AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Batıya / laikliğe teslim olarak Türkiye'yi teslim etmek

En hayatî sorunlarımızın kökeninde, koordinatlarını henüz çözemediğimiz çok bilinmeyenli bir denklem gizli: Bu karmaşık denklemin ilk koordinatı, laiklik-İslâm gerilimidir. Diğer iki koordinat ise, Türkiye'nin dışardan teslim alınması demek olan Batı-Türkiye antagonizması (düşmanlığı) ile, Türkiye'nin içerden teslim alınması anlamına gelen ve sonuçta İslâm dünyasının ve İslâm'ın geleceğini yakından ilgilendiren Batı-İslâm düşmanlığıdır.

Düşmanlığı, Müslümanlar değil, Batılılar körüklüyor ve üretiyor. Müslümanların kendi kaynaklarını kendilerinin kullanma, kendi kaderlerini İslâm ilkeleri çerçevesinde kendilerinin belirleme kararlılığı, iradesi ve direnci gösterme çabaları, Batılıların Müslümanları küre ölçeğine düşman olarak konumlandırmalarına yetiyor!

Batı-Türkiye ve Batı-İslâm düşmanlığı, son çeyrek asırdan bu yana artık esaslı bir projeye dönüştürülmüş; Türkiye ve İslâm dünyası dört bir taraftan kuşatılmıştır.

Türkiye'deki laiklik-İslâm gerilimi, Türkiye'nin en küçük iç sorunlarının bile, diğer iki koordinatla (Batı-Türkiye ve Batı-İslâm düşmanlığıyla) sıkı sıkıya irtibatlı olduğu gerçeğini, üstelik de bizi birbirimize düşürecek kadar baştan çıkarıcı ve ayartıcı bir şekilde örtüyor, gizliyor.

Yaşadığımız medeniyet buhranının yol açtığı savrulma, Batılıların yaklaşık 500 yıldan bu yana geliştirdikleri dünyayı teslim alma projesini (ve bu projenin yarım asırdan bu yana sadece retorikten ibaret olan ayartıcı barış, demokrasi, insan hakları söylemleriyle sürdürüldüğü gerçeğini) görebilmemizi zorlaştırıyor.

Ne demişti Toynbee? Batılılar, yeryüzündeki 26 medeniyetten 16'sını fiilen ve şiddet kullanarak yokettiler; kalan 9'unu ise hadım ederek fosilleştirdiler: Amerika ve Afrika kıtasındaki medeniyetler teslim alınarak yok edildi; Asya kıtası teslim alındı: Japonya ve Rusya şu ân teslim alınmış ve u/yutulmuş durumda. Japonların ve Rusların kendi kültürel dinamikleri doğrultusunda gerçekleştirebilecekleri bir meydan okumanın imkânları büyük ölçüde iptal edildi artık. Bu gerçeği görebilmek için, son birkaç yıl içinde sadece Gürcistan ve Ukrayna'da yaşananlara bakmak yeterli!

Şimdi sıra Çin'de ve Hindistan'da. Çin'in ve Hindistan'ın neo-liberal kapitalist pagan kodlar ve lordlar tarafından teslim alınma süreci bir hayli mesafe katetmişe benziyor.

Ancak İslâm ve dünyası, bütün çaba/lama/lara rağmen tam olarak teslim alınamadı; yani müslüman toplumların İslâm'la ilişkileri sıfırlanamadı. Aksine Fas'tan Malezya'ya kadar İslâm yeniden tarih sahnesine çıkabileceğinin çarpıcı işaretlerini verdi. O yüzden son çeyrek asırdan bu yana küresel politikalar, İslâm'ın ve İslâm dünyasının teslim alınması kaygısını eksene alarak belirleniyor ve yürütülüyor.

Birinci aşamada, İslâm, terörle özdeşleştirilerek; İslâm dünyasında İslâm'ın dinamizmine öldürücü bir darbe vurulmaya ve dolayısıyla İslâm dünyası teslim alınmaya çalışılıyor.

İkinci aşamada ise, İslâm, protestanlaştırılarak (=laikleştirilip dünyadan ve hayattan uzaklaştırılarak), İslâm'ın siyasi, sosyal, ekonomik, toplumsal ve kültürel talepleri iptal edilmeye, böylelikle İslâm dünyası, bu kez içerden teslim alınmaya çalışılıyor.

Ahmet Cevdet Paşa, hem de Osmanlı'nın çöküş asrında, "Osmanlı, insanlığın son adasıdır" demişti. Paşa'ya bu sözü söylettiren şey neydi? İkincisi de, bunun günümüz Türkiye'si ile nasıl bir alâkası var?

Bütün dünyanın sömürgeleştirildiği, yağmalandığı, medeniyetlerin art arda yok edildiği bir zaman diliminde, İslâm medeniyetinin yegane temsilcisi olan Osmanlı, vahyi esas alan, insan, kâinât ve Allah arasında mîzâna, harmoniye dayalı esaslı bir ilişki üreten dünya tasavvuru nedeniyle insanlığın siyasi, ekonomik ve toplumsal düzlemlerde adalet, barış ve huzur adasıydı. Oysa Avrupa, hem Avrupa içi, hem de Avrupa dışı çatışma ve savaşlardan başka bir şey sunamıyordu dünyaya!

"İnsanlığın son adası Osmanlı", başlangıcı Tanzimat'a uzanan bir kuşatmadan sonra teslim alındı. Ama Osmanlı'nın külleri üzerine kurulan Türkiye, teslim alınamadı; direndi. Türkiye'nin elitleri, üzerlerine gelen saldırının büyüklüğünden ürkerek, Batılılara "hayır; biz teslim olmuyoruz; ama sizin İslâm'ı içerden teslim alma, etkisiz hâle getirme girişimlerinizi sizin adınıza biz üstleniyoruz" dediler.

Peki, İslâm, içerden teslim alındı mı? Görünüşe bakılırsa evet, ama gerçekte, hayır! Türkiye'deki elitlerin bir kısmı, İslâm'ın içerden teslim alınması (İslâm'ın etkisinin sıfırlanması) ihalesini gerçekten ciddiye aldılar. Ama bu toplum, bu tehlikeli ihaleyi püskürtmeyi her zaman başardı.

Sonuç olarak, Türkiye, dışardan teslim alınmaya direnecek bir ruh üretebilmiştir. Ama içerden teslim alınmaya direnecek bir ruh üretmeyi o ölçüde başaramamıştır. Önümüzdeki zaman dilimi, Türkiye'nin, insanlığın son adası Osmanlı'nın tarihî yürüyüşünü sürdürme cesareti ve iradesi gösterip gösteremeyeceğinin test edileceği bir dönüm noktası olacaktır: Eğer Türkiye'de İslâm'ın teslim alınması, yani İslâm'ın laikleştirilmesi projesi mesafe katedecek olursa, bu, Türkiye'nin ve dolayısıyla İslâm dünyasının direnme ve varolma dinamizmini yitirmesiyle sonuçlanacaktır.

Türkiye, medeniyet iddialarından vazgeç(iril)miş ve LAİKLİK aracılığıyla BATI'YA TESLİM EDİLMİŞTİR.

Bu nedenledir ki, laiklik-İslâm gerilimi üzerinden kurgulanan ve sahnelenen bütün kurmaca ve sahte sorunlar ve oyunlar, bizi, sürekli olarak çıkmaz sokaklara sürükleyerek birbirimize düşürmekte, bu çıkmaz sokaklarda her zaman bir heyûla gibi karşımıza çıkan devâsâ duvarlara toslatmakta ve her zaman bir seksen yere sermeyi başarmaktadır!

Türkiye'nin Osmanlı misyonuyla donanarak yeni bir medeniyet iddiası ile tarihin akışını değiştirecek uzun soluklu bir yolculuğa çıkmak yerine AB'nin laik uygarlık projesine eklemlenmeye kalkışması, Türkiye'nin laik Batı uygarlığı tarafından teslim alınma ve yok edilme sürecini hızlandıracak tehlikeli bir kumardır.

Umarım, AB ile müzakere sürecinde Avrupa ile fiilen yüzleşecek olmamız Avrupa'lıların gerçek niyetlerini ve amaçlarını daha net bir şekilde görmemize katkıda bulunur...


27 Aralık 2004
Pazartesi
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED