|

Dönüş

Geçen Çarşamba günü Yeni Şafak''ın manşeti bir dönüşe ayrılmıştı. Avrupa''ya kaçan Kürt siyasetçilerin Türkiye''ye dönüşlerine. Sınırda derdest edilip hapse atılmayacaklar. Hava alanında iki polis kollarına girip onları karanlık sorgu odalarına almayacak. Dayımızın bir türlü tadamadığı güvenle dönüşün sevincini yaşayacaklar.

Vahdettin İnce
00:00 - 12/09/2014 Cuma
Güncelleme: 22:20 - 11/09/2014 Perşembe
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Cumhuriyet tarihi bir anlamda bir kaçış hikayesidir. Bir devletin milletinden, milletinin değerlerinden kaçışı hikayesi. Ve bu hikaye yüzlerce, binlerce irili ufaklı dramatik kaçış hikayelerini barındırıyor.

Kendimi bildim bileli bu kaçış tarihinin içinde barındırdığı hikayeleri dinledim, bazılarını da bizzat gözlemledim, yaşadım. Bir dayımız vardı, özellikle onun kaçış hikayeleri bitmez tükenmez cinstendi. Sonu gelmez bir kaçış. Bazen ''Binê Xetê''(Hattın altı, yani Suriye)ye kaçardı, bazen de hududu (kısaca İran) geçerdi. Çok ender dönerdi. Döndüğünde aileyi, akrabaları bir heyecan sarardı. Ama herkes biraz sonra tekrar gözden kaybolacağını bilirdi. Buruk ve tasalı bir sevinç. İki gece aynı yerde üst üste kaldığına şahit olmadım. Sonra anladım; bize dönüş gibi görünen şey, onun için başka bir yerden kaçışmış.

Her dönüşü bir kaçıştı. Peşinde devriyeler. Sonunda bir kaçış esnasında eceliyle buluştu ve bir daha dönmedi. En az dayımızın dönüşü kadar beni heyecanlandıran bir diğer dönüş de yayladan dönüştü. Ama tedirgin bir dönüş, kaçış değildi. Kekik kokulu tereyağların, otlu peynirlerin, semizlemiş sürülerin, kavrulmuş güler yüzlerin dönüşüydü. En sevdiğim dönüş yayla dönüşüydü. Çünkü dönenler kimseden kaçmıyordu.

BAŞKASI OLMANIN UTANCI

Benim kişisel tanıklığımda akıp giden Türkiye siyasal tarihi de bir kaçışlar tarihidir. Öncesi de bundan pek farklı değildir. Hikayelerini bilirim. Zaten mektepte talim de bir kaçışla başlıyordu. Halife-Sultan bir İngiliz gemisine binip kaçmıştı mesela. Yeni devletin Milli Marşını yazan Mehmed Akif Mısır''a, yine bir diğer şair Nazım Hikmet Rusya''ya kaçmıştı. Ve daha niceleri. Eğitim müfredatı zimnen bize kendimizden kaçışı telkin ediyordu sanki. Biz de hep kaçtık. Dönen de olmadı. Çünkü dönmek ölümü, hepsi göz almaktı. Ve tabi Kürt isyanları kaçışları. Şeyh Sait''ten, Zilan''a, Dersim''den Ağrı''ya… Suriye''ye, İran''a, Irak''a hep kaçışlar yaşandı. Bizim oralarda bizim kuşak arasında en yaygın isimlerden biri ''Firar'' (yani kaçak)dır. Hatta doğrudan ''Kaçak'' ismine da rastladım. Yaygınlaştıkça kaçış, özümsenmiş, benimsenmiş bir hayat tarzına dönmüştü çünkü. Sonra darbe kaçışları. Altmışlarda, yetmişlerde ve seksenlerde sandal sandal kıyılarına vurdu Avrupa''nın kaçak tekneleri. Dönüşü olmayan kaçışlardı.

Bir hazin kaçış hikayesi daha var. Belki de en yakıcı. Devletin milletinden, milletine ait değerlerden kaçışının tetiklediği, onunla paralel bir kaçış: Kendinden, dininden, dilinden kaçış… Tepemizde biraz sonra kasırga olup gazap yağdıracak bir kara bulut, Kürtlükten, Müslümanlıktan, Alevilikten, Sünnilikten kaçmamızı dayatıyordu. Evlerin en karanlık köşelerinde Kürt, mescitlerin duvarları arasında Müslüman, telaşlı cem meclislerinde alevi kalabiliyorduk ancak. Karanlığa sığınıyorduk. Gündüze yakalanıp kendimizden kaçmamak için. Gün ışığında kendimizden başkası olmanın utancını yaşamak istemiyorduk. Önce bu alanda bir ''öze dönüş'' başladı. Müslüman, Kürt, Alevi, Sünni olarak kendimize geldik. Bu da bizi anlayan bir iktidarla yepyeni bir siyasete döndü. Siyaset bize dönünce kaçışın normal bir hayat tarzı olmadığı görüldü ve ülkeye dönüşler başladı.

KÜRT SİYASETÇİLERİN DÖNÜŞÜ

Geçen Çarşamba günü Yeni Şafak''ın manşeti bir dönüşe ayrılmıştı. Avrupa''ya kaçan Kürt siyasetçilerin Türkiye''ye dönüşlerine. Sınırda derdest edilip hapse atılmayacaklar. Hava alanında iki polis kollarına girip onları karanlık sorgu odalarına almayacak. Dayımızın bir türlü tadamadığı güvenle dönüşün sevincini yaşayacaklar.

Birkaç vesileyle Kürt sorununun lokomotif bir sorun olduğunu ve birçok sosyal soruna neden olup peşinden sürüklediğini belirtmiştim. En önemlisi de Kürtleri Türkiye''den kaçırtıyordu. Bundan dolayı Kürt sorunu bağlamında başlatılan barış süreci de etrafa saçılmış değerleri derleyen, dağılmış enerjiyi toplayan bir etki gösteriyor. Kürt siyasetçilerinin dönüşlerini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir. On yıllardır ülkelerinden uzak kalmış bu siyasetçiler hem barış sürecine hem de ülke siyasetine güç katacaklardır. Her dönüş gibi bereketli olacaktır.

Türkiye''nin son on yılda gerçekleştirdiği milletine, milletinin değerlerine dönüş sürecine Kürtler bigane kalmıyorlar. Kendine dönen Türkiye''ye Kürtler geri dönüyor. Ve ben şahsen bu dönüşten kekik kokulu yayla dönüşü kadar mutluluk duyuyorum.

10 yıl önce