T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 24 MART 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hayrettin KARAMAN

Bir diyalog örneği

Ötekilerle (bu arada diğer dinlerin mensupları ile) farklı şekillerde ve farklı amaçlara yönelik olarak bir araya gelmek, çeşitli ilişkiler kurmak, konuşmak, (fikir dahil) alış-veriş yapmak, gerektiğinde tartışmak, "farklılığın olduğu gibi kalması gereken alanlarda" karşılıklı olarak nasıl davranılacağı, "ortak problemlerin çözümünde" nasıl işbirliği veya bölümü yapılacağını görüşmek (işte bunların adı diyalogdur) kaçınılmazdır, tabîîdir, gerekli dikkat, uyanıklık ve titizlik gösterildiği takdirde yararlıdır.

Diyalog faaliyetlerinin tamamı hakkında tek bir hüküm ve değerlendirme yapılamaz, iyi ve faydalı, kötü ve zararlı denemez. Belli bir uygulamayı ele alarak, peşin hükümden uzak, tam ve sağlam bilgiye dayalı değerlendirmeler yapılır, buna dayalı hükümler verilir ve hükmün gerektirdiği tedbirler alınır. Bizde bu makul ve meşru yol dururken bazı şahıslar ve gruplar, bağcıyı dövmek, rakibi yıpratmak, menfaat ve taraftar elde etmek gibi amaçları gizleyerek ve sureti- haktan görünerek diyalog konusunu ele almakta, âdeta yeni bir mezhepçilik (ikilik, tefrika sebebi, tekfir vesilesi) icat etmiş bulunmaktadırlar. Genellemeci olmayan, iyi niyetli, objektif tenkit ve uyarılar elbette övgüye ve takdire layıktır.

Usulüne uygun "dinler (mensupları) arasındaki diyalogun" faydasına bir örnek olarak birkaç gün önce İran-Isfahan'da yapılan bir toplantıdan söz edeceğim. Ben toplantıya katılmadım, ancak Beyrut'tan yayın yapan bir televizyon kanalında yapılan bir değerlendirmeyi dinledim. Değerlendirmeye katılan üç kişiden biri papaz, biri haham, biri de Caferî Müslüman bir alim idi. Kendilerine sorulan sorular ile verdikleri açık cevaplardan birkaçı şöyle idi:

Dinlerin birliği, birleştirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Papaz:

Böyle bir düşünce ve teşebbüs eşyanın tabiatına aykırıdır, insanlığın tek dinde birleşmesi mümkün değildir, dinler arası diyalogun amacı böyle bir birlik olamaz.

Haham ve Müslüman da bu cevaba katıldıklarını beyan ettiler.

İsrail'in Müslüman Filistinlilere yaptıkları ortada iken Yahudilerle Müslümanlar arasında bir diyalog nasıl kurulacaktır?

Haham:

İsrail'i yönetenler ve siyonizm ideolojisine bağlı olanlar Yahudi değil, "faşist"tirler. Dindar Yahudiler başta olmak üzere bütün dindarların elbirliği içinde bu faşistlere (siyonistlere) karşı mücadele etmesi dinî ve ahlaki ödevdir. Biz (kendisi Avrupa'da yaşıyor) bütün imkanlarımızı kullanarak onlara karşı mücadele veriyoruz.

Müslüman alim ve papaz bu cevaba katılıyorlar.

Müslüman alime hitaben:

Avrupa ve ABD'de Müslümanların dinlerini yaymalarına izin veriliyor, tebliğ faaliyetinde bulunanlar engellenmiyorlar, ama İslam ülkeleri misyonerlik faaliyetini engelliyorlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dinimize (İslam'a) göre başka dinden olanlar kendi dinlerini ötekilere anlatabilirler. Karşı tarafa hakaret, hile, yalan, iftira, iğfal gibi ahlak dışı davranışlar elbette tasvip edilmez. Bazı İslam ülkelerinde dini yaymaya engel olanlar yalnızca Hristiyanlara değil, Müslümanların dinlerini yayma ve yaşamalarına da engel oluyorlar; bu ayrı ve genel bir problem.

İşte size bir diyalog örneği, değerlendirmesi de yine siz ait olsun.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi