AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
İkbal'in tasavvuf dünyası

İslâm düşüncesinin yakın geçmişinde önemli izler bırakan ve döneminde 'çağın Mevlana'sı' diye anılan Pakistanlı düşünür İkbâl'in mutasavvıf yönü 'Muhammed İkbâl'in Tasavvufi Düşüncesi' adlı kitapta ele alınıyor.

  • Kâmil Büyüker
    İslâm Düşüncesinin yakın geçmişinde önemli izler bırakmış ve döneminde 'Çağın Mevlana'sı' diye anılan Pakistanlı düşünürlerimizden birisidir Muhammed İkbâl. Onun ayırt edici vasfı sadece 'Çağın Mevlana'sı olmasından kaynaklanmıyor. İkbâl, gerek yetişme tarzı, gerekse aldığı eğitimle, doğu ve batı düşüncesine derinliğine nüfuz edebilmiş, buradan hareketle bize has bir bakış açısını, düşünüşü kazandırmıştır. Onun şahsiyetinin şekillenmesinde her ne kadar değişik simaların ve farklı ilim dallarının tesiri olmuşsa da, o menbaını özellikle Mevlana'dan ve Tasavvuf'tan almıştır. İşte Muhammed İkbal'in bu yönünü irdeleyen "Muhammed İkbâl'in Tasavvufi Düşüncesi" isimli kitap Yard. Doç. Dr. İsa Çelik imzasıyla Kaknüs Yayınları arasından çıktı.

    Muhammed İkbal, Atiye Begüm'ün hatıra defterinin 9 Nisan 1907 tarihli sayfasından nakille kendisini şöyle tanıtmıştır: "Ben iki şahsiyetliyim. Dış şahsiyetim, bütün takdir edilmeye layık şeyleri takdir eder, yararlı ve pratiktir. İçteki şahsiyetim ise, hayalperest, felsefi ve mistiktir." Yazar İsa Çelik de İkbâl'in bu yönünü incelediği kitabının önsözünde İkbal'in tasavvuf cephesinin hep ihmal edildiğinden ve bu konuda düzenli bir çalışma yapılmadığından hareketle böyle bir çalışma içine girdiğini ifade ediyor. Yazara göre İkbâl, tasavvufî hayatla doğrudan ilişkili olup; tasavvufi gelenekten beslenen bir düşünürdür. Nitekim yazmış olduğu Esrar-ı Hudi (benliğin sırları), Rumuz-u Bi-Hudi (bensizliğin ve kendinden geçmenin sırları) gibi eserlerde bunu görmek mümkündür.

    İkbal bir mutasavvıf ve sufi idi

    Eser hazırlanırken İkbal'in Farsça, Urduca ve İngilizce'den Türkçe'ye çevrilen eserlerinden istifade edilmiş, aynı zamanda Doğu ve Batı düşüncesini özümsemiş, doğunun mistik ve tasavvufi dünyası anlamış, yaşamış ve yazmış olan Annemarie Schimmel'in eserlerinden de istifade edilmiş. Kitap iki bölüme ayrılmış. İlk bölümde 'İkbal ve Tasavvufi düşünce' başlığı altında İkbal'in Tasavvufi düşünce tanımı, tenkitleri, yorumları ve mistik açıdan bazı insan tipleri incelenmiş. İkinci bölümde ise, İkbâl'in vahdet-i vücüd, ene'l hak, seyr ü sülük, fena-beka gibi tasavvufi kavramlara yüklediği anlamlar konu edilmiş.

    Oğlu Cavid İkbal'in ifadesine göre, "Muhammed İkbal, bir mutasavvıf ve sûfi idi. Babası sebebiyle Hz Mevlana'yı tanıdı. Çocukken çok erken yaşlarda babası kendisine Mesnevi'yi okumuş, anlatmış ve fikirlerinin ne olduğunu açıklamıştır. Ben çok iyi hatırlıyorum. Çocukken elimizden Mesnevi hiç düşmezdi. Dedemiz vahdet-i vücud felsefesine inanmış bir mutasavvıftı."

    "Türk milletini çok seviyorum"

    İkbal'in hayatında önemli bir yeri olan Kadiri/Mevlevi dervişi olan babası Şeyh Nur Muhammed'in, İbnü'l Arabi'nin el-Fütühatül-Mekkiye, ve Fususü'l- Hikem eserlerini yıllarca evlerinde okuduğu İkbâl'in mektuplarında geçmektedir. Yine Mehmet Akif'in damadı Ömer Rıza Doğrul "Mevlana ve İkbal" üzerine verdiği bir konferansta, İkbal'in Mehmet Akif'e yazdığı mektubu okur, İkbal mektupta şunları söyler: "Türk Milletini ve modern Türkiye'yi çok seviyorum. Bir gün Türkiye'yi husûsan Mevlana-i Rumi'nin Konya'daki mübarek makamını ziyaret etmek isterim. O mübarek toprakların beni, Mevlana'nın naçizane bir müridi olarak kabul etmesini niyaz ediyorum. Gönlümün derinliklerinde bir gül bahçesi görür gibiyim. Ortasında alev alev bir ateş yanmakta ve ben pervaneler gibi o ateşe doğru koşmaktayım. O ateş Mevlana-i Rumi'nin aşkı ve sevgisidir."

    Okul yıllarında, dervişane kişiliği ile cübbe ve sarıkla, derslere ve sohbet halkalarına devam etmesi İkbal'in 'sufi' diye anılmasına da sebep olmuştur. İkbal'in hemen bütün eserleri Mevlana kokusu taşır, Mesnevi her zaman eserlerinde merkezi bir yer işgal eder. Muhammed İkbâl'in Tasavvufi Düşüncesi, İkbal'in tasavvufi yönünü öğrenmek isteyenlere yeni kapılar açıp, yeni seyahatlere çıkarıyor.
    Bilgi tel: 0 216 341 08 65

  •  
    Sayın Bumin;
    Milli şair Mehmet Akif anılıyor
    Mehmet Akif Ersoy, 68. ölüm yıldönümünde Ankara ve İstanbul'da yapılacak programlarla anılıyor.
    Kato'dan '7 Çok Geç'e destek
    Proje4L kapılarını yeniden açtı
    Yeni yıl Bilgi'ye kitaplarla geliyor
    İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, pek çok kitapevinin de katılımıyla "2005'e Kitapla Girelim" başlıklı bir etkinlik düzenliyor. Öğrencilerin kültüre ve kitaba olan ilgilerini artırmak amacıyla düzenlenen etkinlik kapsamında; Tüstav, Agora, Alfa / Everest, Bağlam, Can, İletişim, İş Bankası Kültür, İthaki, Metis, Oğlak, Okuyanus, Payel, Pusula, Tarih Vakfı Yurt ve Yapı Kredi Yayınları, Kitap ve Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi kitaplarını İstanbul Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampüsü'nde sergiliyor. Etkinlik kapsamında ayrıca, 28 Aralık günü Aslı Erdoğan, Müge İplikçi ve Murat Gülsoy'un konuşmacı olacağı 'Yazmak ve Yaratmak', 29 Aralık Çarşamba günü ise Adalet Ağaoğlu'nun katılacağı 'Edebiyatta Yeni Akımlar, Günlük ve Anılar' başlıklı iki söyleşi de yapılacak.
    Bilgi için tel: 0 212 311 53 39

    Çocukluğun masumiyeti
    Ressam Esra Şakir'in üçüncü kişisel sergisi galeri Düder'de açıldı. Hala masumiyet dolu çocuğun spontanlığının hakim olduğu resimlerinin yer aldığı sergide Şakir genellikle kızı Deniz'in dünyasını tuvale yansıtıyor. 14 Ocak 2005'e kadar izlenebilecek sergi izleyeni çocuğun naif dünyasına çağırıyor. Sanatçı her resminin günlük yaşamın detaylarından doğduğunu söylüyor.
    27 Aralık 2004
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED