T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 19 ARALIK 2005 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kulis
Taha KIVANÇ


Temel korku

Bir haberci en çok neden korkar? Cevabı basit: Haberin elinde patlamasından... Haberini tahkik ederken işi uzatırsa bir başkası aynı haberi patlatır diye korkar haberci... Gazetelerde haberlerin iyi pişmeden okurun önüne sürülmesinin arkasında bu 'temel korku' yatar işte... Gazeteci uzun atlayacağına, haberi kokutacağına, bir an önce elinden çıkarmaya bakar...

Irak'a açılan savaşın ilk mağlubu New York Times (NYT) gazetesinin başına gelen son olayı yazmak için yaptım bu girizgâhı, ama günlerdir kulaklarımı çınlatıp duran 'temel korku' tezine ters bir söylentiyi de yazmadan geçemeyeceğim. "Gazeteler" diyorlar bazıları çok bilmiş edayla, "Yolsuzluk bilgilerini depoluyorlar; vakti-zamanı geldiğinde hükümeti düşürmek üzere..." Doğrudur-yanlıştır bilemem, ama bildiğim, 'haber depolama' uygulamasının gazeteciliğin doğasına aykırı olduğudur...

NYT gazetesi Irak Savaşı sürecinde çok yara aldı, alıyor... En ciddi zâyiatı daha geçenlerde verdi NYT. Gazetenin 'yıldız habercisi' Judith Miller, kaynağını açıklamadığı için 85 gün hapiste yatmayı da göze aldıktan sonra, kendisini birdenbire gazetenin kapısında buluverdi. Yayıncı ve yönetmen, savaşa gidilen yolda Amerikan halkını aldatmaya kendilerini âlet etmekle suçladılar Miller'i. NYT'de yayımlanan, "Irak'ın elinde kitle imha silâhları bulunduğu" yalanını pekiştiren haberlerin çoğu Judith Miller imzasını taşıyordu çünkü...

Şimdi ortaya çıkan "Bush istedi diye haber sansürleme" olayı çok daha vahim bir skandal... Gazete, Bush'un tâlimatıyla telefonların dinlendiğini, elektronik yazışmaların denetim altında tutulduğunu tam bir yıl önce öğrenmiş; ancak Beyaz Saray itiraz etti diye haberin üstüne yatmış... Muhabir Michael Risen CIA ile Beyaz Saray arasında yaşanan sürtüşmeyi konu edinen bir kitap yazmasa ve kitap da şu günlerde piyasaya çıkacak olmasa, NYT, sansürünü daha da sürdürecekti belki... Haberin üstündeki şalı düşüren Risen'in konuyu kitabında işlemesi olmalı...

Hani, bizde birileri, "Bakın, başka ülkelerde ulusal güvenlik kaygısıyla gazeteler suspus" diyorlar ve 'hassas' bildikleri konularda koyu bir karartma uygulamayı savunuyorlar ya, NYT bunu yapmış işte... Bush istemedi diye yargı kararı olmaksızın dinlendiklerini Amerikalılara duyurmamış... Uygulama 11 Eylül'den (2001) birkaç ay sonra başlamış, şimdi de sürüyormuş...

Muhabir Risen'in gazetesinin sansür uyguladığı konuyu kitabında işlediğini kulaklara fısıldaması haberin yayınını mümkün kılan sebeplerden biri. Bir diğer sebep de, NYT'ın itibar yarışını sürdürdüğü Washington Post (WP) ve Los Angeles Times (LAT) gibi rakiplerinin patlattığı özel haberler karşısında çaresiz duruma düşmesi. Gazete yönetimi, "Bir yıldır basmadığımız bir bomba haber vardı, onu zuladan çıkarın" demiş olabilir...

LAT gazetesi, kısa süre önce, "Irak basınını Pentagon parayla yönlendiriyor, Amerikalı halkla ilişkilercilerin yazdığı haberler Irak basınında para mukabili yer buluyor, üstüne Iraklı muhabir veya yorumcuların adı yazılarak" haberini patlatmıştı. O haberin artçı-şokları hâlâ sürüyor ABD'de... WP ise, 'CIA uçakları' ve 'bazı Doğu Avrupa ülkelerinde CIA işkencehaneleri bulunduğu' haberiyle gündem yakaladı. İşin tuhaf tarafı, WP da haberini vermeden önce Beyaz Saray'a danışmış; gazetede çıkan bir değerlendirmeden, o haber içindeki bir ayrıntının 'rica' üzerine çıkartıldığı anlaşılıyor. Beyaz Saray, "İşkencehanelerin hangi Doğu Avrupa ülkelerinde olduğunu yazmayın" demiş, WP de Polonya ve Romanya adlarını haberden çıkarmış...

Akıl alır gibi değil. Gazetecilik açısından tam bir yüz karası. Irak'a yalan-dolanla savaş açanlar, propaganda malzemesi yaptıkları büyük gazetelerin itibarlarını yerle bir etmekten de geri durmuyor. Elde aleyhlerinde kullanılabilecek kimbilir nasıl kozlar olmalı ki, Beyaz Saray istedi diye haberin candamarını teşkil eden bir ayrıntıyı vermiyor WP; NYT ise önemli bir haberin üzerine tam bir yıl yatabiliyor...

Gazetenin yayın yönetmeni Bill Keller, yetkililerin, "Haberi yayımlarsanız, yürüttüğümüz soruşturmalar olumsuz etkilenir, teröristler takip altında olduklarını öğrenir" dediğini naklediyor. "Daha önce de ulusal güvenliği ilgilendiren konularda kendimizi tuttuğumuz olmuştu" diyor NYT yönetmeni...

Kendini tutma olaylarının bir tanesi çok ünlüdür. NYT'ı Ben Bradley'in yönettiği Kennedy döneminde, CIA'in Küba'ya Domuzlar Körfezi çıkarması yapacağını öğrenmişti NYT ve rica üzerine haberi vermekten vazgeçmişti. Çıkarma fiyaskoyla sonuçlanınca, Kennedy, dostu Bradley'e, "Keşke yazıp eleştirseydiniz de bu duruma düşmeseydik" demişti...

Bizim gazeteler, kendi paçalarına da bulaşır endişesiyle, Amerika'daki olayları bile vermekten çekiniyor, düşünsenize...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi