AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
Sayın Bumin;

Hem birinci adınız, hem de ikinci adınız; eski Türk büyüklerinin isimlerinden alınmış, ama anladığım kadarıyla sizin onlarla manevi bakımdan da bir irtibatınız yok.. adınızın geçtiği bir yerde babanızın M.H.P.' li olduğu hatta partinin ilçe başkanlığını yaptığı dile getirildi.. bilinenlere göre siyasî ve felsefî anlayışınızın soldan liberal merkeze doğru seyreden seküler bir zihniyeti temsil ettiği anlaşılıyor.. siyasi ve fikri inançlarınız ne olursa olsun, kaleminizin işleyen bir kalem olduğunu kabul etmek gerekir.. soldan gelip yine sola yerleşen, yahut solda şöhret olduktan sonra küresel ve postmodern akımların ve pragmatist içgüdülerin tesiri ile, günün modası değişmelere tâbi olan bir çok gazete yazarının Babıâlî'de at oynattığına şüphe yoktur.. fakat sizi onlardan kabul etmeye o kategorilere dahil etmeye de imkân yoktur.. kaleminizin başlıca özelliği; eğer mübâlâğa payını fazla katmadıysam, siyasi, sosyal ve hukuki evsaftaki klasik ölçüleri tepetaklak eden cür'etkâr yazılar yazma istikametindedir.. isabet kaydeden yazılarınızın takdir edilerek okunduğu şüphesizdir.. entelektüel, beşeri, siyasi telakkilere hiç uymayan bazı yazılarınızın ise; tepkiler doğurduğunu bilmelisiniz… İşte size onlardan bir örnek:

25 aralık 2004 tarihli Yeni Şafak'taki yazınızın başlığı: "iyi ama bu nasıl bir mahkeme heyeti?"

Evvela; 1 orgeneral, 1 korgeneral, 2 albay ve 1 yüzbaşıdan oluşan mahkeme heyetinin, karar aşamasında karasız davranamayacağını îma ediyorsunuz.. "eveeet! Erdil' i yargılayan mahkeme heyetinin oluşumu işte böyle ve bu heyet karar aşamasında da gazetede açıklandığı gibi davranacak…" kehanetinde bulunuyorsunuz.. "bana göre bu mahkeme heyetinden çıkacak olan karar, hangi istikamette olursa olsun kuvvetler ayrılığına göre şekillenmiş bağımsız yargı ilkesine hiç mi hiç uygun düşmeyen bir karar olacaktır.. nasıl uygun düşebilir; 4 kişiden oluşan karar merciinin yarısı hakim sıfatını taşımıyor; ayrıca bu kişiler heyette yer alan diğer 2 üyenin komutanı konumunda.. zaten biraz önce okudunuz, biliyorsunuz, Kıdemli Hakim Albay Turgay Çağlar, mahkeme heyetinde yer alan 2 general bir yana teâmül icabı karşısındaki sanık sandalyesinde oturan emekli bir oramirale bile komutanım diye hitap ediyor……… madem öyle, yani duruşma salonunda hepimiz bu derece eşitiz o zaman bu komutanım hitabı da nereden çıktı?"

Şimdi sayın Bumin mahkemeye intikal etmiş bir konuda hakimlere olumlu veya olumsuz tesir edebilecek beyan ve yorumlarda bulunmak hukuki ölçülere mugayirdir; buna hakkınız yoktur.. fikirlerinizi şahıs ismi zikretmeksizin söyleyebilirdiniz.. iki; kesin karar verilmediği müddetçe bir sanık, kim olursa olsun; henüz masum sayılır, suçlu muamelesi göremez.. Türk ordusunda bir silah arkadaşlığı mefhumu vardır.. buna göre, küçük rütbedekiler üst rütbedekilere daima komutanım diye hitabeder.. suçlu olduğu kesinleşse bile yine komutanım demeye devam edecektir.. asker bir sanık suçlu olduğu kesinleşirse cezasını çekecek, fakat türk ordusunun en yüksek mevkilerinden birisinde yaptığı hizmetleri ve rütbesi sebebiyle hakkı olan komutanım hitabına mazhar olacaktır.. gerektiğinde ölümle burun buruna olan bütün askerler iyi veya kötü günde birbirine hiyerarşik düzen içinde hitap etmeye ve öyle muamele yapmaya mecburdur.. ordu devletin ve milletin savunmasına böyle güçlü bir disiplin uygulaması sayesinde muktedir olacaktır.. bu disiplini hiçbir şekilde bozamazsınızbu prensip cezaların affedilmesi neticesini doğurmaz…

Sayın Bumin; size bir şey daha söyleyeceğim: Alper Görmüş'le beraber yaptığınız "Medyakronik" sayfası çoğu zaman benim hiç ilgimi çekmiyor.. lafı çok uzatıyorsunuz kestirmeden gitmiyorsunuz.. uzun uzun tafsilat vermeye çalışırken ilgiyi ve merakı yok ediyorsunuz.. bazen de eski meslektaşlarınızın reklamını yapıyorsunuz.. mesela Birgün Gazetesini fırsat buldukça gündeme getirmeniz gibi..

Tenkitlerim bu kadar, haklı bulduklarınızı dikkate alırsınız.. şüphesiz bütün gazeteleri tarayarak takdir ve tenkit edilecek noktaları bulmak kolay değildir.. bunu ancak sizin gibi hırslı ve enerjik bir kalem yapabilir.. bu vazife haklılıktan ve objektiflikten inhiraf etmeksizin, gerçekleştirilebilirse, şüphesiz genç gazetecilere de örnek olmak şerefini kazanacaktır!..
Saygılarımla!...





27 Aralık 2004
Pazartesi
 
OSMAN AKKUŞAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED