T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Akif EMRE

İslam dünyasına "Rus modeli"

Geçen hafta, renkli devrimlerden birine sahne olan Kırgızistan'nın başkenti Bişkek'in yeni yönetimin getirip-götürdüklerini gözlemleme imkanı buldum. İki yıl önce şehrin meydanlarını adımlarken olanca sakinliği içinde sorunlarıyla baş etmeye çalışan küçük Orta Asya ülkesinin bir anda patlayıp hükümet darbesiyle sonuçlanacak bir halk ayaklanmasına şahit olacağına pek ihtimal vermemiştim. Ne var ki beklenmedik ve hatta 'istenmeyen' hızla gelişen olaylar kurucu başkan Akayev'in ülkeden kaçmasıyla sonuçlanmıştı.

Yeni yönetimin Kırgızların hayatını değiştirecek hemen hiçbir yeni yapılanmayı gerçekleşmediği gözlemleniyor. Sadece aktörlerin değişimiyle sınırlı, üstelik kendi içinde parçalanmışlık görünümü veren bir hükümet var.

Amerika'nın desteklediği söylenen 'panayır devrimi' sonrasında paradoksal biçimde Rusya'nın stratejik etkisinin daha da arttığını belirtmeliyim. Aynı anda Amerikan ve Rus askeri üssünün bulunduğu tek ülke olan Kırgızistan'da yönetim geçen süre içinde Rusya'ya daha da yaklaşmış görünüyor. Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) liderler zirvesinin hemen ertesinde görüştüğümüz çevreler bu izlenimi onaylar gibiydi. Somut olarak Rusların Isık Göl yakınlarında bir havaalanı inşa etmeye başlaması, ticari ve turistik amaçlı gibi algılansa da Manas üssünü ABD'nin kullanımı konusunda çıkan krizin henüz çözülememiş olması dengenin Rusya lehine kaymakta olduğu işaretleridir. Henüz radikal bir kayma olmasa da Şangay Zirvesinde alınan kararlar, Çin ve Rusya ile kurulan ilişkiler sadece Kırgızistan ölçekli değil Orta Asya, daha doğrusu Avrasya ekseninde oluşan yeni dengelerin işaretleridir.

Rusya çok daha köklü bir strateji izliyor, Avrasya ekseninde siyasi etkinliğini kültürel temellere yaslamak için yeni bir vizyon geliştirmeye çalışmaktadır. Rusya'ya bakışını sadece stratejik güç dengeleriyle sınırlamış, Rus entelijansiyası ile sağlıklı bir ilişki geliştirememiş Türk aydınları açısında Avrasyadaki Rus siyasetinin kültürel temellerini keşfetmek mümkün değil. Bu nedenle Rusların geliştirdiği söylemi anlayıp muhtemel gelişmeleri okumak da söz konusu olmuyor.

Bu balgamda Avrasya Diyalog (DA) toplantısının açılış oturumunda bir konuşma yapan Rusya Mütfüler Birliği Başkanı Ravil Gaynüddin'in, parıltılı cübbesi ve görkemli sarığı ile yaptığı konuşma biraz da Rus resmi söylemini yansıtması bakımından ilginçti. Gaynüddin, Batı ile İslam arasında ilan edilmemiş bir savaş yaşandığını belirttikten sonra "Tek kutuplu bir dünya insanlara dayatılıyor. Bundan da en çok Müslümanlar etkileniyor" dedi. Bu ifadelerdeki hedefin Amerika olduğunu söylemeye gerek yok. Ancak Gaynüddin bir adım daha ileri giderek, tarih boyunca çok kültürlü ve çok uluslu bir yapı sergileyen Rusya'nın bir arada yaşama deneyiminden istifade edilmelidir diyerek adeta bir 'Rus modeli' önerdi. Temmuz ayında tüm dünyada din adamlarını bir araya getireceklerini belirtti. Amerika'nın terörle mücadele adına Müslümanları terörize ettiği bir dönemde Rus tecrübesi söyleminin kodlarını deşifre etmek gerekir.

Dünya çapında tanınmış Kırgız kökenli edebiyatçı Cengiz Aytmatov da Rusya'nın bu konuda yaşayan bir model olduğunu belirterek, Müslümanların Rus deneyimini değerlendirmesi gerektiğini savundu. Aytmatov'un Rusların Kırgızlara nasıl medeniyet getirdiğini savunduğu malum. Ancak dinle arası hiç de hoş olmayan Aytmatov'un Müslüman toplumlara Rus modeli önermesi ilginç değil mi sizce.

Rusya, Amerika ile Müslüman dünya arasındaki gerilimi fark ederek, sadece İslam Konferansı Teşkilatına üye olma talebiyle sınırlı kalmayan stratejik girişimlerde bulunabilir. Bunun bir adım sonrası Amerikan saldırganlığına karşı Müslümanların hamiliğine soyunmaktır. Rusya'nın Çeçenistan'da uyguladığı politikalar hala hafızalarda, ancak Amerika'nın gittikçe artan saldırganlığına karşı yeni bir "Rus deneyimi" ambalajı sunulursa hiç şaşılmamalı.

Türkiye'den saçma gibi görünen bu siyasetin Orta Asya'daki yankısını; ancak Rus intelijansiyasının ve onun etkisindeki Orta Asya seçkinlerinin zihin kodları çözülebildiği takdirde anlamı kavranabilir.

Bu anlamda Bişkek'te gerçekleşen Diyalog Avrasya toplantısına katılan Rus aydınların dünyaya bakışı, entelektüel birikimlerini sınırlı da olsa ölçme imkanım oldu. Amerika'nın özellikle Çin ve kurumlaşma aşamasındaki Şangay oluşumuna karşı gündeme getirmeye niyetlendiği "yeşil kuşak"politikalarına karşı Rus argümanlarını iyi okumak gerekir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi