T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 22 MART 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Küresel ekonomik kriz mi yaşanacak?

ABD Başkanı George Bush, İran'ı hedef göstererek, "İsrail'i savunmak için gerekirse güce başvurabileceklerini" açıkladı. Irak'ın işgalinin ve bölünmesinin, Suriye'nin parçalanmasının, İran'a karşı koalisyon oluşturulmaya çalışılmasının amacının İsrail'i korumak olduğunu zaten biliyoruz. Harvard Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı, perşembe günü, Ortadoğu politikasının ABD çıkarlarına zarar verdiğini belirterek, İsrail'in ve Yahudi lobisinin çıkarlarına göre planlandığına ilişkin bir uyarı raporu yayınladı.

İran'ın eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Berlin ziyareti sırasında, Beyaz Saray yetkililerinin kendilerine bir mesaj verdiğini, İran'a saldırı için ciddi hazırlık içinde olduklarını, "BM'nin İran dosyasını görüşeceği ilk toplantıdan bir ay sonra, yani Nisan ayında saldırı yapılabileceğini" söyledi.

Irak ve İran krizi, dünyanın geleceğini derinden sarsacak iki önemli konu. Ekonomiden güvenliğe kadar hemen her hesap bu iki krize göre yapılıyor. Amerikan ordusu Irak'ta kaybetti. Son Samarra saldırısı, sadece bir gövde gösterisi, bir şov, bir "piyasa" hareketi. İran krizi, Irak'taki belirsizlik ve Samarra saldırısından sonra, Asya piyasalarında doların düşüşü sürerken, altın hızla yükseliyor.

Stratejistlerin ve yatırımcıların yüzde 51'i dolar satışını öneriyor, yüzde 42'si ise doların düşüşüne karşı altına yatırımı. Yani kimse Amerikan ekonomisine ve dolarına yatırımı önermiyor. ABD ile Dubai Port arasındaki liman tartışması ve serbest girişimin öncüsü ABD'nin korumacı yaklaşımı, bazı Arap ülkelerinin dolar rezervinin yüzde onunu euro'ya çevirme kararı almasına yol açtı.

Washington'un askeri güç üzerinden yürüttüğü enerji harekatı, karşıt güçlerin desteğiyle şiddetli direnişle boğuşurken (Irak'ta), İran ve Suriye'de çok daha keskin bir direnişle karşılaşmaya doğru giderken, dünya enerji piyasasında sesiz ve derin bir çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Rusya, Çin, İran ve Hindistan arasında askeri/güvenlik ve enerji alanındaki ortak projeler, şimdiden ABD tezlerini çoktan boşa çıkarmış durumda.

Tıpkı 11 Eylül öncesi gibi, dünya büyük bir hesaplaşmaya doğru sürükleniyor. Ürkütücü bir stres birikimi var ve bunun nasıl bir patlamaya yol açacağını kimse öngöremiyor. İran, bu stresin tam merkezinde ve İran krizi, patlamanın şeklini belirleyecek. Buradan hareketle uluslararası piyasada kriz ve çatışma beklentileri hakim. Bazıları, ABD ile ABD nüfuzunu sınırlandırmaya çalışan merkez güçler arasında tehlikeli boyutlara ulaşan gerilimin dünya ekonomisinde derin bir krize yol açabileceğini iddia ediyor. Doların etkisini ciddi oranda kaybedeceği öngörülürken, ABD için ekonomik kıyamet senaryoları yazılırken, Mart ayından itibaren merkez güçler arasındaki gerilimin daha da tırmanacağına hatta küresel ölçekte bir ekonomik krizin ortaya çıkabileceğine ilişkin yorumlar yapılıyor, raporlar yayınlanıyor.

Dünyanın Soğuk Savaş'tan çok daha tehlikeli bölünmelere sürüklendiğine inanıyorum. Güvenlik stratejilerinin, yeni sömürgeci dalganın ve emperyal geleneğin belirlediği bir küresel hesaplaşmanın yaşanacağını, "çatışmacı dünya" sistemin oluşmaya başladığını gözlemliyorum. İran krizinin, "çatışmacı dünya"nın kapılarını sonuna kadar aralayacağını, bunun yakın olduğunu, Mart-Haziran ayları arasında İran ve dünya için çok sarsıcı gelişmelerin yaşanabileceğini düşünüyorum. Sadece Washington ve Londra'dan değil, dünyaya farklı cephelerden bakanlar bu endişeyi muhtemelen paylaşacaktır.

Bu endişeyi destekleyen sayısız gelişme var. Bu gelişmeleri değerlendiren sayısız çalışma var. Bunlardan birine yarın değineceğim.

Avrupa için 2020'ye yönelik öngörüleri içeren bir çalışma. 20-26 Mart tarihlerinin Demirperde'nin yıkılmasından sonraki en derin küresel krizin başlangıcı olacağını, 1929'daki ekonomik çöküntünün benzerinin yaşanacağını, dolara güvensizliğin, ABD'nin ekonomik dengesizliğinin, petrol krizinin, küresel liderlik krizinin, İslam-Batı ilişkilerinin ve küresel sistem krizinin tetiklediği bir tehlikeden söz ediyor.

Hayal dünyasından sıyrılmanın vakti geldi galiba...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi