T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 27 HAZİRAN 2006 SALI | ||
|
3 Kasım seçimlerinde, 'millet iradesi'yle sandıkta 'tasfiye' edilen eski Başbakan Mesut Yılmaz, 'siyasete dönüş' sinyali vermiş... Bilindiği gibi Yılmaz, 1,5 yıldır Yüce Divan'da 'Türkbank ihalesine fesat karıştırdığı' iddiasıyla yargılanıyordu. Sonunda Yüce Divan, geçtiğimiz Cuma günü eski Başbakan Mesut Yılmaz ve Güneş Taner'in Türkbank ihalesine fesat karıştırdıkları iddiasıyla açılan davanın kesin hükme bağlanmasını 4616 sayılı Şartlı Salıverilme Yasası uyarınca erteledi. Yani, Mesut Yılmaz'ın suçu 'sabit' görüldü ama, kendi başbakan yardımcılığı döneminde çıkarılan ve 'Rahşan affı' olarak bilinen 4616 sayılı Şartlı Salıverilme Yasası'na göre 'şartlı' salıverildi. İşin özeti, Mesut Yılmaz Yüce Divan'da aklanamadı. Fiili anlamda 'infaz' gerçekleşmediği için, Yılmaz kendisini 'aklanmış' saydı ve 'siyasete dönüş' sinyali verdi. Yılmaz'ın dönüş kararı, mahkeme koridorlarında, "Türkiye seninle gurur duyuyor" sözleriyle karşılandı. Ama, Yılmaz'ın kararı konusunda mahkeme koridorları dışında 'gurur' duyanlar da var. Mesela, antranörlüğünü Süleyman Demirel'in yaptığı 'derin ittifak korosu'nda şu günlerde büyük bir şenlik yaşanıyor... Günlerdir koroyu tamamlamak için Ankara'da, sandıkta 'kırmızı kart' gören tekaüt politikacılardan 28 Şubatçılar'a kadar çalmadık kapı bırakmamışlardı. İşte şimdi, üstün dereceye sahip 28 Şubat diplomalı Mesut Yılmaz geri dönüyor. Ve şenlik başlıyor... Şimdi sıra Tansu Çiller'de, o da eski günlerin özlemiyle 'dönüş sinyali' verirse koro tamamlanmış olacak. Kuşkusuz, Ankara'daki 'ittifak' kervanı sadece bunlarla sınırlı değil. Mesela, eşi Bülent Ecevit hastanede yaşam savaşı veren Rahşan Ecevit, eşinin 'ittifak hayalini' gerçekleştirmek için kollarını sıvadı bile... Yılmaz Büyükerşen başkanlığında kurulması planlanan ittifakın ipuçlarını veren Rahşan Ecevit, ittifakın sadece solda olmayacağını, Baykal'dan Yılmaz'a ve Bahçeli'ye kadar bütün kapıları çalacağını söyledi. Laik Cumhuriyet'in içten içe kemirildiğine inanan Rahşan Hanım, kendi kendini yiyip bitiriyormuş... Diyor ki: "Bu tehlikeli gidişi durdurabilmek için, sağ sol demeden, Cumhuriyet için el ele vermenin zamanıdır..." Evet bizce de tam zamanıdır, hemen acilen Rahşan Hanım, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli, Deniz Baykal, İlhan Selçuk ve sayıları 500'ü bulan 'derin azınlık' el ele vermeli ve Türkiye'yi yeni 28 Şubatlar'a taşımalıdırlar!.. Hatta mümkünse, Çevik Bir Paşa'yı da bulup lojistik destek almalıdırlar. Ama bunlar yetmez, AK Parti'yi daha da güçlendirmek ve yüzde 50'lere taşımak için bir adım daha atmaları gerekiyor. Eğer yine mümkünse, bütün 'derin azınlıklar'ı aynı çatı altında toplayarak seçime gitmek... İşte biz Türk milleti olarak hasretle bugünleri bekliyoruz!.. Son birkaç yıldır, 'istikrar' hayalleri kurarak, demokratikleşme gibi, özgürlükler gibi, insan hakları gibi boş umutlara kapılmış ve bize 'kabus dolu günler' yaşatan muhteşem liderlerimizi unutuvermiştik. Ama gördük ki, onlar bizi hiç unutmamışlar. Hep yanıbaşımızdaymışlar ve 'bööö' diye duvarın arkasından çıkıverdiler. Ayrıca, üçbuçuk yıldır, 3 Kasım seçimleri öncesini de unutmuştuk. Şimdi o Demirel'li, Yılmaz'lı, Bahçeli'li, Çiller'li fotoğraf, toplumun hafızasında yeniden canlanmaya başlıyor. Eğer bir erken seçim olmazsa, en azından şimdilik ufukta gözükmüyor. Nasipse önümüzdeki 1,5 yıllık sürede, hep birlikte eski 'kabus günleri'ne geri döneceğiz!..
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |