Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Son Dakika
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin mutad değerlendirme toplantısı bugün Kızılcahamam'da başlıyor. Son günlerin sıcak gündemi düşünüldüğünde toplantıda hararetli tartışmaların olması muhtemeldir. Sonbaharda genel kongreye giderek yönetim yapısını gözden geçirecek olan Ak Parti'nin "erken seçim" baskılarının artacağı böyle bir dönemde nasıl bir değerlendirme yapacağı ya da bu değerlendirme sonucu belli kademelerde değişiklik olup olmayacağı önem taşıyor.

Ak Parti iktidarda üç yılını doldurmasına rağmen halk desteğini kaybetmedi, yükseliş trendini sürdürüyor. Kamuoyundaki tartışmalara ve eleştirilere rağmen iktidarın ciddi bir halk desteğine sırtını verdiği anlaşılıyor.

Yapılan kamuoyu araştırmaları Ak Parti'nin % 40-45 bandında seyrettiğini gösteriyor.

Bu oy durumu ve halk desteği yanılgıya sebep olmamalı.

Kamuoyuna bir kısım Ak Partili siyasetçilerle ilgili yansıyan tartışmalar ileriye dönük olarak iyi değerlendirilmeli, rehavete değil kapsamlı bir muhasebeye sebep olmalı.

Hep söylediğimiz gibi, Ak Partili bakanların, milletvekillerinin veya belediye başkanlarının partinin oyunu düşürme gücü yüksek değil, çünkü asıl belirleyici olan R. Tayyip Erdoğan'ın durumu. Halk Erdoğan'a bakarak kanaatini oluşturuyor. Bugün değil Ak Parti içinde tüm siyasetçiler arasındaki liderlik yoklamasında Erdoğan açık ara önde görünüyor.

Yine de Ak Partili bir kısım aktörlerin durumları iyi analiz edilmeli.

Ak Parti'de kongre ve seçim olmadan mevcut kişilerin değişmesi belki mümkün değil, ama belli tutum ve davranışların gözden geçirilmesinde yarar var.

- Kılıcı sadece içeriye kesen, muhalefetle ilgili tek konuyu gündeme getirmeyip, kendi bakanlarını sürekli itham eden siyasetçiler mesela...

- Parti dışı çevrelerden gelen yalancı destekle içeride konum almaya soyunan ve parti içi eleştirilerle imaj yapmaya çalışan siyasetçiler mesela...

- Konformizm ve dünyevileşmeyi simgeleyen davranışlarla hareketin değer sistemini sulandıran siyasetçiler mesela...

Hiç değilse bu tür siyasetçilerin siyasi duruşları ele alınıp, zaaf alanları gözden geçirilebilir.

Hiç değilse bazıları 'Başbakan Erdoğan'ın samimiyeti, gayreti, çabası, derdi, aşkı bizim lüzumsuzluklarımızla haleldar olmasın, bu kadar emek heba olmasın' diye bir muhasebe içine girebilir.

Hiç değilse bazıları 'bu çilekeş millet iradesini, emellerini, hayallerini, geleceğini bu harekete bağladı, bizim kişisel hatalarımızla, su-i amallerimizle bunlar zarar görmesin' diyebilir.

Hiç değilse bazıları 'bu tarihi fırsatı kişisel kaprislerimiz ve kişisel hesaplarımızla heba etmeyelim, ülkemize kaybettirmeyelim' diye düşünebilir.

Bu yüzden Kızılcahamam toplantısını sadece bir partinin kendi iç meselesi gibi görmemek, ülkenin büyük beklentiler içinde olduğu bir iktidarın durum değerlendirmesi gibi algılamak gerekir.

Başbakan Erdoğan, belki de hiçbir liderin önem vermediği kadar partisine, teşkilatına, siyasi kurumlarına önem veriyor. Bunun sebebi siyasi iktidarların istikrarıyla parti teşkilatlarının istikrarı arasında paralel bir ilişki olmasındandır.

Teşkilat zeminini kaybeden iktidarlar kısa zamanda halk desteğini de kaybediyorlar. Teşkilatın en alt biriminden gelen Erdoğan'ın bu kadar yoğun hükümet işleri arasında parti çalışmalarına ağırlık vermesi önümüzdeki dönem üretilebilecek sanal krizlere karşı iç bütünlüğü ciddi şekilde önemsemesi olarak da okunabilir.

Geri dön

Mesaj gönder

Yazdır

Yukarı