|
Çarpıtmasak çatışmayacağız
Bazen düşünüyor insan bu kadar karmaşa, acı, karambol bizi mi buldu diye?

Bizim kuşakların sorunu mu sadece yoksa dünya zaten genelde böyle zorlu dönemler yaşıyor bu olup bitenler bizim talihsizliğimiz değil diye.

Dünya, insanoğlu hep o kaçınılmaz kaderine kıyamete doğru gittiği için mi böyle yoksa?

Yoksa insanın yaşı mı böyle algılamasına neden oluyor olup bitenleri?

Soru çok cevaplar da bir o kadar çeşitli taban tabana zıt üstelik.

Hangisinin olduğunu zaman gösterecek.

Işid'in neye hizmet ettiği belirsiz kafa kesmeleri ve bunu dünyaya seyrettirme konusundaki sinemasal çabası bitiyor insanlık tarihinin bütün birikimini keyfine göre bombalaması, yıkması başlıyor.

Bunu yaparken din dönem medeniyet millet ayrımı yapmıyor.

Aynı saatlerde Selahattin Demirtaş beddua ediyor, “Silahtan beslenerek kim oy topluyorsa Allah bin belasını versin” diyor.

Ağrı'da yaşanan çatışma üzerine konuşurken sarf ettiği bu cümleye acaba kendi inanıyor mu?

Orada olup biten benim için de şaşırtıcı.

Ne anlama geldiğini çözmeye çalışıyorum da Ağrı'da orta çaplı bir askeri önlem gücüne karşı çatışmaya girebilen PKK kuvvetinin anlamı ne?

Tendürek'te askeri helikopterlerin bile araziye inmesini engelleyebilecek düzeyde ağır silahlara sahip bir konuşlanma neyin nesi?

Dokuz hafta sonraki seçimlerde ağrı'da da insanlar oy verecek; Diyadin'dekiler de mühür basacak istediği partiye; Tendürek'in eteklerinde de seçmenler var.

Yanı başlarında bu çapta bir silahlı örgüt varken Demirtaş'ın dediğine gelelim tekrar o zaman; “Silahtan beslenerek oy toplama”nın daha somut nasıl bir yolu olabilir ki?

Askeri birliğe ateş açmak, askeri helikopteri çatışma alanına inemeyecek kadar yaralayabilmek… bütün bunlar seçim günü oy verecekler üzerinde herhangi bir baskı oluşturmayan şeyler mi?

Bundan önceki seçimlerde Ağrı ve Diyadin sonuçlarına bakınca esasen HDP'nin öncülü partilerle AK Parti'nin çekiştiği görülüyor.

Yani herhangi bir seçimin otomatik galibi yok.

Ağrı'da yerel seçimlerde ikinci kez yenilenmek zorunda kalındığını ve küçük bir farkla Sırrı Sakık'ın kazandığı hatırlarda.

Keza son olaylardan sonra Sakık Belediye Başkanı olarak “Vali ve savcıları göreve çağırıyorum, olayları incelesinler” diyor.

“O bölgede gerillanın olduğu biliniyor, buna rağmen pusuya yatmak düşündürücü” diyor.

Hepimize normal gelmesi veya geldiği anlaşılıyor bütün bu konuşmaların, akıl yürütmelerin.

Yani bölgede gerillanın olması normal ama onlarla çatışmak, operasyon yapmak anormal…

Çözüm Süreci'nin geldiği yer, seçimlere kalan kısa süre göz önüne alındığında yaşananları anlamlandırmak tabii ki zor ancak yine tam bu sebeplerle örgütün ve partinin tutumundaki ikilik de göz önünde.

Son haftalarda belli ki seçimlerde hedeflenen barajın aşılması için söylemlere açıklamalara yansıyan yumuşak, kucaklayıcı, barışsever hatta özeleştiri içeren demeçlere rağmen silahlı unsurların belirli ölçüde bile sınır dışına çıkmadığı ortada.

Silahlı unsurlar yerinde durur; “bölgede gerillalar olur” ama silahtan beslenerek oy toplamayız.

Kandil'den “Silahlı mücadeleden kimse yarar sağlamadı” diye açıklama gelse de çatışmaya hazır ağır silahlı kuvvetler ilk seferde hemen kendini gösterir.

İşte meselenin tam bu sırasında anlam aramak daha da zorlaşıyor.

Kürt meselesinin tarafları açısından kendi tuttukları silahlı birliklerin bulunması normal; bunlarla çatışmaya girilmesi anormal.

Bu mantık sürdükçe çatışmanın, kan dökülmesini önlemenin yolu yok.

O yüzden baştan beri Çözüm Süreci'nde bir an nihai noktaya gelinsin, artık bu milletin çocukları ölmesin, kan akmasın, analar ağlamasın diyor ve sonuna kadar destekliyoruz.

Yok eğer apaçık gerçeklere rağmen, her seçimde yaşanan yüzlerce örneğe rağmen “silahtan oy devşirmiyoruz” demek ya da “bölgede gerillanın varlığını” itiraza gerekçe göstermek normalmiş gibi kabul edildikçe ama dünkü gibi ama yarın ama bir vakitte bu çatışmalar mutlaka olur.

Bundan kurtulmak imkansız.

Gerçekleri çarpıtmanın ya da yanlışı doğal olan normal olanmış gibi sunmanın ne dün hayrı oldu ne bugün ne de yarın olacak…
#ışid
#çözüm süreci
#köşe yazısı
9 yıl önce
Çarpıtmasak çatışmayacağız
Muhafazakârlık
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..