T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 3 MART 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Konunun bir de bu yönü var

Bakmayın siz bazı medya mensuplarının ve meslek kuruluşlarının Başbakan Tayyip Erdoğan'ın tepkisi karşısında sergiledikleri afra tafraya; güç karşısında derhal hazırola geçildiğini, emir ve tâlimatlar mûcibince hareket edildiğini yakından biliyoruz. Bizim medya manipülasyonlara fena halde açıktır.

Yıldönümü vesilesiyle yeniden gündeme gelen '28 Şubat süreci'nde olanları unutmadık. Bir devlet kurumunda hazırlanmış 'güçlü eylem planları', andıçlar, medya aracılığıyla yürürlüğe konulmuştu. "Etkin köşe yazarlarından birine ve televizyonlara İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Akın Birdal ile ilgili bilgilerin aktarılması", kelimesi kelimesine uygulanan ve sonuç alan bir 'andıç'tı sözgelimi; birileri yazdı, birileri yayınladı, birileri de kalkıp İHD Başkanı Akın Birdal'ı kurşunladı.

Bugün durumun değiştiğini düşünmemiz için bir sebep yok.

Bizim medyanın hâl-i pürmelâli politikacıları yanlışlara sürüklüyor. İktidar partisi ileri gelenlerinin "Medya yalancı, yazdıklarına itibar etmemeli" gibi çok basit bir muhakemeyle hareket ettikleri belli. Mantıklarını kendilerine saklamıyor, ara sıra -son zamanlarda daha sık olarak- kamuoyuyla da paylaşıyorlar. Sözgelimi, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ı hedef alan yayınlara verilen tepki bu fasileden. Başbakan Erdoğan'ın, "Attıkları birçok iftiranın yalan olduğu ortaya çıkıyor; bunun bir şeyler karşılığında olduğunun farkındayız" dediğini kulağımızla duyduk.

İktidarın yanlışlığı da bu noktada başlıyor işte. Medyaya güvenmiyorsa, 'halkın haber alma hakkı' dışında güdülerle hareket ettiğine inanıyorsa iktidar partisi yönetimi, bu inancını her fırsatta tekrarlayarak tepede esen fırtınayı atlatabileceğini sanmak yerine, daha titiz ve dikkatli davranmak zorunda. Medyanın kasıtlı tavrı politikacılar açısından daha dikkatli olmayı gerektirir çünkü.

Beğenelim beğenmeyelim, kamuoyunun kanaati medya yardımıyla oluşuyor. Dünyada da böyle bu, bizim ülkemizde de. Manipülasyona geliyorsa medya, ya da 'karşılık bekleyerek' yayın yapıyorsa, medya düzeni böyle olan bir ülkede, politikacılar, imajlarına daha da dikkat etmek zorundalar.

Kemal Unakıtan konusu Ak Parti'nin yanlış yaklaşımı yüzünden 'açmaz' halini aldı. Kamuoyunun kanaatinin doğru oluşmasını sağlama yönünde pek çaba sarfetmedi Ak Parti; Bakan Unakıtan'ı kendi doğrularını hiçbir şey saklamadan aktarmaya da zorlamadı. Sonuçta oluşan kamuoyu kanaati, medyada yazılanların ürünüdür. Medyaya kızmak gerçeği değiştirmiyor; kanaat kanaattir... Doğrusunu benden duyun: Büyük medya grupları Unakıtan'ın izlediği politikaları seviyorlar aslında, o politikalar sayesinde 'ihya' olduklarının farkındalar; ama yine de üzerine üzerine gidiyorlar...

Medyanın yanlı ve kasıtlı tutumu Ak Parti yönetimini daha dikkatli davranmaya sevk etmekle kalmamalıydı yalnızca, sorunun bundan sonra alacağı biçimi doğru tahlile de zorlamalıydı. Eğer medya kasıtlı davranıyorsa, bunu yapmasının gerçek amacı, Ak Parti yönetiminin sandığı gibi 'bakan kellesi almak' değil de, aslında politikasını tasvip ettiği bakanı yerinde tutarak Ak Parti'yi yaralamak olmasın?

Gelin, Tayyip Erdoğan'ın bilinen davranış tarzı üzerinde beraberce düşünelim: Medya üzerine geldikçe hedef alınan mesai arkadaşına daha fazla sahip çıkıyor, dış baskıya aldırmıyor, başkaları istedi diye adam harcamıyor Başbakan Erdoğan... 'Kasıtlı' dediği medya, Erdoğan'ın bu özelliğini göz önünde tutarak, Unakıtan'ı nasıl olsa her halükârda koruyacağı düşüncesiyle kampanyasını yürütüyor gibi.

Parti yönetiminin, liderin, hayatî bir konuda karar verirken göz önünde tutması gereken kendi şahsı ve dostluk ilişkilerinden öte mülâhazaların varolması gerekir... Partisinin, iktidarının ve hizmete soyunduğu ülkenin geleceği gibi...

Medyaya kızmak kolay; zor olan, kızılan medyanın dayattığı gündemden kazançlı veya az zararla çıkabilmektir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi