AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Cumhurbaşkanlığı seçimi

2007 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin daha şimdiden bir dizi gerilimi beslediğini, kılıçların buna göre çekildiğini bir süredir ifade ediyoruz.

Askeri ve sivil bürokrasi merkezli bu gerilime CHP Genel Başkanı Baykal'ın açıklamalarıyla ana muhalelet partisi de taraf olunca, "dip akıntı" yüzeye çıktı.

Baykal, "hükümet istiyorsa 2007 Nisan'ına kadar kalsın, ama cumhurbaşkanını mayıs ayında yeni parlamento seçsin..." diyor. Bu sözlerle askeri cenahın da arzu ve beklentisini dile getiriyor.

CHP lideri "cumhurbaşkanının bu dönem içinde seçilmesinin Türkiye'yi gerginliğe götüreceğini" söylüyor. Bu sözleriyle ise aynı cenahın muhtemel politikalarını doğrulayıcı bir tutum takınıyor. Daha doğrusu bu açıklamalarıyla gerginliği bizzat kendisi başlatmış bulunuyor.

Baykal'ın tavrı tamı tamına şu anlama gelir: "Mecliste yeterli çoğunluğu olsa da, yani bu güce ve yetkiye sahip bulunsa da AK Parti cumhurbaşkanını seçmemelidir ya da TBMM bu nedenle cumhurbaşkanını seçecek ehliyette değildir.."

Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır ki, ülkenin ana muhalefet partisi başkanı, üstelik sosyal demokrat bir lider, seçilmiş bir TBMM'nin cumhurbaşkanı seçme ehliyeti olmadığını iddia eder ya da AK Parti çoğunluğuna işaret ederek TBMM'nin sorunlu olduğunu, TBMM'nin seçeceği bir cumhurbaşkanının meşru olmayacağını ima eder!? Ve TBMM'nin bu yetkisini bir sonraki TBMM'ye devretmesini talep eder!?

Bir sonraki Meclis'te yine AK Parti çoğunluğu oluşursa, bu mantıkla bu kez ne yapacaktır Baykal -seçimlerin iptal edilmesini ya da Sezer'in görev süresinin uzatılmasını istemekten başka?..

Böyle demokrasi olur mu?!

Eğer korkusu, askerin AK Partili bir cumhurbaşkanına göstereceği tepkiyse, yapması gereken, bu korkunun üzerine gitmek, iktidar partisiyle uzlaşma arayarak bu tepkinin etkilerini devre dışı bırakmak değil midir? Ancak meydan okuyan, iktidarı sıkıştırmaya, iktidarsızlaştırmaya, hatta tahrik etmeye yönelik açıklaması Baykal'ın böyle bir korkusunun, dolayısıyla böyle bir niyetinin olmadığını gösteriyor. Baykal her zaman yaptığını yapıyor: Asker üzerinden muhalefet ve gerilimi yükselterek kriz ortamı üretmek ve bundan nemalanmaya çalışmak...

Tekrar vurgulamak gerekirse, Baykal bu tür çıkışlarla siyasi partiler arasındaki uzlaşma kapılarını kapama politikasının peşinde koşuyor, AK Parti'yi tuzağa düşürmeye çalışıyor. Üstelik bu manasız tuzağın faturasının tüm Türkiye'ye çıkacağını bildiği halde böyle yapıyor.

Zira şu açık: Türk siyasal sisteminde, gerek anayasal düzen açısından gerek asker-sivil güç dengeleri itibariyle cumhurbaşkanlığı kritik bir makamdır, cumhurbaşkanlığı seçimi sorunlu bir seçimdir. Atatürk'ten sonra Turgut Özal'a kadar her cumhurbaşkanlığı seçimi ağır siyasi krizler üretmiştir. Askeri ve sivil bürokrasi devletin bu en üst makamını doğrudan ya da dolaylı bir şekilde denetimi altında tutmak ister ve bu makam "bir yönü"yle devletin siyasete yönelik güvensizliğinin sembolü ve aracı olarak kabul edilir.

"Diğer yönü"yle cumhurbaşkanlığı Türk siyasi ve anayasal sisteminde belki bir denge ve bir fren makamıdır. Ancak denge ve fren arayışının bedeli 12 Eylül Anayasası'yla sorumsuz bir makamın yürütme gücüne ortak olmasını, devlet-siyaset çatışmasında taraf olmasını beraberinde getirmiştir. Cumhurbaşkanları siyasi iktidarları frenlemek kadar devlet adına kontrol etmek çerçevesinde sıkça kriz üreten kişiler haline dönüşmüştür.

Sarayı kontrol kavgasının izleri ortada:

Aradaki DP ve Celal Bayar parantezini saymazsak, Atatürk'ten Kenan Evren'e kadar askerler cumhurbaşkanı olmuştur. Özal ve Demirel ile TBMM'deki iktidar partisi liderlerine Çankaya kapısı açılmış, bir önceki dönemdeki bölük pörçük TBMM yapısı ve koalisyon hükümeti ara bir formülle asker ve siyasetçi olmayan bir kişiyi, Sezer'i cumhurbaşkanlığına getirmiştir.

Bugün koşullar farklı... TBMM'de tek partinin çoğunluğu var... Ve Türkiye 2007'de yapılacak seçimde yeni bir model bulmak zorunda...

Bu seçimler ne Baykal'ın iddia ettiği gibi mevcut TBMM'nin yetkisini gasp edici biçimde olacaktır, ne de, sanıldığı gibi Meclis çoğunluğunun yapacağı teknik ve sıkıntısız bir seçim olacaktır...

Uzlaşma, sivilleşme ve demokratik olgunluk önündeki bu büyük sınavın nasıl verileceğini hep birlikte göreceğiz...


14 Haziran 2005
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED