"İlke" medyaya hakim olsaydı...

"Gazeteciliğin en yüksek standartları korunacaktır", "Haberin araştırılması, hazırlanması ve yayınlanmasında her zaman dengeli, gerçeğe uygun ve nesnel olunacaktır", "Haberler, olayların ve röportajların gerçekliğini ve özünü en doğru şeklide yansıtacaktır", Hiçbir haber malzemesi seyirciyi yanıltacak biçimde kullanılmayacaktır", Her türlü hata, taraflılık ve eksiklik farkedilir edilmez, belirtilerek düzeltilecektir", "Haberler şahsi görüş ve taraflı fikirlerden arındırılmalıdır", "Dışarıdan gelen her türlü bilgi yayınlanmadan önce mutlaka doğrulatılmalıdır", "Haber değeri taşıyan olayların takibinde karşı taraflara kendi görüşlerini eşit oranda savunma imkanı verilmelidir"

Basın Meslek İlkeleri'ne büyük ölçüde benzerlik gösteren bu maddeler CNN Türk'ün yayın hayatına başlarken belirlediği ve uymayı taahhüt ettiği yayın ilkelerinden sadece bir- kaçı...

Bir televizyon kanalının uyulması şart ilkeler belirleyip, bu ilkeleri kendi bünyesinde tatbik etmeye çalışması takdire şayan bir durum...

Bütün tv kanalları, bu tür ilkelerle kuşatılsa ve belirlenen bu kurallara riayet edip etmeme konusu, şahsi tercihlere bırakılmamış olsaydı, uzun zamandır medyanın 'haber tahrifatları, yalan haberleri, kişileri suçlu ilan edip mahkemeyi yönlendirme faaliyetleri" bu kadar absürd boyutlara varmayacaktı belki de...

Sabah Gazetesi, olayla ilgisiz bir resim kullanarak -kendi ifadeleriyle- "İslamcı"ların düğününde, içki ve dansın gırla gittiği yalan haberini gerine gerine yayınlayamayacaktı.

Ya da Star Gazetesi 5 yaşındaki Behram Zengin adındaki çocuğun resmini kullanıp, Ali Müfit Gürtuna ve Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili 'fotoroman haber' komedisini utanıp sıkılmadan yayınlayamayacaktı.

Televizyon ekranlarındaki haber bültenleri, 'ucuz magazin'e kurban gitmeyecek, ekranlar kan ve vahşet gölüne dönmeyecekti.

Çıkar hesaplarıyla hareket edenler, CNN Türk'e RTÜK tarafından verilen bir günlük kapatma cezasını tv ekranlarından avazları çıktığı kadar bağırarak protesto edip, yazılı yayın organlarında sütun sütun manifestolar yayınlarken, aynı zamanda bir kısım radyolara verilen ve aylarca sürecek olan haksız kapatma cezalarına "sağır, dilsiz ve kör" kalmayacaktı.

Çifte standarda geçit verilmeyecek, 'çürümüş' neoliberal düşünceye sıkı sıkıya bağlı kalınmayacaktı...

Ve kimbilir daha neler...