|

Yargıda birliğe çağrı

Hâkim ve savcılarımıza çağrıda bulunuyoruz. YBP, basitçe iktidar olmanın nimetlerine talip olmamıştır. YBP, kayıtsız ve ilkesiz bir beraberliği değil, vatan ile kayıtlı ve ilkesi ''adalet'' olan bir topluluğun beraberliğini ifade etmektedir. Hiçbir toplumsal meşruiyeti olmayanların, milletin, ülkenin ve devletin üzerine bir vasi olarak çullananların başımıza sardıkları belalar ancak birbirimize güvenmek ve omuz vermekle aşılabilir.

Dr. Yunus Heper
00:00 - 5/10/2014 Pazar
Güncelleme: 23:27 - 4/10/2014 Cumartesi
Yeni Şafak
Yargıda birliğe çağrı
Yargıda birliğe çağrı

Hâkim ve savcılar olarak işlerimizi insanca ve hayırlı amaçlar için yapmaya çabalıyoruz. Ne var ki millet hayatındaki birçok şey gibi adalet işleri de milletimiz için birer yapıntı, birer iğreti durum ve birer gerçekten uzaklaştırıcı öğe olmaktan kurtulamamaktadır.

Nasıl olmalı ki; insan olarak, bu milletin birer ferdi olarak yalnızca adaletin tecellisi için dövüşmekten, adımlar atmaktan bir ürperti duyalım. Nasıl olmalı ki; bir yargı mensubu olarak adalet için mücadele etmeyi, savaşmayı şahsiyetimizin bir parçası kılalım. Türkiye''de insanlar kolluk gücünün, kanunların, mahkemelerin nefessiz bırakan sarmalından korunmak için büyük uğraş veriyorlar. Adalet ihtiyacı duyduklarında insanlar, mahkemelere yani devlete başvurmak bir yana daha büyük bir haksızlığa neden olma potansiyeli olan bu sarmaldan köşe bucak kaçıyorlar.

Bugün avukatlık büroları, kolluk, savcılıklar, mahkemeler ve yüksek yargı yerlerinin entegre bir şekilde belirli bir irade doğrultusunda hareket ettiği yönünde kuvvetli işaretler herkes tarafından gözlemlenmektedir. Bu yargı sarmalarında insanlar, gemilerini, ancak bir kolayını bularak yüzdürebiliyorlar. Ülkemizde, yargı kaosuna rağmen işlerini hal yoluna koyabilenler ancak yargıyı kontrol eden güçlerin yargı dışı uzantıları ile işbirliği gösterebilenler olmuştur.

KORKUTMA VE YILDIRMA ÇABALARI

Son yıllarda milletin, yargının gadrine uğramasının engellenmesi, yargının kemmiyet bakımından bazı ilerlemeler sağlamasında görülmüştür. Ne var ki yargının keyfiyet bakımından da yükselmesi, toplumsal meşruiyetinin ve tatmininin artmasına, bunun için de yargının kendini yalnızca adalete hizmet etmeye adaması ile mümkün olabilir.

Yargı ancak millete hizmet etmekle, milletin güvenini kazanmakla kafasını ve yüreğini kendisine saldıran belalardan koruyabilir. Millete daha sonra hizmet etmek için daha önce tüm yargısal süreçlerin kontrol edilmesi heveskârlarının varlığı artık bir sır değil. Bunlar, istiklal mahkemelerinden bu yana yargının bir vesayet odağı olarak oynadığı role talip olanlardır. Hiçbir zaman milli iradeyi kontrol edemeyeceklerini bilenler, içinde yaşadığımız şu günlerde yeniden siyasi seçkinleri bürokrat seçkinlerin denetimi altında tutacak bir yarı-vesayet rejiminin hayallerini kurmaktalar.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu''nu (HSYK), yüksek mahkemeleri ve derece mahkemelerini kontrol ederek seçilmiş hükümetlerin faaliyetlerini denetlemek suretiyle iktidara ortak olmak amacı apaçık olan bir odak, karalama, yalan, karakter infazı, sicil bozma, suç duyurusunda bulunma, tehdit etme gibi oldukça profesyonel yöntemlerle önümüzdeki HSYK seçimlerine hazırlanıyor. Milleti ve milletin hayat süreçlerini tanzim etmek amacı apaçık olanlar, araçsal bir konuma indirgedikleri yargıyı kontrol ederek tüm devlet aygıtını ve daha sonra da tüm milleti tanzim etme iştihasındalar.

Bu fasit amacın bertaraf edilmesinin yegâne imkânı, meşrebi ne olursa olsun kendini bu ülkenin bir ferdi sayanların birbirleriyle dayanışmalarıyla elde edilebilir. Dayanışma demek, varlığımızı birbirimize şahitler kılmak demektir.

YARGI SİSTEMİ ÜZERİNDE HAKİMİYET KURANLAR

Geçmiş dört yıldaki her tür yıldırma ve korkutma çabalarına karşın bugün, yalnız bu millete, yalnız bu milletin vatanına ve yalnız bu milletin devletine borçlu olunduğu düşüncesiyle yapılan dayanışma elbette yiğitçedir. Yargıda Birlik Platformu''nun (YBP) çatısı altında buluşan her tür düşünce, meşrep ve kimlikten hâkim ve savcı ''biz'' düşüncesi ve duygusunu dilde kalan, yüreğe yerleşmeyen, iş ve davranışlara yansımayan bir tasavvur olmaktan çıkartmıştır.

HSYK seçimleri yaklaştıkça, bu birliğin unsurlarına ayrılması için her tür fitne, iftira ve yalana başvurulmaktadır. 12 Eylül öncesi dönemde millet fertlerini birbirine kırdırmak için kullanılan yöntemlerin tozlu raflardan bir kez daha indirildiğini görmekteyiz.

Yiğitçe, kamusal kimliklerimizle ve şeffaf olarak bir mücadele veriyoruz. Bu topraklardaki hayat hakkının bize küresel ağa babaların bir lütfu olmadığını ilan ediyoruz. Doğrudan doğruya ve yalnızca vatana bağlanmayı öne çıkartıyoruz.

Ehlileştirilmiş bir takım odakların yargı sistemimiz ve ülkemiz üzerinde hâkimiyet temin etmeye çalışmalarını, şu veya bu, küresel veya yerel güç odağına bağlanmayı özgürlüğümüze yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendiriyoruz.

Hâkim ve savcılarımıza çağrıda bulunuyoruz. YBP, basitçe iktidar olmanın nimetlerine talip olmamıştır. YBP, kayıtsız ve ilkesiz bir beraberliği değil, vatan ile kayıtlı ve ilkesi ''adalet'' olan bir topluluğun beraberliğini ifade etmektedir. Hiçbir toplumsal meşruiyeti olmayanların, milletin, ülkenin ve devletin üzerine bir vasi olarak çullananların başımıza sardıkları belalar ancak birbirimize güvenmek ve omuz vermekle aşılabilir.

10 yıl önce