T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 13 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet OCAKTAN

Oh bee, uçak bu kez de havalandı...

Ankara'da dün Avrupa Birliği konusunda hareketli saatler yaşandı. Sabahın erken saatlerinden itibaren Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le Lüksemburg'taki AB yetkilileri arasında telefonlar çalıştı, ince pazarlıklar yapıldı.

Lüksemburg'ta kritik anların yaşandığı saatlerde Dışişleri Bakanlığı'nda ilgili üst düzey diplomatlarla bir toplantı düzenleyen Gül, saat 11.30 sularında da Rumları iknaya çalışan AB Dönem Başkanı Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik'le bir telefon görüşmesi yaptı.

AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Oli Rehn'in inisiyatifinde, Türkiye-Avusturya ve Kıbrıs Rum Kesimi arasında saatlerce sürdürülen 'telefon diplomasisi'nde orta yol bulundu ve Dışişleri Bakanı Gül, uçağının 'rotası'nı Lüksemburg'a çevirdi.

Kısacası, AB ile ilgili bütün kritik toplantılar öncesi yaşanan 'zor saatler', dün de yine geleneğe uygu olarak aynen yaşandı. Galiba, Avrupa Birliği maceramızın kaderi bu... Önce, her önemli karar arefesinde neredeyse ipler kopma noktasına geliyor, saatler süren diplomasi trafiğinin ardından yeniden 'rota'ya giriyoruz.

Bir kere, dün itibariyle 'Ankara-Lüksemburg hattı'nda gerginliğin tek müsebbibi Kıbrıs Rum yönetimidir. Öncelikle Rumlar, müzakerelerde "en kolay konu" olma özelliği nedeniyle "Bilim ve Araştırma"da fiili müzakerelerin açılıp aynı gün kapatılmasına karşı çıkıyordu. Ayrıca konuyla ilgili AB'nin "Müzakere Tutum Belgesi"nin girişine Kıbrıs Rum Kesimi'yle ilişkilerin "normalleştirilmesi" yönünde daha önceki AB kararlarına atıfta bulunulmasını talep ediyordu.

Bilindiği gibi, bütün COREPER toplantılarında sık sık tutum değiştiren Rum tarafı, daha önce bu yönde bir prensip uzlaşması yakalanmış olmasına rağmen bilim ve araştırma faslında müzakerelerin aynı gün kapatılması konusunu, Türkiye'nin liman ve havaalanlarını kendi gemi ve uçaklarına açmasına,siyasi ilişkilerin normalleştirilmesine ve uluslararası kuruluşlara üyeliğinde karşılaştığı engellerin kaldırılmasına endekslemek istemiş,dönem başkanı Avusturya tarafından sunulan önerileri çeşitli gerekçelerle reddetmişti.

Gün boyu süren trafiğin ardından 'kriz' AB Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi'nde aşıldı. AB Tutum Belgesi'nde üç önemli değişiklik yapıldı: 1-Ek Protokol ile ilgili başlığın 21. sayfasında yer alan 'Sözleşme yükümlülükleri' ifadesi çıkarıldı. Böylece Türkiye ile müzakerelerin açılmasının sözleşme yükümlülüklerine bağlanması ve Müzakere Çerçeve Belgesi'ne yeni bir şart eklenmesi ortadan kalkmış oldu.

2- Rum Kesimi, belgeye katılım sürecinde tüm üyelerin tanınması şartını ekletmek istedi ancak Ankara bu öneriyi de kesin bir dille reddetti.

3- Belgenin AB ile Türkiye ilişkileri başlığında yer alan ve AB'nin Ek Protokol ile ilgili 21 Eylül tarihli açıklamasına atıfta bulunulan cümleden, Rum Kesimi ile ilişkilerin normalleştirilmesi isteği çıkartıldı, karşı deklarasyona atıf ise kaldı.

Her seferinde Rumlar'ın inadı yüzünden böylesine 'kritik saatler'in yaşandığını dikkate alacak olursak, bundan sonra sıkça benzer krizleri yaşayacağımızı söyleyebiliriz. Evet, bu kez de uçak havalandı ama, Rumlar Avrupa Birliği'nde ve her zaman 'kriz' için bizi bekliyor...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi