T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 22 MART 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Bir yanlışı düzeltmek zorundayım... 'Gitsin' ile 'gider' arasında Ağrı Dağı kadar fark var. Türk basınında "Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı, kendi yazdığı Ruhname adlı kitabı okuyanları doğrudan cennete gönderiyor" şeklinde haberler okuduk. Bu haberler mide asitlerinin dengesini bozacak nitelikte. Sonu kusmaya kadar varır. O konuşma sırasında üç metre ötesinde durup söylediklerini dinlememiş olsaydım, belki ben de inanırdım yazılanlara. Gelince arkadaşlar sordu: "Sen de garantiledin mi cenneti?" Azizim, çarpıtma işinde üstümüze yok. Çarpıtma konusunda birbirimizle yarış içindeyiz adeta. Adeta değil, dörtnala. Evvelce de "Türkmenbaşı'nın çöl ortasında buzdan saray yaptırdığı" şeklinde haberler çıkmıştı. Gittik gördük, buz pateni pisti yapılıyor; bina bitmek üzere. Kendisine buzdan saray inşa ettirmiş değil.
Gelelim Ruhname ile ilgili sözlerine... Türkmenbaşı öyle söylemedi. Konuşmasının kayıtları elimde; kulaklarım ve hafızam hâlâ yerinde. Söyledikleri şu şekildeydi: "Sayın kardeşlerim, şimdi size diyecek sözüm, Ruhname hakkında. Ben Ruhname'nin ikinci cildini bitirdiğimde Allah'a dua ettim. Benim ettiğim dua; o insanı (kitabı okuyanları) doğrudan Cennete gönder, Cehenneme gönderme dedim." Devamında ise, okumanın aklı geliştirdiğini ifade ediyor.
Var mı bunun ters gelen bir tarafı? Bir insanın, yazdığı kitabı okuyanlar için, iyi dileklerde bulunması kötü mü? Allah'a niyazda bulunarak, Cennetlik olmalarını temenni etmesinin neresi yanlış? Eski tarihli kitaplarımızın baş sayfalarında aynı dualar yer almaktadır. Kitabı okuyanların Cennete gitmeleri için dua etmek niye tuhaf olsun? Şayet tersi olsaydı yani birilerinin Cehenneme gitmesine yönelik bir ifade bulunsaydı abes kaçardı.
Sonra Türkmenbaşı "Kitabı okuyanlar Cennete gider" demiyor ki, "gitsin" şeklinde niyaz ediyor. Eğer kötü bir şeyse, biz bunu her gün yapıyoruz.
En basitinden, bir süre görmediğimiz bir ahbabımızla karşılaştığımızda söylüyoruz: "Yüzünü gören Cennetlik." Ayıpsa defalarca yaptık bu ayıbı ve yapmaya devam ediyoruz. Yanlışsa, kötüyse, günahsa, yandık gitti. Ama değil. İnsanın kardeşi için iyi dilekte bulunmasından daha güzel ne olabilir? Kaldı ki, kendisi için istediğini kardeşi için istemeyenin imanı bile tam sayılmıyor inancımıza göre. Birbirimize sıkça söylediğimiz "Allah razı olsun" sözü de aynı anlama gelmektedir. Vefat edenlerimizin arkasından zikrettiğimiz "Mekânı Cennet olsun" sözünü de yanlış bulmamız gerekir bu durumda.
Sıkı durun, şimdi aynı sözleri ben de söyleyeceğim. Bu yazıyı okuyanların Cennete gitmesini niyaz ediyorum Yüce Mevla'dan. Ne dersiniz, bu ifadeyle ben de Katolik Papaz sınıfına mı girmiş oldum? Cennetten "dini ifrazlı" arsa satmış sayılır mıyım?
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |