Şırnak Kürtlerin.

Her metrekare hepimizin.

#Çözüm Süreci
#Nevruz
#Kandil
#PKK
9 yıl önce
2015’te olacaklar belli
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu