T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Yılmaz dönerse, Saddam İskender

Irak'ta şiddet durmak bilmiyor. Her gün patlama, saldırı ya da baskın neticesi onlarca insan hayatını kaybediyor.

Günde on - on beş kişinin ölmesi, artık öylesine rutin bir hal aldı ki, gazetelerde o haberlere ayrılan yer küçüldükçe küçüldü.

Birinci sayfalardan iç sayfalara taşındı Irak'ta tırmanan şiddet haberleri.

Amerikan işgaline karşı kelle koltukta direnen Iraklılar, rahat nefes alacakları günlerin özlemi içinde.

Aylardan beri mahkemelerde sürünen Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin ise ümit kesmiş değil.

Amerika'nın kendisinden yardım isteyeceğine inanıyor.

Pentagon'dan sızan haberlere göre, Irak'taki direnişi kıramayan ABD, asker sayısını Eylül'den itibaren, yarıdan aza indirmeyi planlamakta.

Saddam Hüseyin, ülkede akan kanı durduracak, şiddete son verebilecek tek kişinin kendisi olduğunu düşünüyor.

Tekrar başkan olma hevesinde.

Verilecek idam cezasının uygulanmayacağını, hayatına karşılık şiddeti durduracağını ve yeniden ülkenin başına geçeceğini hesap ediyor.

Çıkmadık candan ümit kesilmez.

* * *

Bir köyden başka köye yolculuk eden ağa ile marabanın başından geçenleri hatırlayın.

Ağa atlı, köylü yaya olarak yola çıkmışlar.

Yol uzun, ağanın aklına bir muziplik gelmiş.

Bana bak demiş yanında yürüyen köylüye, daha epey yolumuz var, yürümekten yorulacaksın... Eğer yol üstündeki şu at pisliklerini yersen, ben attan inerim, sen binersin.

Köylü kabul etmiş ve ağanın dediğini yapmış.

Atın dışkısını yedikten sonra ata binmiş.

Köylü at sırtında, ağa yürüyerek ilerlerken, bu sefer aynı teklif köylüden gelmiş.

At pisliğini yersen, tekrar ata binersin.

Ağa düşünmüş, birçok açıdan olayı değerlendirmiş.

Sosyolojik, psikolojik, ekonomik açıların yanında en çok da feodal açıdan bakmış meseleye.

Ve sonunda kabul etmiş.

Çünkü marabanın biri soylu atın sırtında, koskoca ağa ise yaya olarak köye girerlerse, itibarının iki paralık olacağına hükmetmiş.

Üstelik at pisliğini yerken kimse de görmeyecek.

Köylü anlatsa bile böyle böyle oldu diye, inanan çıkmaz; uyduruyorsun derler.

Gözünü karartıp yemiş ve ata tekrar binmiş.

Köye yaklaştıklarında yanı başında yürüyen köylü ağaya sormuş:

- Yola çıktığımızda ben yürüyordum, sen at sırtındaydın. Şimdiyse sen yine at üstündesin, ben yaya. Öyleyse biz bu boku niye yedik?

* * *

Ağa ABD ise, maraba Saddam Hüseyin demektir, at da Irak.

Veya Irak yine at olarak kalır da Saddam ağa olur, ABD maraba. Fark etmez.

Sonunda yine Saddam'ın düşündüğü gibi gelişecekse olaylar, Amerika Irak'ı neden işgal etti, onca kan niye döküldü?

Yoksa Saddam Hüseyin, Türkiye'deki gelişmelerden haberdar oldu da "Mesut Yılmaz dönüyorsa ben de dönerim" diye mi düşündü?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi