|
Acaba ne oluyor?
Siz de tarihten onlarca örneği bulup günümüze ışık tutacak şekilde alt alta yazabilirsiniz.

Ben o kadar geriye gitmeden hemen bir buçuk yıl önce yaşanmış bir olaylar zincirini hatırlatarak “ne oluyor” sorusuna cevap arayacağım.

Bir buçuk yıl önce, yani Gezi Olayları'nın ateşinin yeni küllendiği bir dönem.

Eylül'de olayların tekrar başlayabileceğine dair iddiaların dolaşımda olduğu o 2013 sonbaharının başlangıcı.

Bakalım neler olmuş?

5 Eylül'de ODTÜ'de Cemaat adına propaganda yaptığı söylenen bir genç kız stant açan diğer öğrencilerin hışmına uğradı. Olayları kendileri kaydedip sosyal medyada paylaşan ODTÜ öğrencilerinin beklediğinin tersi oldu; ODTÜ başörtülülere baskı yapılan faşist bir okul olarak damgalandı.

O gün diğer öğrencilerin kendisine tepki gösterdiği kız öğrenci kendisini biraz ileride bekleyen otomobille uzaklaştı ve bir daha da ortaya çıkmadı…

6 Eylül Cuma sabahı çevik kuvvet desteğindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi ekipleri üniversitenin A4 kapısındaydı; uzun zamandır planlanıp hayata geçirilmemiş yeni yol yapılacaktı. Beklendiği gibi büyük olaylar çıktı.

Ertesi gün 7 Eylül Cumartesi Tuzluçayır'da temeli atılacak Cami-Cemevi projesine karşı gösteriler düzenlendi; beklendiği gibi polisle çatışmalar yaşandı.

8 Eylül Pazar günü Cami-Cemevi temeli atıldı.

Tuzluçayır ve ODTÜ'deki olaylar sadece Ankara'yla sınırlı kalmadı; birçok ilde yine polisle çatışmaların yaşandığı kimi büyük kimi küçük olaylar meydana geldi.

9 Eylül Pazartesi gecesi Hatay'daki çatışmalar sırasında nasıl olduğu hâlâ açığa çıkmamış şekilde göstericilerden Ahmet Atakan bulunduğu binanın çatısından düşerek hayatını kaybetti.

Nihayetinde ODTÜ ve Tuzluçayır olayları azalarak gündemden düştü.

Ay sonunda yeni kötü bir sürpriz televizyon ekranlarında kırmızı kırmızı yanıp sönüyordu: DHKP-C 20 Eylül'de Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü binasına roketle saldırdı. Saldırganlardan biri ölü diğeri yaralı olarak ele geçirildi. Kaçmaya çalıştıkları yerin başka bir eylemde olduğu gibi ODTÜ ormanı olması herhalde şaşırtıcı değildi.

İki gün sonra Pazar akşamı Türkiye'yi bir futbol keyfi bekliyordu; tam 75 bin biletin satıldığı Olimpiyat Stadı'ndaki derbide Beşiktaş Galatasaray'ı ağırlayacaktı.

Gezi Olayları sonrası kurulduğu söylenen ve Çarşı'ya muhalif olarak lanse edilen 1453 Karşı grubunun da sınırlı sayıda seyircisiyle izlediği maçın sonlarına doğru 1453 grubunun olduğu yerde lokal tartışmalar yaşanıyordu.

Maçın sonlarına doğru mağlup evsahibi takım aleyhine hakemin verdiği birkaç kararın tetiklediği bir hareketlilik başladı ve önce tek tük sonra yüzlerce seyirci sahaya inmeye başladı. Özel güvenlik güçlerinin hiçbir şey yapamadığı gibi kaçıştığı ve büyüyen kalabalığa karşı polis son dönemlerinin en iyi müdahalesini yaptı ve futbolcu, teknik adamlar soyunma odalarına kendini zor atarken arkalarından gelen yüzlerce seyirciyi gazlarla dağıtabildi. Eğer mesela sadece yüz kişi o soyunma odalarının dar koridoruna girebilse neler olabileceğini tahmin etmek bile istemeyiz…

1453 Karşı grubu nerededir ne iş yapar bugün hatırlanıyor mu?

O uzun Eylül ayı bitmek bilmiyordu ama…

25 Eylül Çarşamba günü Bingöl Cezaevi'nden 18 PKK'lı firar etti. Çözüm Süreci'nin en umut dolu günlerindeki bu firar da tuhaftı… kısa sürdü, bir eksikle tamamı yakalandı.

Ayın sonunda 29 Eylül Pazar günü Gülsuyu'nda uyuşturucu çetelerine karşı yürüyüşte Hasan Ferit Gedik başından vurularak öldürüldü.

Dikkatinizi pek çektiğini sanmadığım bir Eylül ayıydı 2013'te yaşadığımız…

Bir haftadır yaşadıklarımız hatırlattı bana bunları.

Enerji Bakanlığı şu ana kadarki araştırmalarıyla büyük elektrik kesintisinin sebeplerini buldu ama kasıt olup olmadığını henüz belirleyemiyor.

Tahmin edilse de yeri zamanı yöntemi bilinemeyen terör saldırısı kesintiyle aynı gün başladı ve ertesi gün Vatan Caddesi'nde tekrar ortaya çıktı.

Ve yine futbol… Bunların tartışması etkileri sürerken Rize'deki maçtan dönen Fenerbahçe takım otobüsüne saldırıldı. Şoförü vurarak aracın devrilmesi planı yapılmış gibi görünen bu alçakça girişim başarılı olsa acaba Türkiye'nin her yerinde taraftarı olan; en kalabalık kitleye sahip; 3 Temmuz'dan beri yeterince gergin Fenerbahçeliler meseleyle ilgisi olsun olmasın yine her şehirde taraftarı olan Trabzonsporlularla çatışmalara başlasa neler olabilirdi?

Ve an itibariyle biraz hız kesmiş olsa da Ankara, İstanbul, Antalya, Eskişehir, İzmir'deki en büyük üniversitelerde öğrenciler arasındaki çatışmalar her an yeni bir sıçrama yapacak şekilde alttan alta sürüyor.

Bütün bu yaşadıklarımızın hepsi birbirinden bağımsız ve hiçbirinin hedefi diğeriyle uyumlu, koordineli olmayabilir.

Ama yaşadıklarımız böyle.

Bir şeyler oluyor ve amacına ulaşmasa da yıpratmaya, aşındırmaya, germeye devam ediyor.

Acaba ne oluyor?
#Acaba ne oluyor
9 yıl önce
Acaba ne oluyor?
2024 yılında kamu kurumlarına verilen açıktan atama izinlerinin şifreleri
Suriye saf mı değiştiriyor?
Kara dinlilerle milletin savaşı
PKK’nın uçakları olsaydı bunları bildiri olarak atardı
Bu başarı hepimizin