AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Eğitim ve eğitim

Türkiye'nin en büyük zenginliği genç nüfusu... En büyük handikapı da orada... Bunu ayrıştıracak olan da eğitim.

Nüfusun yüzde 50'si 20 yaşın altında. Yani eğitim çağında.

Gelecek on yılda eğitim alanında yapabilecekleriniz, yanlış yaptıklarınız veya yapamadıklarınız Türkiye'nin nerede ve nasıl olacağının cevabını verecek.

AB ile ilişkinin nasıl gelişeceği de orada...

İyi yetişmiş bir genç nüfus, bir ülke için dünyada ordulardan daha etkin kazanımlar sağlayabilir.

Yanlış yetişmiş veya içi boş kalmış bir genç nüfus da, aynı ülke için bir istiladan daha yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

İyi yetişmiş!

Bütün sır burada.

Şu kesin: Yarınları, eğitime doğru yatırım yapanlar inşa edecek. Eğitimi ihmal edenler ise, bu açıdan güçlü ülkelerin etnoğrafik malzemesi olmaya mahkum olacak. Güç bilgide... "Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?" sorusunu soran, bizim hayat kitabımız...Ya da hayata ve memata kural koyan Kudret.

İşi doğru okumak gerekiyor.

Bugün verilecek karar, bugün atılacak adım, bugün yapılacak yatırım belirleyecek geleceği...

Devletin büyük sorumluluğu var.

Bütçenin en büyük kalemi eğitime ayrılmış. Bu doğru bir tutum. Ama Türkiye henüz eğitimi sağlıklı konuşacak bir vasata gelmiş değil. Henüz, eğitim yönetiminde bulunanlar dahil hep birlikte ağlaşmakla meşgulüz. Lise ve üniversite girişlerinde onbinlerce çocuğumuzun boynuna takılan sıfırları konuşuyoruz, ilk öğretime milyon milyon başlayıp, üniversitenin sonunda yüzde 12 başarı ile yüzde 88'lerin ara kademelerde dökülüşünü konuşuyoruz, yıllarca okuttuğumuz halde çocuklarımıza yabancı dil öğretemediğimizi konuşuyoruz, ama daha önce Türkçe eğitiminin bile facia olduğunu konuşuyoruz. Çocuklarımızın dil hazinesi acaba kaç kelime ile sınırlı... Onların da yarısı bilgisayar oyunlarındaki kahramanlardan mı ibaret? Evet ağlaşıyoruz. Çocuklarımız en çok ne olmayı istiyor, manken mi, futbolcu mu?

10 yıl iktidarda kalsa bu kadro, artık ağlaşmayı değil gözlerimizin gururla ışıldayışını konuşacağımız bir sonuç alınabilecek mi? Bence bu hükümetin başkanı ve onun Milli Eğitimi emanet ettiği kadrolar, bu ışığı şimdiden yüreklerinde hissetmeliler. Bu ışığı içlerinde hissediyor iseler, bunun için tüm devlet mekanizmasını bu istikamette bir heyecana sevketmeliler. Problemlerin üstüne üstüne gitmeli, bunun için her türlü bedeli göze almalılar.

Ben henüz eğitim alanında hükümet çapında bir heyecan görebildiğimi söyleyemem. Eğitim alanı henüz devlet planında bir kafa karışıklığını yansıtıyor. Onun bir ucunda da hükümet var. Anlaşılıyor ki Türkiye, dünya ile kırmızı çizgilerinde çözüme ulaşabilir ama içerde, eğitim alanında kırmızı çizgilerde uzlaşmakta zorlanırız... En dramatik olan bu. Bir ülke eğitimi, bir yönüyle, kimi çocukların yollarının kesilmesi hedefi üzerine inşa edilmişse ve bunu ortadan kaldırabilme girişimi, bir siyasi gerilim konusu oluyorsa, eğitim adına çekin kopsun kuyruğu demez misiniz? Yol kesici eğitim anlayışı ile hangi çocuğunuzu nereye tırmandıracaksınız?

Devlet kafasını toparlamalı, bunun da öncülüğünü elbet hükümet yapmalı. Hükümet de, eğitim heyecanı yüklenmeli... Belki de bir Milli Eğitim Bakanının en büyük başarısı bu olacak: Bu, yani gelecek on yılın heyecanını yüklemek hükümete...

Ama iş, devletle bitmiyor.

Eğitim, dünyaya bir şey verme iddiasında olan herkesin, öncelikle babaların, annelerin ve ardından her sivil oluşumun da ana gündem maddesi olmalı. Birim insana verebildiğiniz eğitim birikimi kadar var olacaksınız gelecekte...

Eğitim, bir gelecek inşası demek.

Geleceğe dair bir iddiası, taşıyacak mesajı bulunanlar eğitimle ilgilenmemek edemezler. Ve bugün bu alanda bir adım, doğru bir adım atmayanlar 10 yıl sonra belki yüz yıl - bin yıl geride kalacaklardır. Dev adımlarla hamleler yapılıyor çünkü bu alanda ve ilerde olanlar tur üzerine tur bindiriyorlar işi henüz idrak edememiş olanlara...

Eğitimi kaçıranlar dünyayı kaçırıyorlar, dünya ile ilgili tüm iddialarını kaybediyorlar.

Bir öğrenciye ufuk sunmak, kalem, defter, kitap almak, okul açmak, sıra vermek, öğretmen koymak önüne... Kaynakların en kıymetlisini eğitim alanına tasarruf etmek.

Ve tüm bunları, Hazreti Ali'nin o eşsiz "Çocuklarınızı yaşadıkları çağa göre yetiştiriniz" deyişine uygun yapmak... Çağını sırtlarında taşıyacak, çağının önünü açacak, tıkanmalarını giderecek, sorunlarını çözecek ve her çağa insanlık damarını taşıyacak bir insan kalitesi...

Eğitim ve eğitim...

Benimkisi bir çığlık... Bugün her zamankinden daha çok duyarlı yüreklere ihtiyaç var.


27 Aralık 2004
Pazartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED