Seçime az bir vakit kaldı, her parti seçim kampanyasını başlatma hazırlığında... Bir zamanların 'lider partisi' ANAP ise, televizyonlarla yetiniyor, halk önüne gitmekte hiç acele etmiyor. ANAP lideri Mesut Yılmaz, kampanyasını, Brüksel'de basın toplantısı düzenleyerek, televizyon ekranlarından mesaj vererek yürütecek gibi... ANAP, erken havlu atmış görüntüsünde...

Mesut Yılmaz liderliğindeki ANAP'ın erken seçime zoraki sürüklendiğine hiç kuşku yok. "3 Kasımda erken seçim olsun" diye parmak kaldıran 449 milletvekili arasında ANAP'lılar da vardı; ancak Yılmaz'ın gönlü 3 Kasım seçimine yatmış değil. Toplumun ezici çoğunluğunun istediği erken seçimden kaçtığı görüntüsünü veremeyeceği için, ANAP, 3 Kasımın önüne mayınlar döşüyor. En son, "Tayyip Erdoğan'sız seçim olmaz" sloganıyla ortaya atılan yine ANAP'lılar oldu.

Seçimi, sandıkta başarı göstereceğine inanan partilerin istemesi doğaldır; Mesut Yılmaz'ın genel başkanlığa seçildiği 1991'den itibaren girdiği her seçimde oylarının bir bölümünü kaybeden ANAP'ın 3 Kasıma dönük umudu fazla yüksek değil. Kamuoyu yoklamaları, ANAP'ı, 'oyu en düşük' partiler arasında gösteriyor; kurulalı henüz birkaç ay olmuş Cem Uzan'ın Genç Partisi bile, anketlerde ANAP'ın önünde... Turgut Özal'ın kurup ilk seçimde iktidara taşıdığı ANAP, Yılmaz'la birlikte, sürekli kan kaybediyor...

Politik hayatı sürekli parlak biri Mesut Yılmaz; partisi kaybetse de her zaman ayakta kalmayı başardı o. Üç kez başbakanlık koltuğuna oturdu, şu anda da hükümetin en etkili başbakan yardımcılarından biri. Parti kongrelerinde rakip olarak karşısına çıkan herkesi yenmeyi bildi; ANAP yönetimi onun tek tek seçtiği kişilerden oluşuyor. Politika içi ve dışında kurduğu ittifaklarla günlük hayatın neredeyse her alanında etkisini hissettiriyor. Medyada, bürokraside, iş dünyasında sâdık dostları var...

Partilerin ve liderlerin Meclis'e girememeleri dünyanın sonu demek değil. 1999 seçiminde, baraj altı kaldığı için bir dönemi Meclis dışında geçiren CHP bugün iktidarın iki adayından biri; yenilgi üzerine koltuğunu terk eden CHP lideri Deniz Baykal'ın gözü şimdi başbakanlıkta. Bu gerçekler ortada dururken, Mesut Yılmaz'ın fazla yılgınlığa düşmemesi gerekirdi. Ancak, ANAP ve özellikle Mesut Yılmaz, 3 Kasım muhtemel yenilgisi sanki 'hezimet' sonucu verecekmiş karamsarlığında...

Başka ülkelerdeki deneyimlerden ve demokrasi tarihimizdeki örneklerden de biliniyor: Halk bazen bir partiyi cezalandırmada kararlı davranıyor. Tek-parti dönemi sonrası CHP'nin durumu hep böyle oldu. Turgut Özal'ın CHP fikriyatına ters konuşlandırdığı ANAP, hayrettir, halkın böyle bir davranışına muhatap olacağa benziyor. Daha çok Yılmaz'ın şahsına dönük tepkiler hissediliyor.

Listeler henüz ilân edilmemişken, arayışlar sürerken, buraya bir varsayım olarak taşımıştım: Anketlerin işaret ettiğini boşa çıkartmak için, ANAP'ın, lider değiştirmesi yeterli olabilirdi; Mesut Yılmaz koltuğunu boşaltsa, sonradan Ak Parti saflarına geçen Erkan Mumcu veya bir başkası ANAP'ta liderliği ele alsa, Özal'ın partisi baraj tehdidi altından derhal çıkabilirdi. Taktik olarak bile koltuğunu boşaltmaya yanaşmayan Yılmaz, partisini tasfiye süreci içine soktu.

Bugün, Türkiye'de siyaseti altüst edecek, bazı partilerle liderlerini tasfiye edecek sertlikte bir rüzgârın estiği fark ediliyor. Seçime kadar fırtınaya, hatta kasırgaya dönüşebilecek bir doğa hareketi sanki bu. Yılmaz liderliğindeki ANAP hafif esen rüzgâra bile dayanamıyor, fırtına ve kasırganın partiyi nereye sürükleyeceğini kestirmek çok zor. Seçimin ertelenmesi için 'küskünler hareketi'ne destek çıktıkça, ANAP'ın çatısından daha çok kiremit uçuşacaktır...

ANAP, son şansı, DYP lideri Tansu Çiller'in "Beraber seçime girelim" teklifine kulak tıkamakla kaçırdı. ANAP ve DYP birlikteliği, herbiri kendine özgü sebeplerle rüzgâr karşısında duramayan bu partilerin baraj sıkıntısını sona erdirme istidadı taşıyordu. Yılmaz'ın ANAP'ı meşakkatli yolu tercih etti...

ANAP için 'iyi günler' bitti, Mesut Yılmaz'ı 'zor günler' bekliyor...

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu