Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Son Dakika
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Ali BAYRAMOĞLU alibayramoglu@tnn.net

Kaygı şuydu: Org. Büyükanıt etrafında yaşanan tartışmalar, bunun yarattığı ve Van Savcısı'nın soruşturmaya uğramasına kadar uzanan kriz Şemdinli hadisesini gölgeler mi?

Ne yazık ki bu, bir ölçüde gerçekleşiyor...

İddianamenin Şemdinli yönü, Şemdinli'nin perde arkası meselesi gündeme gelmiyor.

Denebilir ki yargı süreci başlamış, iddianame mahkeme tarafından kabul edilmiştir. Şemdinli olaylarının sanıkları Astsubay Ali Kaya, Özcan İldeniz ve itirafçı istihbarat görevlisi Veysel Ateş'nin mahkumiyetleri istenmiştir.

Ancak buna rağmen iddianameye yönelik tartışmaların genel meşruiyet sorunu ve sorusunu devreye soktukları inkar edilemez...

Bu açıdan iddianame kendi tuzağına düşmüştür. Ve patlayan krizi dindirmek amacıyla atılan her adım askeri otoritenin duruşunu pekiştirmiş ve yargı üzerine bir baskı oluşturmuştur.

Şimdi işin özüne, iddianameye ve Şemdinli hadiselerine dönelim...

Tanıkların dinlenmesi, sanıklar arasındaki telefon görüşmelerinin tespiti, olay yeri incelemesi sonrası "savcılık, bombalama eylemini kamu görevlilerinin gerçekleştirdiği sonucuna ulaşmıştır".

İddianamenin bir bölümünü birlikte okuyalım:

"... Ali Kaya ve Özcan İldeniz Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü (JİT) görevlileridir. Bu şüphelilerin, PKK terör örgütü ile ilişkisi ve irtibatı olduğunu değerlendirdikleri Seferi Yılmaz isimli şahsa bir şekilde zarar vermek suretiyle PKK terör örgütü ile mücadele etme şeklindeki eylemleri yasal değildir...

Güvenlik kuvvetlerimizin hangi şartlarda silâh ve şiddet kullanacağı yasalarımızda ve yönetmeliklerimizde detayı ile açıklanmıştır. PKK veya her hangi bir terör örgütü ile mücadele hukukî yollarla ve gerektiğinde silâh ve şiddet kullanarak yapılacaktır. Terör örgütleri ile hukukî olmayan bir yöntem ile mücadelede halkın devlete olan güveni zamanla sarsılabilir..."

"... Bu şekilde mücadele yöntemini benimseyen bir takım oluşumlar zamanla devlet kademesinde yer bulmakta ve yasaların kendilerine tanımadığı yetki ve görevlerle keyfî bir takım eylem ve işlem gerçekleştirmek suretiyle kamuoyunun devlete karşı olan güvenini ve inancını yitirmesine de neden olabilecektir..."

Savcının tespiti açık:

Hukuk dışı ve gayri meşru resmi faaliyet ve şiddet...

Bu faaliyetin anlamını ve türünü ise şöyle tanımlıyor iddianame:

"Kamu görevlilerinin yasaya aykırı olarak yaptığı şiddet ve silâh (bomba) kullanma eylemi açıkladığımız gibi devletin birliğini sağlamaya yönelik bir eylem olmayıp kamu düzeninin bozulmasına, karmaşaya, güvensizliğe neden olarak devletin birliğini bozmaya yönelik bir eylemdir..."

İddianamede bu eylemin sonuçlarının değerlendirilmesi de dikkate çekici özellikler taşıyor:

"Bu bombalama eylemi ile Şemdinli halkını provoke eden bölücü örgüt yandaşları halkı yönlendirmiş, özellikle bayrağımıza ve Atatürk büstüne saldırılar gerçekleşmiş, gerek ilçede gerekse ülke genelinde tansiyonu yükseltmeyi amaçlayan terör örgütü ve yandaşları pek çok yerde toplumsal çatışma yaratmayı hedeflemişlerdir..."

Şemdinli iddianamesinin gözden kaçırılmaması ve üzerine gidilmesi gereken asli yönü bu...

Büyükanıt meselesi bu asli yönü hiçbir şekilde gölgelememelidir.

Suçlu ve sorumlu üst düzey askerler varsa, onlara ancak bu asli yön üzerinden ulaşılabilir...

Nitekim iddianame resmi suç örgütlerinin idari ve siyasi yapısıyla ilgili de son derece çarpıcı ögeler taşıyor ve tespitler yapıyor...

Geri dön

Yazdır

Yukarı