|
Nasıl bir eğitim sistemi?
Ufuk ve çığır açıcı bir eğitim sistemi kurabilmek için izini sürmemiz gereken hayatî sorular şunlar olmalı:

Okullar, öğrencilere ne vermeli? Nasıl bir eğitim anlayışı geliştirmeli? Nasıl bir bakış açısı, dünya tasavvuru ve ideal kazandırmalı? Özetle, eğitim sistemimizin dayanması gereken temel kaynak, temel felsefe ve perspektif ne olmalı?
AŞAĞILIK KOMPLEKSİNİ AŞMADAN ASLA!
Bizim sorunumuz aşağılık kompleksi ve bu aşağılık kompleksinden kurtulmamız gerekiyor, öncelikle. Bundan kurtulmamızın yolu da kendi dinamiklerimizi, kültürümüzü ve İslâm’ın bize ne sunduğunu, nasıl asil ve aziz bir nimet olduğunu kavrayabilmekten geçiyor.

İslâm’ın sadece Müslümanlar için değil, hatta sadece insanlar için değil, bütün varlık için nasıl bir nimet olduğunun kavratılması gerekiyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, Fatih’in Bosna’yı fethettiğinde yayınladığı ferman. Bu fermanda üç şey geçiyor, ki, bunlar, yaşadığımız aşağılık kompleksinin aşılmasında ve insanlığın neden geleceği olduğumuzun anlaşılmasında, genç kuşaklarımız için çok önemli:

- Hristiyana ve Yahudiye asla dokunulmayacak.

- Tabiata kesinlikle zarar verilmeyecek.

-Tabiattaki masum, korumasız hayvanlara zarar verilmeyecek.

İşte nimet ve insanlığa sunacağımız hakikate ve fazilete dayanan medeniyet budur!

Ve işte, insanca bir dünya kurulabilmesinin yolu, yordamı da budur!
YOKOLMAKTAN KURTULAMAYIZ!
Bu toplum Müslüman bir toplumsa, bu toplumun ihtiyaçlarına ve iyi-güzel-doğru kavrayışlarına göre bir eğitim sistemi kurulması gerekiyor.

Buna göre bir medya sisteminin, dolayısıyla kültür dünyasının kurulması kaçınılmaz. Yoksa yokolmaktan kurtulamayacağız!
BATI’DAKİ ÜNİVERSİTELERİN TAŞIMACILIĞINI YAPMAK!
Nizamü’l-Mülk, Batı üniversitesine de, İslâm medeniyetindeki medreselere, eğitim sistemlerine de -büyük ölçüde- kaynaklık eden bizim eğitim sistemimizi kurdu.

Nizamü’l-Mülk’ün yaptığı şey; bizim iyi- güzel-doğru tasavvurlarımıza göre bir eğitim sistemi geliştirmekti. Bu sistem, hem Selçuklu’yu hem de Osmanlı’yı kuran muazzam ve köklü bir eğitim sistemiydi.

***

Batı’daki üniversiteler felsefeci, düşünür ve büyük sanatçılar yetiştiriyor.

Biz ne yapıyoruz, peki? Biz bugün bunların taşımacılığını, gönüllü acentalığını yapıyoruz yalnızca!
PARLAK ZİHİNLERİ, BATILILARIN KÖLESİ YAPIYORUZ!
Türkiye, sıradan bir toplum değildir. Biz Yunus Emre, Mevlana, İbn-i Arabi, İbn-i Sina, Mimar Sinan, Itrî gibi adamları çıkartıp dünyaya sunduk. Bizim eğitim sistemimiz yeniden Itri, İbni Sina yetiştiremeyecekse böyle bir eğitim sistemini istemiyorum.

Bunları yapamadıkları halde en parlak zihinleri alıp Batılıların kölesi haline getiriyorlar.

İngiltere’de böyle bir şeye asla izin vermezler. Mesela Oxford’un kendi dinamiklerini dinamitlemelerine asla izin vermezler. “ODTÜ kimin borusunu öttürüyor?” diye sembolik bir sloganla belirtmiştim bunu daha önce.
EĞİTİM SİSTEMİNİN SÜTUNLARI: İLİM-İRFAN-HİKMET
Öğrencilere, kendi iyi-güzel-doğru fikrimizi aktarmamız gerekiyor.

İyi nedir?

Güzel nedir?

Doğru nedir?

Bunların öğretilmesi gerekiyor öğrencilere öncelikle.

Ders’ten önce dert öğretilmeli ki, öğrenci, ideal ve iddia sahibi olabilsin ve uzun yola çıkmaya hüküm giyebilsin.

Bunun için de, ilim, irfan, hikmet sütunları üzerinde/n yükselecek bir eğitim sisteminin kurulması şart.
DEWEY: “ASIL EĞİTİM MODELİ SİZDE”
Ben medrese sistemini öneriyorum. İnsanlar bu konu hakkında bilgi sahibi olmadıkları için korkuyorlar.

Amerikan eğitim sistemini kuran John Dewey, Amerika’daki üç büyük filozoftan biridir.

Türkiye’nin modernleştirici elitleri, 1920’li yıllarda John Dewey’i ülkemize çağırıyorlar ve modern bir eğitim sistemini kurmasını istiyorlar. John Dewey, inceleme yaptıktan sonra bir rapor yayınlıyor. Raporda diyor ki: “Siz yeni bir eğitim sistemi istemekle hata ediyorsunuz. Asıl eğitim sistemi sizdedir, sizin yapacağınız şey medrese sistemini update yapmak, güncellemektir.”
KURUCU BİR EĞİTİM MODELİ

Bugün Amerika’daki mesela Chicago Üniversitesi medrese sistemiyle işler. Özellikle de Amerika’daki doktora programları, medrese sisteminden alınmış ve adapte edilmiştir.

Medrese sisteminin ruhu Türkiye’deki doğu medreselerinde yaşamıyor. Türkiye’de medrese ve imam-hatiplerin misyonu hep korumaya yönelik oldu. Korumak da güzeldir ama korumak yetmez, kurmak gerekir. Eğer bir eğitim modeli geliştireceksek kurucu bir eğitim modeli geliştirmemiz lazım. Geleceğimizi kurmalı. İnsanlığın önünü açmalı.

Koruyabilmek için önce kurmanız gerekir. Çığır açıcı bir şey kuramayanlar, neyi korumalarını gerektiğini de bilemezler!

twitter.com/yenisafakwriter

#Nizamü’l-Mülk
#üniversite
#eğitim sistemi
9 yıl önce
Nasıl bir eğitim sistemi?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî