YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Dön baba dönelim, Güniz Sokağa

On iki yıl yaşadığım Ankara'nın birçok semtinde kaldım. "Bu şehrin her çıkmazını bilirim/ Kaybolamam..." deyişim o yüzdendir. Siz, içinde bu mısraların bulunduğu şiiri büyük ihtimal görmediniz. Olsun, ziyanı yok. Belki bir gün görürsünüz.

Terki diyar vaktinin yaklaşmasına doğru, Güniz Sokak'ta kalmıştım. Demirel'e komşu idik.

Komşu dediysem, sabah koşularında yahut bakkaldan süt-ekmek-gazete alırken karşılaştığımızı düşünmeyin. Demirel koşmazdı. Onun koşusu, bildiğiniz gibi siyaset arenasında. Bakkalda da hiç karşılaşmadık.

Ayrılıp, İstanbul'a geldikten sonra, orada kalan bazı kitaplarımı almak için tekrar gitmek gerekti. İnsan ayrı kalınca, Güniz Sokağı özlüyor... Ne de olsa, siyaset tarihimizin en önemli sokağı.

Bir çay içimi kaldık ve kitapları bagaja yükledikten sonra yola çıkmak üzereydik ki lastik patladı. Tam Demirel'in evi önünde. Aksilik işte. Vakit akşam. Kenara çekip lastiği değiştirmeye çalışırken polisler geldi.

- Ne oluyor, ne yapıyorsunuz?

- Lastik patladı da...

- Eee?

- Değiştiriyoruz.

- Başka yer bulamadınız mı?

Buyurun bakalım. Sanki insanlar arabalarının lastiğini patlatmak için yer seçme şansına sahip.

"Valla, ne yapalım, ÖYS'den şansımıza burası çıktı" desek, polislerin espri anlayışını bilmiyoruz, belki de üç gün kimse bizden haber alamayacak. Böyle anlamsız soruları cevapsız bırakmak daha mantıklı geliyor. Her ne kadar karşıdaki ciddiye alınmadığını düşünüyor olsa da...

Bu laflama sırasında onlar lastiğin gerçekten patlayıp patlamadığına bakarken, biz işimizi bitirmiştik. Elimizin kirini, lastik değiştirirken kirlenen elleri silme bezine sildik. (Kimileri buna başka bir isim veriyor. Kısaca 'bez' diyenler de var.) Elimizi silerken "Gördünüz mü, çabucak değiştirdik" bakışı fırlattık, nezaketten ayrılmaksızın ve de yalakalığa düşmeksizin. Polisler de "Haydi bakalım, çabuk olun" bakışıyla cevap verdiler. Herşeyi bitirip yola çıkarken, birisi ne dese beğenirsiniz?

- Bir daha olmasın ha!

- E iyi... Haydi eyvallah!

Aradan çok sene geçti. Demirel önce Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı oldu. Şimdi "Tekrar Güniz Sokağa döner mi dönmez mi? Dönse ne olur?.." tartışmaları yapılıyor. Bu, bildiğiniz gibi siyasete dönme anlamı taşıyor.

Doğrusunu isterseniz, benim için hiç farketmez. Dönebilir. "Dönme" demem.

Nasıl olsa, kitaplarımın hepsini almış getirmişim. Üç-beş tane kaldıysa bile, o kadarı için gideceğimi sanmıyorum.
Ola ki gittim.
Tekrar lastik patlamaz ya...
Ola ki patladı, aynı yerde olacak değil ya...
Diyelim ki aynı yer denk geldi.
Gelsin, polisler de aynı polisler değildir herhalde!..

Lütfen yardım edin

Bir okudum, bir okudum, bir daha okudum...

Anlamadığımı anlayınca, "Sakla, dursun, sonra yine okursun" dedim kendime. "Olur" dedi kendim, sakladı.

Aradan günler, geceler geçti... Alıp yine okudum, yine anlamadım. Bu sefer iyice kızdım kendime. "Senin anlayışın kıt aslanım!" dedim. Lafın 'aslan' kısmı, rüşveti kelam cinsinden. Ama nafile! Rüşvet, iltimas kâr etmiyor. Ne ben anlıyorum, ne kendim anlıyor.

Size danışmayı son çare olarak gördüm. Lütfen yardımcı olun.

Mesele şu: ...yet'li gazetelerden birinin İstanbul ekinde, deprem sonrası Avcılar'ın durumu üzerine yapılan bir toplantı söz konusu ediliyordu. Toplantıda Vali, Belediye Başkanı, Kaymakam gibi yetkililer var. Avcılar'dan 50 bin kişinin göç ettiği başlıktan veriliyordu. Sonrasında da şöyle bir kutu bulunuyordu:

"Atatürkçü havuz istedi... Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci ise neredeyse deprem konusuna hiç değinmedi. Göçten şikayet eden Değirmenci'nin anlattıkları arasında şunlar vardı: 'Balıkçı sığınağı, İSO 9001 belgesi, Avcılar Kültür Merkezi, Avcılar'ın trafik sorunu, Avcılar Meydanı'ndaki havuzun Atatürkçü bir kimliğe kavuşturulması, kadın sığınma evi..."

Şimdi bana, bir havuzun nasıl "Atatürkçü bir kimliğe kavuşturulabileceğini" anlatacak bir gönüllü arıyorum.

50 yılın şarkıları

Son 50 yılın en gözde 10 şarkısını derleyen araştırmacı Kargamıza teşekkür ediyor ve listeyi sunuyoruz:
* Dönülmez AB sürecinin ufkundayız
* Çankaya'da raks
* Olmaz ilaç 'Bedelli' sine-i cebime
* Ah bu chat'ın gözü kör olsun
* Çile başörtülüm çile
* Benzemez kimse RH'ya
* Nereden seçtim o ürkek partiyi
* Bir darbe akşamı rastladım size
* Burası kartel medyası
* Bir Kekilli'dir gelir geçer

Dikkat!.. Deprem geçmiş

Bu arada, o meşhur 'Beklenen İstanbul depremi'nin geçtiği, fakat yetkililer tarafından bunun halka bildirilmediği, amma velakin, bazı kimselerin, artık kimlerse onlar, Avcılar'dan ucuz arsa kapatma yarışına girdiği söyleniyor kulaktan kulağa. Pardon, ağızdan kulağa...

Kalorifer için açık teşekkür

Şu soğuk ve yağışlı havalarda, hele pazar günleri, kaloriferimizi yakan adam var ya, Allah ondan razı olsun.

Mümin Ağabey Vatansever de, Hasan Ağabey değil mi?


Faks: +90 (212) 613 14 92 - 93
21 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet ŞEKER

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...