|
Fahrî Kur’ân kursu hocaları, sahipsiz mi?

Türkiye’de 20 bin civarında Kur’ân kursu hocası var. Ama bunların çoğu kadrosuz!

Kadrosuzların durumu, içler acısı: Çoğu ilâhiyat mezunu. Ama hepsi de müftülükler tarafından resmen YETKİLİ olarak atanıyor fakat LİYAKATSİZ muamelesi görüyor!

Hem müftüler tarafından resmen yetki veriliyor ama kadro verilmiyor!

Burada bir yanlışlık var! Büyük bir haksızlık hatta!

28 ŞUBAT’IN TAHRiBATI!

28 Şubat denen o lanet olası “postmodern darbe”nin Kur’ân eğitimine, özellikle de HAFIZLIK eğitimine nasıl büyük bir darbe vurduğunu biliyor musunuz?

Öyle bir darbe vurdu ki, 28 Şubat, Kur’ân eğitimine, bir anda, hafız yetiştiren kurumlar, cemaatler hafız yetiştirmekten vazgeçti!

İşin daha da vahim yanı şu: 28 Şubat’ı bizzat İslâmî kesimler uyguladılar: Anında hizaya geçtiler!

Başörtüler açıldı!

Aileler, başörtüsüz gelin aramaya başladı!

İşyerlerinde, başörtüsünden ötürü üniversiteye gidemeyen kardeşlerimiz, her bakımdan en kötü şartlarda, en kötü işlerde çalıştırıldı! İtildi kakıldı!

Evet, aynen bunlar ve daha niceleri yapıldı!

FELÂKET VE HELÂKET NEDENİMİZ OLABİLİR!

Bütün bunlardan Kur’ân eğitimi, özellikle de hafızlık eğitimi de nasibini aldı. Bir anda ülkenin her yerinde hafız yetiştiren kurumlar, cemaatler vesaire hafızlık eğitimini ya minimum düzeye indirdi ya da terketti!

Olacak iş değil gerçekten!

Başımıza gelen, ardı arkası bir türlü kesilmeyen onca felâketin nedenlerinden biri de bu olmasın sakın! Ne dersiniz?

Oysa Anadolu insanı, Kitabımızı yere düşürmedi hiç bir zaman! Savaşlarda bile yanından ayırmadı! Çanakkale’de art arda şehit düşerken bir elinde silah, bir elinde Kur’ân vardı!

Bu manzarayı, Mustafa Kemâl bile nasıl canlı bir şekilde anlatır, değil mi?

KUR’ÂN’SIZ HAYAT, BAYATTIR!

Bu coşku, bu Kur’ân sevgisi, nereye gitti?

Kur’ân’sız bir hayatın ne anlamı var ki, ne anlamı olabilir ki?

Unutmayalım: Kur’ân’sız hayat, bayattır! Ruhsuz bir hayattır!

Kur’ân, Rabbimiz’in Yüce Sözü!

Tek Hakikat Rehberi İnsanlığın!

Tek Hakikat Kaynağı!

Tek Kaynak!

KUR’ÂN EĞİTİMİNE SAHİP ÇIKALIM!

O yüzden hafız sayısının dramatik bir oranda düştüğü bir ortamda, hafız yetiştirmeye ekmek kadar su kadar ihtiyacımız var, bunun şuurunda olmazsak, bu hayat ne işe yarar?

Zor şartlarda, vefakârâne, cefakârâne çalışan, koşturan, resmen yetkili ama kadroları verilmeyen, o yüzden de büyük zorluklar çeken, her şeye rağmen bu kutlu işten vazgeçmeyen, vazgeçmeyi aklının köşesinden bile geçirmeyen vefakâr fahrî Kur’ân Kursu öğreticilerimize, öncülerimize lütfen sahip çıkalım.

ÖNERİLER

Burada konuyla ilgili olarak atılacak adımları özetlemek istiyorum:

Her şeyden önce, fahrî veya kadrolu görevliler, müftülükler bazında, yakın takibe alınmalı, görevini ihmal veya suiistimal edenler için gerekli işlemler yapılmalı.

Ama yeterlilik verildiği hâlde, yeterince yeterli olmayan görevliler için Haseki’lerde “formasyon eğitimi” verilmeli belli sürelerle.

Bu eğitimlerde başarılı olanlar, kadroya alınmalı, başarılı olamayanlar için yapılacak şey belli zaten. Bu iş, meselesi olan, mesuliyet ve liyakat sahibi kişilerin yapması gereken hayatî bir iş zira.

Ülkede Kur’ân eğitiminin 28 Şubat’ta yediği büyük darbe gözönünde bulundurulursa, bu ülkenin verimli ama yaygın bir Kur’ân eğitimine şiddetle ihtiyacı olduğu aslâ unutulmamalı.

Yapılan çalışmalar, alınan önlemlerden sonra yetersiz ve liyakatsiz olduğuna nihayet karar verilen kişiler elbette görevden el çektirilmeli. Ama bu son seçenek olarak belirlenmeli. Göreve başlatılan insanlar mağdur edilmemeli; aksine eksiklikleri, yetersizlikleri ve mağduriyetleri giderilmeli.

Bu arada, bu konuda, Osman Nuri Topbaş Efendi’nin büyük mağduriyet yaşayan bu hocalarımıza -hiç olmazsa bir kısmına- nasıl kol kanat gerdiğini öğrendim. Allah razı olsun kendilerinden.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Hoca’nın bu insanların mağduriyetlerini gördüğünü, ne yapılması gerekiyorsa, yapacağını tahmin ediyorum.

Birikimi, dirayeti, vizyonu ile Yeni Türkiye’nin yapıtaşlarını döşeyen öncülerden biri olan Görmez Hoca, bu sahipsiz, vefakâr, cefakâr hocalarımıza sahip çıkacaktır, diye düşünüyorum.

BİR HOCAMIZIN FERYADI!

Burada, bir fahrî Kur’ân kursu hocamızdan gelen bir mesajı paylaşıyorum, durumun ne kadar âciliyet kesbettiğini gösteren bir mesaj bu:

“Dualarımız vardı bizim, kâh gece karanlığında, kâh sabah aydınlığında... kâh umutlu bir dua, kâh ellerinizi zor kaldırabildiğimiz kadar umutsuz bugün bir umut daha doğdu yüreğimize... biri merhem oldu yaramıza... o dualarda artık onun da yeri var... umutsuz olmayacak belki de dualar, bu eller her duaya kalktığında...”

twitter.com/yenisafakwriter
#Türkiye
#28 Şubat
#Kur’ân
il y a 9 ans
Fahrî Kur’ân kursu hocaları, sahipsiz mi?
Bu kadar şeytana bir imam lazım…
Manda yuva yapmış söğüt dalına
Kara dinlilerle milletin savaşı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!