T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 15 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE | ||
|
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, aktif siyaset açısından hiçbir geleceği olmamasına rağmen, ilginç bir şekilde mevcut siyasi iktidara karşı modası çoktan geçmiş, biraz da 'yaşlı' bir kampanya yürütüyor. Demirel, hiçbir siyasi partinin yöneticisi ya da temsilcisi olmamasına rağmen, neredeyse hemen her hafta bir şehirde ve televizyonda konuşmalar yapıyor, ülkede 'işlerin kötüye gittiği'ni anlatmaya çalışıyor. Hatta zaman zaman öyle şeyler söylüyor ki, geçmişte üstlendiği kendi 'misyonu'nu bile inkar etmekten çekinmiyor. Bu nasıl bir hırs ve intikam duygusudur ki, yıllarca bu ülkede başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmış bir insan, sırf siyasi iktidarı karalamak adına Türkiye'yi yabancılara ispiyonlayabilmektedir. Nasıl mı? Türkiye şu anda yabancı sermaye için, özellikle Körfez sermayesi için bir 'cazibe' merkezi. Yabancı finans ve yatırımcı kuruluşlar, milyonlarca dolarlık yatırım için halen gelmeye devam ediyor. İşte böyle bir ortamda, Süleyman Demirel yabancı yatırımcılara "Türkiye'ye gelmeyin" çağrısı yapıyor ve şunları söylüyor: "Bugün Türkiye'de bir güven ortamı yoktur. Benim kendi yatırımcım için de yoktur, dışardan gelecek yatırımcı için de yoktur." Evet bütün dünyada olduğu gibi, şu anda Türk ekonomisi de 'küresel ekonomik dalgalanma'dan etkilenmektedir. Bunun sonucu olarak da, uluslar arası derecelendirme kuruluşları, 'küresel tsunami'ye karşı Türkiye'nin de daha dikkatli olması yönünde uyarılarda bulunmaktadırlar. Ancak bu kesinlikle, küresel dalgalanmanın bir tezahürüdür ve Türkiye'yi olduğu kadar bütün dünyayı da ilgilendirmektedir. Mesela uluslar arası derecelendirme kuruluşu Fitch'in kredi tahlilcisi Ed Parker, iki gün önce "Türkiye'den bazı olumsuz haberler geldiğine" dikkat çekerek, Merkez Bankası'nın faiz artırımının "bir parça panik havası" gösterdiğini iddia etti. Hemen ardından dün yaptığı açıklamada ise, Türk mali piyasalarında yaşanan sert düşüşlerin, henüz ülkenin 'kredi notu' için bir tehdit olmadığını söyledi. Muhtemelen bundan sonra da, uluslar arası kuruluşlardan zaman zaman benzer uyarılar ve açıklamalar gelecektir, bu da son derece normal. Normal olmayan bir şey varsa o da, Demirel'in Türkiye'ye yabancılardan daha 'yabancı' olmasıdır. En azından yabancılar, "Sakın Türkiye'ye gitmeyin" diyerek Demirel gibi Türkiye düşmanlığı yapmıyorlar. Demirel bugün, şehir şehir dolaşarak iktidarı karalama bahanesiyle Türkiye'yi yabancılara 'ispiyonlama'ya devam ediyor. Evet Demirel'in tabiriyle 'yollar yürümekle aşınmaz' ama Demirel bu yolları boşuna yürüyor... Çünkü, "başörtülüler Suudi Arabistan'a gitsin" dediği gün, Demirel'in Türk halkı nezdindeki itibarı sıfırlanmıştır. Bundan sonra, Türkiye'de yapacağı hiçbir siyasi atraksiyonun, siyaseten bir karşılığı olmayacaktır. Sayın Demirel'in önümüzdeki günlerde, yürüyeceği bütün yollara 'Suudi Arabistan söylemi'nin gölgesi düşecektir.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |