T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Vecdi AKYÜZ

Şehit Yetimleri

Yetimliğin her çeşidi elbette çok zordur. Ama şehit yetimleri, daima diğer yetimlerden biraz ayrı tutulmuştur. Hatta Müslümanlar Filistin gibi devamlı bir savaş ortamındaki bazı ülkelerde yetim sıfatını, sadece babası şehit olanlar için kullanmayı daha doğru bulurlar.

ŞEHİT YETİMLERİNE ÖZEN

Şehit yetimlerine özel bir ilgi gösteren Hz.Muhammed (s.a.), yardım konusunda, yetimleri, akrabalarına tercih etmiştir. Hz.Peygamber'e (s.a.) gelen ganimetler arasında esirlerin de bulunduğunu duyan amcası Zübeyir bin Abdülmuttalib'in kızları Ümmü'l-Hakem ve Dubâa, yanlarına Hz.Fatma'yı (r.a.) da alarak, Hz.Muhammed'in (s.a.) yanına gittiler. Durumlarından şikâyetçi olarak, hizmetçi istediler. Bunun üzerine, Hz. Muhammed (s.a.) şöyle buyurdu: "Bedir'in yetimleri (Bedir Savaşı'nda şehit olanların geride bıraktıkları) sizi geçti." (Ebu Davud, harâc, 20, edeb, 10) Beşîr bin Akrabe, henüz çocuk yaştayken babası Uhud Savaşı'nda şehit düşmüştü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.), Beşîr'i ziyaret etti. Ağladığını görünce, "Ağlama ey sevgili çocuk, ne diye ağlıyorsun? Ben baban, Ayşe de annen olsun, istemez misin?" diyerek onu teselli etti. Beşîr de "Evet isterim " cevabını verdi. Bunun üzerine Hz.Peygamber (s.a.) eliyle başını okşadı. (Buharî, et-Tarîhu'l-Kebîr, Haydarabad 1941, 2/78; Ali el-Müttekî, Kenzü'l-Ummâl, 13/298)

CENNETTEKİ YETİM ŞEHİT

Hârise bin Sürâka, bir yetimdi. Babası Sürâka, hicretten önce ölmüştü. Sürâka, hicretten sonra, annesiyle birlikte Müslüman olmuştu. Hârise, yaşı küçük olduğundan, Bedir Savaşı'na savaşçı asker olarak katılamadı. Savaş alanının gerisinde, bir su kaynağından su içerken bir okla şehit edildi. Annesi ve kızkardeşi, Hârise'nin öldüğünü duydular. Hz.Muhammed (s.a.), Bedir'den dönünce, annesi oğlunun durumunu sormak üzere, Hz.Muhammed'e geldi. "Oğlum Cennet'teyse sabreder, sevabını beklerim. Değilse, onun için var gücümle ağlarım." dedi. Hz.Peygamber (s.a.), "Ey Ümmü Hârise! Cennet'te birçok dereceler vardır. Üstelik oğlun Firdevsü'l-A'lâ'ya yükseldi." buyurdu. Bunun üzerine annesi, oğlu için asla ağlamayacağını belirtti. (Buharî, cihad, 14; Ahmed bin Hanbel, age, 3/272; Vâkıdî, age, 1/65, 94; Buharî, age, 3/206)

Kaza umresinden Medine'ye dönüldüğü gün, Hz.Muhammed'in (s.a.) üç yakını arasında, bir tartışma çıktı. Ali, Cafer ve Zeyd, Uhud'da şehit düşen amcası Hz.Hamza'nın kızı Ümâme'nin velisi olma konusunda tartışıyorlardı. Yanlarına giden Rasulullah, durumu öğrendi. Her üçünün de gerekçelerini dinledikten sonra, hepsini övdü ve sevgilerini belirtti: "Ey Zeyd! Sen Allah'ın ve rasulünün dostusun. Ey Ali! Sen benim kardeşim ve arkadaşımsın! Ey Cafer! Sen bana yapıca ve huyca en çok benzeyensin." Ardından kararını şöyle bildirdi: "Ey Cafer! Ümâme'yi görüp gözetmeye sen daha lâyıksın. Çünkü onun teyzesi, senin eşindir. Teyze, anne yerindedir." Cafer, bu karara çok sevinerek, Ümâme'yi aldı. (Buhârî, sulh, 6, megâzi 43; Müslim, Cihad 90; Ebu Davud, talak, 35; Tirmizî, birr, 6) Hz.Muhammed (s.a.), Ümâme'yi daha sonra Seleme bin Ebu Seleme ile evlendirmiştir. (İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 8/159-160)

Uhud Savaşı'nda şehit düşen Enes bin Fedâle'nin yetim kalan üç yaşlarındaki oğlu Muhammed, Hz.Peygamber'in (s.a.) huzuruna getirildi. Hz.Peygamber, ona, satılmamak ve hibe edilmemek kaydıyla, bir hurmalık bağışladı. (İbn Sa'd, age, 2/37, 8/342)

Hz.Ebubekir (r.a.), kucağında küçük bir kız çocuğunu severken, yanına bir adam gelir, çocuğun kim olduğunu sorar. Ebubekir, "O, benden daha hayırlı bir adamın kızıdır. Bu, Sa'd bin Rebî'in kızıdır." cevabını verdi. Sa'd bin Rebî, Bedir Savaşı'na katılmış bir gazi idi, Uhud Savaşı'nda şehit düşmüştü. (İbn Hişâm, Siret, 2/95)

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi