Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Mehmet ŞEKER mseker@yenisafak.com.tr

Başbakan Erdoğan Arap Zirvesi'nde konuşmasına Besmele ile başladı.

Eyvah!

Gitti laiklik.

İtibarımız iki paralık oldu.

Şimdi bütün dünya bize nasıl bakacak?

Biz dünyanın yüzüne nasıl bakacağız?

Güneş bir daha tutulsa ve yüzünü hiç göstermese yeridir.

Biz buna müstahakız.

Konuşmaya Besmele ile başlanır mı hiç?

Şükürler olsun ki memleketimizde güçlü, vurdu mu ses getiren, doğruyu gören ve doğruyu gösteren basınımız var.

Hemen olaya müdahale ettiler de bu yanlışlığın ne kadar vahim olduğunu ortaya koydular.

Yoksa ne yapardık?

Allah onlardan razı olsun; eksikliklerini göstermesin.

Başbakan Erdoğan'a da akıl fikir versin.

Geniş görüşlülük nasip etsin, muhakeme kabiliyetini artırsın.

Belki o vakit, katıldığı toplantılarda söze nasıl başlaması gerektiğini idrak eder.

Başbakan Besmele ile söze başlarsa, bakanlar Eûzü Besmele ile başlar.

Bu işin aşama aşama ilerlediğini düşünün...

Milletvekilleri Kur'an-ı Kerim'den ayetler bile okur da sıra, sıradan vatandaşa gelince ne olacağını varın siz hesap edin.

Hani imam tebessüm ederse, cemaat kahkahayı basar hesabı.

Yani bir yerden bu işin önünü almak lâzımdır elbet.

Çünkü korumamız gereken bir laiklik var elimizde.

Laiklik deyince ne anlıyorlar?

İnsanların inançlarında serbest olmalarını mı?

Ne münasebet!

Başka ülkelerde öyle uygulanabilir fakat bizde başka türlü yorumlanıyor.

Başbakan'ın Besmele ile söze başlaması, bizim laikliğimizi zedeler.

Gidin sorun eski başbakanlara, söze nasıl başlanacağını anlatsınlar.

Nitekim gazetecilerimiz sormuş, Mesut Yılmaz söylemiş:

"Dışişleri Bakanlığım ve Başbakanlığım döneminde ben hiç Besmele ile konuşmaya başlamadım. Benden önce ve sonrakilerin de Besmele ile toplantı açtıklarını hatırlamıyorum. Şaşırdım."

Demirel de aynı soruyu şöyle cevaplamış:

"İslâm Konferansı toplantıları sırasında Besmele ile konuşmaya başladığım oldu mu hatırlamıyorum. Belki başlamışımdır."

Hafızasının ne kadar güçlü olduğunu herkesin bildiği Demirel'in Besmele ile başlayıp başlamadığını hatırlamayışı sizi şaşırtmasın.

Başlamamıştır.

Aksi halde benzer şekilde tepkilerle karşılanırdı.

Tayyip Erdoğan, Demirel ve Yılmaz kadar tecrübe sahibi olmadığı gibi, niyet yönünden de onlardan farklıdır.

Zaten biliyorsunuz devleti ele geçirmek gibi gizli bir niyeti olduğu söyleniyor.

AB standartlarını yakalamak maksadıyla en fazla gayret sarf eden Başbakan olduğuna aldırmayın; kilit noktalara kendi adamlarını getirmek için uğraşması, o gizli niyetin bir işaretidir.

Allah'tan ki gelen her kararnameyi imzalayan bir Cumhurbaşkanı oturmuyor Çankaya'da.

Bugüne kadar Hükümet'ten gelen 432 kararname geri çevrilmemiş olsaydı, bugün belki de her köşe başına, söze Besmele ile başlayan adamlar getirilmiş olurdu.

Belki rejim bile değişmişti kim bilir!

Umulur ki Başbakan Erdoğan bu tepkileri dikkate alır ve bundan sonra katıldığı toplantıları Besmele ile açmaz.

İnancı öncelemek yerine, laik bir ülkenin başbakanına yaraşır şekilde, bilimi önceleyebilir.

Ne şekilde başlayacak derseniz, derim ki oturup düşünelim.

Herkes bir teklifte bulunsun, içinden en uygun geleni Erdoğan kendi seçsin.

(Ne yapalım, başka bir başbakan bulamadığımıza göre, mevcut olanı doğru bildiğimiz çizgiye getirmek zorundayız.)

Toplantı açılışları için bendeniz "enerjinin korunumu kanunu" var ya, onun formülünü önerebilirim:

"E eşittir me ce kare."

Son derece bilimsel bir açılış olur.

Kimsenin de gıkı çıkmaz.

Gül gibi geçinir gideriz.

Böyle böyle memleket ilerler yahu!

Benim bu hizmetim de bir nevi "laikliğin korunumu kanunu" sayılmalıdır derim, sakın yabana atmayın.

Geri dön

Yazdır

Yukarı